Genç yaşta başarıyı yakalayabilmek, hem de dünya çapında bir isim yapmak, herhalde her babayiğidin harcı değildir. Zaten isim yapmak, ancak yaşamından elini ayağını çekmiş ya da hani “kırk fırın ekmek yemen lazım” deriz ya, o pozisyona gelmiş kişilerin hünerlerinin, destekçiler tarafından keşfedilmesiyle mümkün hale geliyor. Kanadalı bir genç kız olan Avril, belki yolun daha başında ama, geleceğin en büyük starlarından biri olma adayı…
27 Eylül 1984 yılında doğan genç şarkıcı, Kanada’nın 5000 nüfuslu bir kasabası olan Napanee’de dünyaya gelmiş. Annesi en hanımı ve babası telefon şirketinde işçi olarak çalışan bir babanın ortanca kızı Avril, hep ilgi odağı olmak düşüncesi içinde, yatağında konser verir havasında hoplayıp-zıplayarak şarkılar söylermiş. Müzik konusundaki ilk adımı, kilisede söylediği şarkılar olmuş. Daha sonra festival ve toplantılarda şarkılar söylemiş. 14 yaşında iken, annesinin hediyesi olan gitarıyla kendini geliştirmeye ve söz yazmaya başlamış. Avril, gençlik döneminde ne yapmak istediğine karar verip, bu uğurdan vazgeçmeyen biri olarak biliniyor. Gerçi o, bu işi yapmak zorunda olduğu bir iş olarak tanımlasa da, dışarıdan hiç de öyle görünmüyor.
Bir sonuca ulaşmak için değil de, kendini biraz olsun anlatmak maksadıyla, şarkılarını bir videoya çekip, kaset şirketlerine göndermiş. Kısa bir süre sonra, New York’ta Arista Records şirketi, ona şans tanıyıp mektup göndermiş ve bu şekilde, yaşadığı kentten ayrılma fırsatı doğmuş. Avril Lavigne, kesinlikle kendi gibi olmak isteyen biri. Yani özenti ya da meşhur olmak için ortaya koyduğu herhangi bir ekstrası yok. Yazdıkları ve söyledikleri, “benim hissettiklerim, benim sözcüklerim” diyor. Zaten ilk albümü olan “Let Go”, tüm bestelerinin kendisine ait olduğu bir albümdür. Avril, ne zaman ruhu sıkılsa veya içinden çıkılmaz problemlerle karşı karşıya kalsa, tüm bu sorunlarını yazarak ve yazdıklarını gitarı ile söyleyerek, bir çeşit kendine terapi uygularmış.
İlk albümünde, genç yaşında kentten ve ailesinden ayrılarak yola düşen bir kızın izleri bulunuyor. Avril Lavigne’nin dünya çapında 15 milyon satışa ulaşan “Let Go” albümü, sekiz dalda Grammy adaylığı elde etti. İlk single'ı "Complicated", 2002 yılındaki “MTV Müzik Ödülleri”nde "En İyi Yeni Sanatçı" ödülünü aldı. Albümdeki ilk şarkısı "Losing Grip", eski erkek arkadaşına yazıldı. O dönemde erkek arkadaşından duygusal yönde doyum sağlayamamış olan Avril, bunu önemsemeyip "Şimdi bu benim için hiç de sorun değil. Onun sayesinde güzel bir şarkım oldu" diyor. Avril, başarıya ulaştığında, henüz 17 yaşındaydı. Albüm kapağını incelendiğinde genç şarkıcı, siyahlara bürünmüş bol paçalı pantolon ve kapalı bluzuyla göze çarpıyor. "Britney Spears gibi olabilirdim ama ben, dış görünüşümü değil müziğimi satmak istiyorum" sözleriyle “anti Britney Spears” olarak da çevresi tarafından tanımlanan rock’çı, kesinlikle dış görünümüyle isim yapmaya karşı çıkıyor. Ünlü olmak onu şaşırtmamış; sahneye çıkışının, alışverişe, sokağa ve ziyarete çıkışlarından pek bir farkı yok. Albümünde “Yeni yeni isim yapıyorum ve yalnızca kendim olacağım; hissettiğimi yazacağım, başkaları ne der diye düşünmeyeceğim" sözlerini dile getiriyor. Sesi ve şovu ile anılarak bu başarıya ulaşmasıyla, övgüyü kesinlikle hak ediyor.
Avril, son albümü "Under My Skin"’de, 1997’den bu yana üç albüm çıkarmış, piyanist ve söz yazarı, kendisi gibi Kanadalı olan Chantal Kreviazuk ile çalıştı. Bu çalışmalar sırasında, duygularını karşılıklı olarak açıkça dile getirmiş ve sözlerden dolayı birbirlerine kırılmamışlar. Avril "Bazen birşey yazıp getirdiğimde, o bana 'bu beş para etmez' diyordu, aynı şeyi bende ona yapabiliyordum. Birlikte çalışan insanların birbirlerine böyle sözler söyleyebilmesi tuhaf bir şey ama biz bunu yapabiliyorduk. Ben düşündüğüm her şeyi ona söyleyebiliyorum ve o bana hiçbir zaman kendimi aptal gibi hissettirmedi, çok rahat çalıştık." sözleriyle, iş ilişkilerini dile döküyor. Yeni albümünün ilkinden farklı olduğunu söyleyen Avril, “Gitarlı ve sert sound'ları seviyorum. Bir süredir daha karanlık malzemeler üretiyorum. Piyanonun başına oturuyorum ve ortaya karanlık tonlar çıkıyor. İşte yeni albüm bu anlattıklarımın doğrultusunda şekillendi." sözleriyle, yeni çalışmasını tanımlıyor. Son albümünde, Evanescence'in eski gitaristi Ben Moody, Linkin Park’dan Don Gilmore ve Our Lady Peace’den Raine Maida'nın imzaları var. Albüm, ilk çıktığı hafta 400 bin satmış. Yalnız kendi ülkesinde değil, İngiltere, Japonya, Avustralya, Kanada, İspanya, İrlanda, Tayland, Kore ve Hong Kong gibi ülkelerde de liste başı olarak, ilk albümünde kazandığı başarısını devam ettirmiş.
Avril sevenler tarafından, internet üzerinde birçok dilde binlerce site hazırlanmış. Asi genç Avril’in, ilerleyen yıllarla beraber, unutulmazlar arasında yer alacağı şimdiden kesin gibi. Böyle devam eder ve şımarıklık etmezse, her zaman sesi ve şarkıları ile anılmaya devam edecek.
Emre Türker
Picture: deviantart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder