02 Aralık 2008

Ezilmek Bize Yakışmaz

“Ne bulsak da, Türkiye’nin boğazına çöksek” havasında bir Avrupa, hatta dünya ile karşı karşıyayız. Tam olarak bir din kimliği ile ortaya çıkmadığımız için, ne Müslüman devletler, ne de diğerleri bizi seviyor. Geçmiş yılların kinini taşıyor Avrupa. Nazilerin Yahudilere yaptığı işkenceleri abartı sayan gazeteciye tutuklama çıkarıyor ama, ülkemize yıllardır dış destekleri arka alıp saldıran teröristlerin yaptıklarına ise seyirci kalıyor. Özgürlük değil bu! Kapana kıstırılıyoruz en milletim, uyan artık.

Başbakanımız Tayyip Erdoğan, Danimarka’da yapılan ortak basın toplantısında, roj tv muhabirinin salondan çıkarılmaması nedeniyle basın toplantısını bırakıp, salonu, hatta ülkeyi terk ediyor. Danimarka Başbakanı Rasmussen ise, basında hiçbir ayrıcalık yapmayacaklarını söylüyor. Hangi basın? Her fırsatta AB’ye girmemiz bahane edilip, bir çocuk muamelesi görüyoruz. “Bak evladım, bunu yapmazsan, şunu yaparsan, seni AB’ye alıcam.” gibi bir şey bu. Ortada bir şey var ki, o da her fırsatta Türkiye’nin şekerle kandırıldığı, bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Danimarka’da, roj tv muhabiri yerine, Usame Bin Ladin'i temsil eden biri olsaydı, özgürlük namına aynı müsadeyi görecek miydi?

Yani hangi böcek bizi ısırırsa ısırsın, hayvan hakları devreye giriyor. Ama bu böcek, Avrupa’ya zarar veriyorsa, ya karantinaya alınıyor, ya da yok ediliyor.

Baş örtüsüyle uğraşıyoruz. Baş örtüsüyle ilgili ne zaman bir haber çıksa, sonuna kadar irdeliyoruz. Baş örtüsü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre siyasi bir simge sayılıyor. Sorarım size; büyüklerimizde, çevremizde, arkadaş ya da milletimizin herhangi bir kadın bireyinde, yıllardır kullanılan bir başörtüsü, bu zamana kadar hangi siyasi amaca hizmet ediyordu? Fransa hariç(o da ayrımcılık yaptığı için son günlerde tepki dolu ayaklanmalara sahne oldu), her fırsatta bizi yerden yere vuran Avrupa dahil, hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre siyasi bir simge sayılsa bile, başörtü konusunu çok irdelemiyor. Türkiye dışında, başörtüsü takan ama devlette ya da özel sektörde görev yapan birçok kadın var. Ama bizde, toplumun birçok kesiminde yasak vardır. Geçmişte çalıştığım bir şirkette, başörtüsü takmak kural gereği yasaktı ama, şirket içinde sarıklı Hindular vardı. Hintliler, inançları gereği kesinlikle sarığı çıkarmıyor, buna saygı duyuluyordu. Öte yandan ise, kadına başörtüsü yasak! Başörtüsü takanlar, bazıları tarafından öcü gibi gösterilmişlerdir. Gerçek şu ki, siz bu yasağı ne kadar şiddetle uygularsanız, başörtüsü takan özgür bir kesimi, o kadar farklı bir yöne kaydırırsınız ki, istediğiniz siyasi simgeye nihayetinde onları ulaştırırsınız. Bu da bir gerçek…

AB kriteri için sizce ne zaman uygun bulunacağız? Dünya bizi misafir olarak bile kabullenemiyorken, neden ev sahibi yapsın? Bir kız arkadaşım, Amerika’da okuyan erkek arkadaşını ziyaret etmek istiyor. Kız, yaklaşık 2 yıldır bir şirkette çalışıyor. Maaşı azımsanacak bir rakam değil. Amerika’ya 1 haftalık tatil amaçlı gitmek üzere; yurtdışı davetiyesi, çalışma belgesi, 10.000 $ hesabında para olduğuna dair banka dekontu, sabit konut tapusu ve ücret bordrosunu yanına alıp, Amerikan konsolosluğuna gidiyor ve vize istiyor.
Sonuç: Olumsuz, vize çıkmıyor.
Niye?
Sebep: Maaşı, giderleri karşılamaya yetmeyebilirmiş?
O kız çalışmıyor olsaydı bile, 1 haftalık tatil için 10.000 $ neyine yetmeyecekti? Komik! Belçika’nın, Sabancı suikastındaki teröristleri, yarı otomatik silah kullandıkları gerekçesiyle terör eylemine karışmadıklarını öne sürmesi gibi bir şey. Çoğu terör üyesi, dış ülkelerde ele geçirildiğinde, bizde idam olduğu gerekçesi ile ülkemize iade edilmiyor. Yıllardır bu ülkede kim asıldı? Biz millet olarak, sadece eleştiriyoruz. Elimizden hiçbir şey gelmiyor. Harcanıyoruz, hem de çok ucuza…

Futbol oynanıyor. İstiklal marşımız İsviçre’de ıslıklanıyor, teknik heyet ve futbolcular her türlü sevimsizliğe maruz kalıyorlar. 1 Hafta geçmeden, İsviçre’yi protesto ediyoruz. Hatta İsviçre, Dünya kupasına kalmasına rağmen, takımlarının futbolcuları, tünele girerken ve tünel içinde yine pislik çıkarıyor. Fifa başkanı İsviçreli olarak kendi ülkesini taraflı olarak savunuyor ve Türkiye’ye en ağır cezaları vereceklerini söylüyor. Kendi ülkesinde olanlarla ilgili hiçbir şey yok! Ne yani, bu olanlara da seyirci kalıp, para cezaları ya da turnuvalardan men edilmeyi kabul mu göreceğiz? Bize ne uygun görülürse, tahrik nedeniyle medeniyet ülkesi İsviçre de, en az 2 katını görmeli! Başka türlü kabul edilemez.

Güney doğuda olaylar oluyor. Olaylar nedeniyle gösteri, PKK’nın gövde gösterisine dönüşüyor. PKK artık ülkemizde, her yerde gövde gösterisi yapıyor. Düşünce özgürlüğü nedeniyle, çevreye zararı pek dokunmazsa, sadece bunlara seyirci kalınıyor.

Biz ne zaman uyanacağız? Biz, bize yetmiyor muyuz? Bizdeki kroluğun, magandalığın alâsı var Avrupa’da. Biz sadece osuruk böceğinin görüntüsünü seyrediyoruz, kokusunu duymuyoruz. Avrupalı böyle yapıyor, Avrupalı şöyle yapıyor… Onlar ne yaparsa yapsın, biz bir kritere uymak için hareket etmemeliyiz. Biz, sadece bu toplumun iyiliğine olan şeyleri kabul edebiliriz. Şanlı ordumuz, Kurtuluş Savaşı’nda, bu milletin torunları esaret altında yaşamasın diye kanlarını döktü. Onlara layık olalım.

Emre Türker

picture: deviantart

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder