02 Aralık 2008

Aşk-ı Manya

“Rüzgarın sizi götürüp aralıksız vuracağı o kıyı.” İnci Aral, “Ölü Erkek Kuşlar” kitabında, aşka kapılmayı böyle tanımlıyor. Zaten sevgi seline kapılmışsanız, gerçeklerden uzaklaşan duyularınız kapamışsa kapılarını başka kollara, sevmeye yeni başlamış ya da sevdikçe coşuyorsanız, aşkınızın tarifini dile dökemezsiniz. Düşüncelerinizde bir bütündür artık o duygu biçimi.

Unutulmamak! Yaşarken, sevgi duyduğunuz birinden ayrı düşerseniz, unutulmaktan korkarsınız. “Seviyorsa terk etmez” cümlesi, en büyük telkindir. Uzaklık, özlemin ateşini körükler ama, bazı mesafelerde bağlantılar zayıftır. Aşkın gücü, yollara yenik düşer. Yeni bir aşk kokusu, dokunmaya açlık, bekleme girdabı, sizi taze bir mıknatısın çekim gücüne götürür. Yine de aşk, inadına sevmektir.

Saplantılı aşk… Karşı konulamaz bir cazibe, üstelik karşı tarafın herhangi bir tepki göstermesine gerek kalmadan, hayat boyu bağlı kalmak, hayat boyu ümit etmek! Erotomanyak, yani aşk hastalığı tutarsa midenizi, geçmiş olsuna gelenlerden anlayış beklersiniz, çünkü anlamaz kimse sizi. Çevrenize zarar vermek, kalbinizi yaralamaz. Varsın karşı taraf sevmesin sizi. Angélique’i oynayan Audrey Tautou, “À la folie... pas du tout” filminde ne kadar etkili anlatmıştı aşk hastalığını. Ve "aklım çılgınca olsa da mantığım sabırlı olmamı ve daima ümit etmemi söyleyerek kalbimin acısını yatıştırıyor." diyordu 50 yıl akıl hastanesinde tedavi gören bir erotomanyak. Sabretmek, kimi zaman ermişlik boyutuna götürse de sizi, bazen de bataklığa sürükler, çabalamanızla daha da dibe saplanırsınız. Çekip çıkarmak mümkün olmaz sizi o çamurdan, kurtarma çalışmaları paramparça eder bedeninizi. Ruhunuz zaten artık bedenden kopmuş, sevgiliye ait vücutta yer bulmaya çıkmıştır.

Çelişkiler… Belki yüzlerce, binlerce kez, fikirleriniz arasında bocalarsınız. Artık algılamaktan uzakta, söylenenler sizi etkilenemeyecek, bakar-kör olacaksınız. Yağmur damlalarından kaçamazsınız. Bir şekilde aşkın suları bir yer bulup ıslatır bedeninizi. Aşka karşı eve kapanmak, sizi yağmur sularından ancak bir süre koruyabilir. İçe kapandıkça, fırtına derinlerinize sokulur. Aşkta kıskançlıkla birlikte, iyi ya da kötü çelişkiler bırakmaz paçanızı. Ne yana baksanız, aklınızdaki görüntüleri silemezsiniz. Saniyeler, saatlere dönüşüp sizi yer bitirir, zaman güneşte kalan yağ misali sinirlerinizi eritir. Soğuk değildir belki ama, titrersiniz.

Aşk şair yapar insanı. Öyle kafiyeler çıkar ki kaleminizden ya da dilinizden, kendiniz olduğuna inanamazsınız. Okunan her şiir, sanki sizin için yazılmıştır. Her rüyanın yorumu, aşka yorulmalıdır. İşinizi kaybetmeniz aşktan, işe girmeniz aşktan, acıkmanız aştan…

Aşka inancını kaybetmek. Duyguları körelmek. Bunlar, göz kamaştırıcı ışıktan korunmak için, elleri gözlerde birleştirmekten öteye gidemez. Aşka inancı kaybetmek değil, çıkış yolunu bulamamak, ya da yolları bile bile labirent haline getirip başladığınız yere geri dönememek olsa gerek.

Buluşma adına kararlaştırılan ya da aşk için ara verilen bir zamanın ardından, tüm çalan telefonlar, kapıya gelen ve kapının ardında bekleyen her kişi, gözlerin saate takılması, gürültü içindeki sessizlik, toparlanamama, uykusuzluk, nefes darlığı, yutkunma zorluğu, ağız kuruluğu, işte bunların her biri beklentilerin bütününü oluşturur.

Sanki, radyoda sizin aşkınızı anlatan yeni bir şarkı daha çalıyor. Pes doğrusu, hepsi de duygularınızdan yola çıkmış. Sakinleştirmediği halde öyle düşünülmek istenen, ardı arda yakılan sigaranın boğucu ortamı, görüş açınızı da damarlarınız kadar tıkar. Sarhoş olmak istersiniz. Sarhoş olunca, en güzel ses sizindir. Seviyorsunuzdur ve bunu da herkesin bilmesi gerekir. Saatlerce karşınızdakine aşkı anlatır, tarif eder, hiçbir ayrıntıyı atlamamaya çalışırsınız.

Yoksa anlamaya mı başlıyorsunuz. Aşk adına oluşan tüm saplantılar, mutluluk içinde bile yaşanan kaoslar, her aşk şarkısı ya da yazılan her duygusal kitapta sizin motifleriniz… Aşk acısı, olumlu ya da olumsuz ve yorumsuz, her birey için toplamda aynıdır. Sadece, beklenen sonlar farklıdır.

Emre Türker
Picture: deviantart

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder