04 Aralık 2008

Sigara, Düşüncenin Sembolü Mü?

Sigara; vücuda her bakımdan zarar veren, yaşama bakışımızda önümüze sis dumanları ören, oksijeni bitiren, toplumda itibarı körelten, bazı yaşam alanlarında barınmamızı engelleyen, yeni çağın demode takıntısından başka bir şey değildir. Oysa bu kadar yerdiğimiz sigara, gazete köşelerinde resmedilen kişilerde, yol üzerinde herhangi bir mekanın balkon ya da penceresinden bakan düşünceli ifadelerde, dergilerde, kitaplarda, çoğu kez şiirlerde konuk olmaya devam ediyor.

Ben ne zaman dergi-gazete köşelerinden, düşüncelere dalmış bir yazar görsem(gerçi resmedilen yazarların çoğu düşünceli pozlar verirler nedense), elinde bir sigara eksik olmuyor. Hatta çoğu kez resmedilmiş yazarların, dumanı ciğerlerine çekişi ya da hararetli çekilen nefesler ardından dışa üfürüşleri, mutlaka bir köşede kendine yer buluyor. Kitap, etkinlik ve sanat içerikli dergileri, uzun zamandır takip ediyorum. Özellikle, yazarlarla yapılan sohbetlerin bulunduğu sayfalara dikkat ederseniz, mutlaka sanatçının çekilen resimlerinden bir veya birkaçının, dumanlar ardından objektiflere takılan pozlarını görürsünüz. Bu görüntülere, kendimi bildim bileli eleştirel yaklaşıyorum. Çünkü; tütüne beni yaklaştıran, şimdilerde ise uzaklaştıran o pozlar, bünyeme alınan en kötü özentilerim olmuştur.

Sokakta, elinde tesbih, ipinden tutup bir sağa bir sola savuran kişiler, gözümüze pek de hoş görüntü vermez. Ama bu serseri görüntüsü bile, bana sokakta elinde yanan bir sigara ile dolaşan insanlardan daha hoş gözükebiliyor. Tesbih sallayanın kimseye zararı yok. Sigara içen; üflediği duman sayesinde içen ya da içemeyene veya ateşini yanlışlıkla birilerine değirmesiyle yakınındaki insanlara, içine çektiğinde akciğerlerine, dişler ve ellere bıraktığı etki ile estetiğe, biten izmarit ile çevreye zarar veriyor.

Günümüzde gençler arasında bazen, Kafeterya ile Kahvehane arasındaki farklar konusunda, ufak bir geyik muhabbeti döner. Kahvehane; eskilerin takıldığı, okey ve tavla takırtılarının kulağa yer ettiği, genelde erkeklerin %99’unu oluşturduğu, memleket sorunlarının çözüldüğü (lafla peynir gemisi, en çok kahvede yürür) yerlerdir. Kafeterya; genç kuşağın takıldığı, kızlı erkekli grupları barındıran, günü yaşayan, çay çeşitleri haricinde farklı tatları sipariş veren insanların gittiği mekanlardır. Bence ufak tefek ayrıntılar boş; Cafe kelimesini içimize sindiren, Kahve kelimesinin öz Türkçe olduğu halde “kro” gören sözde modernlik değildir ayrılan noktalar. Bence ayrılan en büyük nokta, sigara dumanı ile ilgilidir. Birinde sis tabakası oluşmuştur, diğerinde sigara içmeyenler için ayrı bölmeler yapılmıştır. Hatta bazı yerlerde, sigara içilen bölümler, özelikle tuvalet yakınlarındadır. İşte eski kahvehanelerin, yeni Cafe’lerden alması gereken örnek, öncelikle bu olmalıdır.

Çok takdir ettiğim bir şair vardır ki, eserlerinin birkaç tanesi bende mevcuttur. Ama şu an yayınlanan eserlerinin büyük çoğunluğunda, yakın çekim elinde sigara, dumanlar göklere yükselirken çekilen fotoğrafı, kapak resmi konumundadır. Geçenlerde komşunun ufaklığı beni ziyaret etti. Aldı kitabı raftan, önce resme baktı, sonra “sigara düşündürür mü?” dedi. Ona bu fikri veren, düşünceli ifadeyle yakın profilden pozu çekilmiş bir adam resmiydi. İşin kötü tarafı, “ben ne zaman düşünmek için sigara içeceğim?” diye soruyordu. Ne kadar güzel bir örnek değil mi? Güzümüz gençliği, kitap-dergi-gazete köşelerinde, sigara içen yazarları sıklıkla görüyor. Hangi pozisyona geldik? Yazarlar içer! Sigara içer, şarap içer, içer de içer… İçmeyen yazar olmaz!!! Öyle midir!!!

Özellikle vapur bekleme salonlarında sigaranın zararları konusunda ilanlar görürüz. Bu ilanlarda sigaranın zararları hakkında bilgiler verilir. İşte sigara dumanını her içimize çektiğimizde aldığımız maddeler zinciri: Polonyum (kanserojen), Radon (radyasyon), Metanol (füze yakıtı), Toluen (tiner), Kadmiyum (akü metali), Bütan (tüp gaz), DDT (böcek öldürücü), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri), Aseton (oje sökücü), Naftalin (güve kovucu), Hidrojen Siyanür (gaz odaları zehiri), Arsenik (fare zehiri), Amonyak (tuvalet temizleyicisi), Karbon (eksoz Monoksit gazı), Nikotin ve 3.885 toksik madde. Ayrıca gün geçtikçe, yollara dökülen katran(bildiğimiz asfalt), yavaş yavaş ciğerlere yapışmayı ve asfaltı kalınlaştırmayı sürdürüyor. Bu maddelerin hiçbiri düşündürmez, ancak düşünceleri yavaş yavaş öldürür.

Çocukken, bakkalda satılan sigara biçiminde sakızlar vardı. Şimdilerde hiç görmedim ama, üretilmediğini de iddia edemem. Sakız; bir sigara şekline getirilmiş ve etrafına sigara görüntüsü verecek biçimde kağıt sarılmıştı. Biz o sakızları alıp güya sigara içer gibi yapar, gülerdik. Şimdilerde, o günkü halime gülüyorum.

Sigara, düşünen insanın sembolü olmuş. Bu konuda önlem olarak, başta çok satan ünlü yazarlar olmak üzere, birçok yazar-çizerin, sigara içerken fotoğraf çektirme alışkanlığından kurtulması lazım. Fotoğraf karelerinde sigara içerken çekilen pozlar yerine, o parmaklara sıkışan maddenin kalem olmasını yeğlerdim.

Emre Türker

picture: deviantart

1 yorum:

  1. Konuşacak söz yazacak kelimem yok
    uzun yıllar siğara içmiş biri olarak

    YanıtlaSil