10 Aralık 2008

Son Ders: Aşk ve Üniversite (2007)

Tür: Dram / Komedi / Romantik
Yönetmen: Mustafa Uğur Yağcıoğlu, Iraz Okumuş
Süre: 96 dakika
Oyuncular: Ferhan Şensoy, Ekin Türkmen, Engin Hepileri, Kaan Urgancıoğlu, Burak Sarımola, Aylin Kontente, Durul Bazen, Neriman Uğur, Ege Aydan, Ali Yaylı, Ece Uslu
Son Ders, duygusal bir konuya siyaset malzemesini fazla yaymadan hazırlanmış tatlı bir komedi. Bazen yaptıklarınızı sorguluyor, bazen yapamadıklarınızı.

Eğitim hayatımızda az da olsa, garip diye nitelendirdiğimiz öğretmenlerle karşılaşmışızdır. Bazıları bizi kızdırır, bazıları sonradan sevdirir. Bazılarını ise hiç anlayamamış olmaktan dolayı pişmanlık duyarız. Saffet Ercan (Ferhan Şensoy), bize bu tip öğretmenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Öğrencilerini biraz asiliğe iten, karşı çıkmayı öğreten, dar kalıpların altında sıkışmış terimlerden kaçarak hayatı konu alan ve yaşamı uygulamalı gösteren çılgın bir öğretmen. Aslında olmasını istediğimiz, arzu ettiğimiz biri. Klasik okul kitaplarından ya da yazdığı kitabı almaya zorlayan biri değil, konularda özgür bırakan, dersi gidişatına göre şekillendiren öğreticidir. “İlk dersimiz, kimsenin buradan alınacak derse ihtiyacı olmadığıdır.” diyerek dersine giriş yapıyor. Durul Bazan ise, okul hayatındaki fırlama diye tabir edilen tiplerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Filmin eğlence kısmı ona ait. Filmin komedi kısmını iyi üstlenmiş, hakkıyla yerine getirmiş.

Film, her şeyden önce 1972 yılında, 5 arkadaşın yıllar sonra bir araya gelmek üzere son toplantısıyla başlıyor. Siyaset, o yıllarda yaşananlar hakkında küçük bir özet olarak verilmiş. Ne sizi yoruyor, ne de aşırı tepkiye yol açıyor. Bundan sonrasında, hayatın bizleri ne şekilde değiştirebildiğine yer veriliyor.

Çılgın öğretmenlere gelince, üniversite yıllarında Türkçe dersimizi anımsıyorum. Güler yüzlü bir bayan öğretmenimiz, “ilköğretim zamanlarında yeterince cümle, kompozisyon, yüklem ve bunun gibi nicelerini gördünüz, zaten benim verebileceklerim de bundan öteye geçmeyeceğinden, sizleri serbest bırakıyorum. Kendi aranızda gruplar oluşturun. Gruplarınızın konusu olsun. Kürsü serbest; istediğinizi söyleyebilir, örnekler veya yardımcı öğeler getirebilir, arkadaşlarınızla seviyeli olarak tartışabilirsiniz. Yani dersi geçmek için yapmanız gereken, sadece bu kadar. Sınav yok, ama özenli bir çalışma var.” demişti. O gruplardan ne konular çıkmıştı, birçoğu aklımda kalmış. Yani klasik öğrendiklerimiz, sadece orada kalarak, bana zor anımsanan anılardan öteye gidememiştir. Bir de sanat tarihi diye bir ders vardı. Oradaki öğretmen ise, “size dersi geçmeniz için iki şey öneriyorum. Ya benim belirlediğim bir tarihi mekânı gezip araştırarak gelin, ya da film gösterimi şeklinde geçecek toplam 5 dersime girerek sezonu tamamlayın.” demişti. O zamanlar araştırma yapmak daha cazip geldiği için seçimim bu yönde olmuştu ama 5 derse girmek daha kolaymış, onu da araştırma konuları gelince öğrenmiştim. Aslına bakarsanız, araştırma yaptığım konuyu hala detaylarıyla hatırlıyorum. Yani görerek ve araştırarak öğrendiğiniz bir şey, aklınızda kalın harflerle yazılmış bilgiler oluyor. Üniversite eğitimcilerinin, bu anlamda birçok konuyu gözden geçirmesi faydalı olacaktır. Yoksa “benden geçmek zordur, dinlemeyen yanar” gibi klasikler, artık bayatladı. Profesörlerden biri, dersinde ağır konuları işlemeye başladığında öğrencilerin gözlerinde bir baygınlık ifadesi görürse, hemen yüksek sesle anılarını anlatmaya başlardı. Bu dersten de sınıfta kalan olmamıştı.

Son Ders filminde olduğu gibi kişilerin yaşamını birbirine bağlamak, belki gerçek hayatta o kadar da olağan değil ama bu sizi rahatsız etmiyor. Ferhan Şensoy iyi bir tiyatrocu olduğundan, oyunculuğunu tartışmak çok yerli değil. Gençler biraz çömezlik gösterse de, film içinde kopukluk sağlamıyor.

Hayatta söyleyemediklerimiz, bize ne kadar acı verebilir? Kişisel gelişim kitaplarında, genelde denemeden ve istediklerinizi dile getiremeden bir yere varılamayacağı sıklıkla belirtilir. Hepsinin farklı yöntemleri vardır, birebir olarak bazıları bizi doğru sona ulaştırmaz. Zaten bu kitapların amacı, size kolay yoldan sonuca ulaştırmak değil, yola çıkarken elinizde bulunması gereken bir harita olmalıdır. Bu arada 5 dakikada, 10 dakikada şu yapın gibi ticari amaçla yazılmışları kastetmiyorum. Filmlerin konusu ve beğenisi, aslında bizim yaşam tarzımızla da alakalıdır. O yüzden benim için bir film harikayken, sizin için çok kötü olabilir. Dramatize bir hayat yaşıyorsanız dram, mutluysanız komedi, farklıysanız gerilimler dikkatinizi daha fazla çekebiliyor. Her yoruma da balıklama atlamamak gerekir. Bazıları vardır benim gibi, her türlü gösterimi beklentisiz seyreder, farklılıkları da görüp ona göre yorum yapar. Ama yine başta belirttiğim gibi, bu hepsini sevdiğim anlamına gelmiyor.

Ben bu dersten çok şey öğrendim, bu arada eğlendim ve filmi beğendim. Tavsiye ederim.

Emre Türker

1 yorum: