Evlilik, toplumun insanlara dayatması mıdır? Yoksa iki insanın bir araya gelerek yaşantılarını birleştirme kararı mıdır?
Yetiştirmek, evlendirmek ve torunları sevmek, ailelerin ortak rüyasıdır. Yaş ilerledikçe, evlatlar üzerindeki baskı artmaya başlar. Belli bir yaşa geldiyseniz, karar verme aşamanıza ortak olan çok olur. Artık görüntü ve şekil önemli değildir. Eğer hayırlı bir evlatsa, o aranılan kişidir. Sizden istenen, bu düşünceyi uygulamaya geçirmektir.
Acaba gerçekten öyle midir? Çok iyi para kazanabilirsiniz. Belki dolaşmayı sevdiği için başıboş erkek veya odasını sevdiği için evde kalmış kız rolü size uygun görülüyordur. Bu yakıştırmayı yapan kim?
Aslında mutluluğa taş koyan en büyük engel, çevrenin kişilere yaptığı baskıdır. Bu iş, “elli kere deli dersek” olayına benzer. Her şey iyi gidiyordur. Belki partneriniz vardır, belki de o partner için uygun zamanda değilsinizdir. Fakat öyle baskılarla karşı karşıya kalırsınız ki, size önerilen seçenekleri göz atmazsanız, hayatınızın kararacağını düşünmeye başlarsınız. İlk başlarda önerilere kızarken, sonradan her türlü öneriye açık hale gelirsiniz. Çünkü şartlanma başlamıştır. Ya evlenemezsem?
Evliliği araç olarak görenler vardır. Evden çıkışı sürekli sorgulanan kadın, özgürlüğüne kavuşacaktır. Ailesinin kıymetli oğlu ev işinden doğal olarak anlamadığından, yeni bir hizmetçi aranacaktır. Bunlar, en sık görülen olaylardır. Evlilik bu değildir. Çünkü bu düşünceler, hayatınızı zehirleyen en kötü kâbusun başlangıcıdır.
Eğer ruh eşi tam manasıyla bulunamadıysa, başkalarının hayalleriyle hareket edilerek karar aşamasına geliniyorsa, aşk yaşanmamışsa ya da aşk, bir kâğıt gibi alevlenip küle dönüşüyorsa, evlenmemek gerek. Belki her şey olumlu yönden gelişecek, olumsuzluklar evlenince değişecek, kim bilir! Unutmamak gerekir ki bu düşünceyle hareket etmek, yarardan çok zarar getirir.
Evlenilecek kişiyle bir ömür birlikte yol alınacaksa, bazı şeyleri anlamak gerek. Aşk, para, dostluk, mutluluk ve acı birlikte yaşanabiliyorsa, karar verme aşamasına gelmişsiniz demektir. Yoksa birilerini mutlu etmek için ki bu genelde ailenizdir, oyunlara gerek yok. Çünkü ayrılık kararı, nikâh masasındaki “evet” kadar kolay değildir.
Emre Türker
Yetiştirmek, evlendirmek ve torunları sevmek, ailelerin ortak rüyasıdır. Yaş ilerledikçe, evlatlar üzerindeki baskı artmaya başlar. Belli bir yaşa geldiyseniz, karar verme aşamanıza ortak olan çok olur. Artık görüntü ve şekil önemli değildir. Eğer hayırlı bir evlatsa, o aranılan kişidir. Sizden istenen, bu düşünceyi uygulamaya geçirmektir.
Acaba gerçekten öyle midir? Çok iyi para kazanabilirsiniz. Belki dolaşmayı sevdiği için başıboş erkek veya odasını sevdiği için evde kalmış kız rolü size uygun görülüyordur. Bu yakıştırmayı yapan kim?
Aslında mutluluğa taş koyan en büyük engel, çevrenin kişilere yaptığı baskıdır. Bu iş, “elli kere deli dersek” olayına benzer. Her şey iyi gidiyordur. Belki partneriniz vardır, belki de o partner için uygun zamanda değilsinizdir. Fakat öyle baskılarla karşı karşıya kalırsınız ki, size önerilen seçenekleri göz atmazsanız, hayatınızın kararacağını düşünmeye başlarsınız. İlk başlarda önerilere kızarken, sonradan her türlü öneriye açık hale gelirsiniz. Çünkü şartlanma başlamıştır. Ya evlenemezsem?
Evliliği araç olarak görenler vardır. Evden çıkışı sürekli sorgulanan kadın, özgürlüğüne kavuşacaktır. Ailesinin kıymetli oğlu ev işinden doğal olarak anlamadığından, yeni bir hizmetçi aranacaktır. Bunlar, en sık görülen olaylardır. Evlilik bu değildir. Çünkü bu düşünceler, hayatınızı zehirleyen en kötü kâbusun başlangıcıdır.
Eğer ruh eşi tam manasıyla bulunamadıysa, başkalarının hayalleriyle hareket edilerek karar aşamasına geliniyorsa, aşk yaşanmamışsa ya da aşk, bir kâğıt gibi alevlenip küle dönüşüyorsa, evlenmemek gerek. Belki her şey olumlu yönden gelişecek, olumsuzluklar evlenince değişecek, kim bilir! Unutmamak gerekir ki bu düşünceyle hareket etmek, yarardan çok zarar getirir.
Evlenilecek kişiyle bir ömür birlikte yol alınacaksa, bazı şeyleri anlamak gerek. Aşk, para, dostluk, mutluluk ve acı birlikte yaşanabiliyorsa, karar verme aşamasına gelmişsiniz demektir. Yoksa birilerini mutlu etmek için ki bu genelde ailenizdir, oyunlara gerek yok. Çünkü ayrılık kararı, nikâh masasındaki “evet” kadar kolay değildir.
Emre Türker
picture: deviantart
Birlikte yaşayabileceğinizi düşündüğünüz kişi ile değil,Onsuz yaşayamayacağınız kişi ile evlenin.(Haluk Yalman)
YanıtlaSilBu söz çok doğru bence....
BEN EVLEN DİYORUM...
YanıtlaSilEVLİLİK; ONA O KADAR SORUMLULUK YÜKLEMEDEN; ÇOK Bİ BEKLENTİ İÇİNE GİRMEDEN; KISACA KENDİNİ BASKI ALTINA ALMADAN GÜZEL...
güzel bir konu ele almışsınız.. aslında bu toplum baskısı evlilik gibi daha birçok konuda insanları yanlışa sürüklüyor..
YanıtlaSilevlilik .. alie baskısıyla aile korkusuyla ya da çevre ne der evde kaldı bak bakbak korkularıyla değil de tamamen kendi bilinçli kararı ile olmalı insanın.. ki zaten öyle basit bir konu da değil, dediğiniz gibi bir ömürden bahsediyoruz..mesela ben evliliği , ruh ikimizimi bulmuşsam her yönden mutluluğu ve uyumu yakalamışsam isterim elbette.. bir ömrün her nefesini birlikte alıp verelim isterim.. güzellikler paylaşıldıkça büyür daha da güzelleşir.. mutluysam onu paylaşabileceğim biri olmalı yanımda yine dünya bana yüz çevirmişse bana destek olabilicek benimle yan yana durabilecek bir el olmalı zor anımı paylaşan.. insanın hayatını daha da yaşanılır kılacak mutlu bir sebebi olmalı.. ve o karşınıza çıktığında bunu hissedersiniz zaten işte bu dersiniz.. eğer öyle diyemiyorsanız yanınızda olan insan için böyle önemli kararlar tehlikeli olur zehir eder insana hayatını...
sevgiler
beyazgelinciik.blogcu.
:)) sen evlen diyorsunnnn...annesi evlen diyorrr..babası evlen diyooorr....bi gelin istiyoruzz diyorlar...torun istiyoruzzz diyorlarrr..derdi büyük hayalbemolünnn:))
YanıtlaSildoğru kişiyi bulduğunda evlilik güzel bence..
YanıtlaSilbir çok kişiden duydum.. söz konusu evlilik olunca birçok içler acısı durumu da bulmak pekala mümkün neler görüp duyuyoruz ama bence kötü örnek örnek alınmamalı.. çok güzel imrendiren çiftler evlilikler hayatı daha da anlamılı kılan ne güzel yaşamlar var..
bir çok kişiden duymuştum ne düşünüyorsunuz die sorunca keşke daha önce evlenseymişiz diyen.. marifet doğru kişiyi bulmakta.. ve karşılıklı anlayış saygı ve elbette ki sevgiye sahip olmakkta..
hiii amma uzattım galiba kusura bakmayın :)
beyazgelinciik.blogcu.
beyaz mendil… Güzel söz, ben de ondan bahsetmeye çalışıyordum, tam bir imza olmuş.
YanıtlaSilÇALIKUŞU-flame… Yazdıklarına katılıyorum. Her şeyden biraz yetinmekten bahsediyorsun kısacası, Ama… Önce doğru kişi, sonra küçük hayalcikler gelir. Evlilik güzeldir tadını bildikten sonra…
Yesari… valla korkuyorum senden :) Dertsiz insan var mı ki benim derdim olmasın. Ama bu konuda gayet rahatım valla. :)
beyazgelinciik… Ne güzel söylüyorsun. Ama bu söylediklerimizi birçoğumuz uygulayamıyor. Yakında buna benzer bir konudan bahsedeceğim. Yani anlatmak istediğim, ne gülleri sevdik biz dikenine bakmadan. Fakat gül dikeninden hiç vazgeçmedi. O nedenledir ki ben papatyaları, güllere tercih ederim. Biraz melankolik oldu ama aşkta dramı sevmiyorum.
Ayrıca, doğru kişiyi bulduğunu anladığın an, hiç beklemeyeceksin. Zaten öyle durumda ayrı kalmanın anlamı yoktur. Bir de şu olaya dikkat etmek gerek: ilk evlenenlere yaklaşık 1 sene yaklaşmayacaksın, 2 sene veya sonrasında onlar hâlâ “keşke daha önce evlenseymişiz” diyorlarsa, aradığımız doğru örnek karşımızdadır. İlk senelerde canım cicim sözlerine imrendiklerimiz, kimi zaman anlamsız bir şekilde patlayarak bizleri şok ederler.
Sevgili Hayalbemol
YanıtlaSilÇok doğru ve isabetli bir konu. Bütün bu baskılar yüzünden hayatından 22 sene yi kaybetmiş 2 mutsuz evlilik bir sürü arayış sonrasında mucize gibi görünen bir olay sonucunda ilk ve tek aşkına yeniden kavuşmuş bir kişi olarak söyleyeceğim tek bişey var kimseyi dinlemeyin hayat sizin hayatınız ve benim kadar şanslı olamayabilirsiniz.
Sevgiler
Toplumumuzdaki Bu aile baskısı çok fena bişey..bu evlilik dahil her konuda böyle. tmm aile en önemli şey,belki herşeyden önce gelmesi gereken bişey ama bu hayatımızı etkileyecek büyük kararlarda geçerli olmamalı. Karar alırken danışılır,fikir alınır ama diretmeleri durumunda da direnmek gerekir işte.. öyle hikayeler biliyorum ki bu konuda gerçekten içler acısı!
YanıtlaSil''Belki her şey olumlu yönden gelişecek, olumsuzluklar evlenince değişecek, kim bilir!'' ouff bu nasılda yanlış bi düşüncedir hakkaten! sırf bu düşünceyle cahilce yola çıkıp eşcinsel oğullarını belki düzelirde kadınları tercih eder diye evlendirmeye iten aileleri yada kişilerin kendilerini çok duydum! sonuç tabikide hüsran, evlendiği kadın tabiki bilmez bu durumu,sora bi gün bi erkekle basar yada yanlış davranışlarını sezer adamın,zamanla kadından çk kadın gbi olur adam , bu evlilik onu daha da fena yapar!
çok klişe ama çok büyük bi gerçek : herşeyin başı eğitim.Bilinçli bi toplum olmaktan geçiyo herşey.. Hayalbemol kanayan yaraya süper bi değiniş,tebrikler...
tutsak… Hayatın çevrene iyi bir örnek olmuş, ayrıca ne kadar zaman geçse de istediğin kişiye kavuşmuşsun. Doğru söylüyorsun, herkes senin kadar şanslı olmayabilir. Bu mutluluğunun daim olması dileğiyle…
YanıtlaSilRiGoR MoRtiS... Anlattığın örnekte, kendi emelleri uğruna çocukların yaşantısı nasıl mahvedilir, açıkça görülebiliyor. Arkadaşlarım bazen benden, birlikte oldukları kişiler hakkında yorum isteyebiliyorlar. Kolaylıkla kimseye müdahale etmem, mümkünse ettirmem. Sadece aradıklarının ne olduğunu sorarım. Cevabı zaten içinde gizlidir. Yönlendirmeler kişileri karanlığa sürüklerken, yön verenler büyük bir vebal altına girmektedir.
Evlenmiyorum daha doğrusu evlenmiyoruz, ama bunun sebebi aşık olmamamız, dost olmamamız yada paylaşımımızın olmaması değil. uzun bir süredir evlilik kurumuna inat birlikte yaşıyoruz, tabi bunda ailelerimizin olaya bakış açısı çok önemli bir faktör ama, evliliğin insanın üzerinde psikolojik bir baskı yarattığına ve eşini artık üzerinde hak sahibi olduğun bir kişi haline getirdiğine inanıyorum, ve özgürlük kısıtlanması olarak görüyorum. İlk başlarda aile konusu sorunlar yaratıyor olsada, eh artık yaş 30a merdiven dayayınca sanırım onlarında mücadele edecek gücü kalmıyor :)yani sözün özü biz böyle mutluyuz :)evlenmeyede niyetimiz yok
YanıtlaSilELLY... Yaşam tarzını gerçekten takdir ettim. Bunu başarmak, her babayiğidin harcı değil. Tekdüze giden birçok şeye karşı olan birisi olarak, bu cesareti gösterebilecek kişileri parmakla gösteriyorum. Umarım hayatın boyunca mutlu olursun.
YanıtlaSilHAYAL_sİ_ BEMOL yine anarşist duyguların kabarmış.
YanıtlaSilşaka bir yana yazını başdan sona dsetekliyorum. tamamen herşeyiyle doğru anlatmışsın.
kimilerine göre evlilik bir ticaret kimilerine göre kurtuluş,kimilerine göre özgürlük SANDIKLARI şey..
daha çocuk yaşlarda bu evlilik kavramları öğretilmeye başlanmıyormu? bir tür toplumca yapılan baskıcı bir fikir işde...heleki bir kız evladıysan durum dahada zorlaşıyor erkeklere nazaran. "evde kalmış kız kurusu" imajı ve bu korkuyla yetişip büyüyen kız çocuklarının girdikleri piskolojiyi düşünürsek!..
Toplum ve aile baskısı olmasa kimsenin evleneceğini sanmıyorum, biriyle aynı evi, aynı yatağı paylaşmak istiyorsunuz, legalize etmeniz gerekiyor birilerinin gözü önünde. Yoksa kadınsanız kesinlikle metressinizdir, erkekseniz sorun yok ( neden erkek egemen toplum)
YanıtlaSilEvlilik benim gözümü korkutan bir öcü değil, aynı zamanda gereklilik ya da zorunlulukta değil.
Arada annem evlen diyor ama hemen vazgeçiyor o da hayatını yaşa boşver diyor : )
Evlilik gerçekten çok derin bir konu:) Biz neyse ki ne zaman evleneceksinizlere maruz kalmadan evlendik, ne zaman çocuk yapacaksınızlara da fırsat vermeden bebeleri sıraladık peşi sıra:) (hatta ikinci ne zaman diye soramadıkları için bunalıma bile girenler oldu:)) Evlenmeye karar verdiğimizde çeyiz olarak bir guguklu saatim ve bir sallanan sandalyem vardı (en acil ihtiyaç tabi:)
YanıtlaSilBence ruh eşi meselesi de karışık. Yani ben benim gibi birisi ile aynı evi paylaşamazdım. Kendime bazen tahammülüm yokken bir tane daha benden fazla gelirdi sanırım:)
BodrumSibel… Belli bir yaş sonrasında baskıyla yaşamak, kadınlar için gerçekten daha zor. Toplum içinde boş cevizler, kuruyemişlerin rantını düşürüyor (anlayana).
YanıtlaSilnoranıngemisi… Annen, gerçekle toplum arasında mücadelede :) Analık içgüdüsünü yaşarken, senin mutluluğunu düşünmeden edemiyor. Yolun üstünde anlaşma varsa, imzalarsın. Yoksa boşu boşuna ne diye beyaz kâğıtları kirleteceğiz ki, değil mi?
Pino… Sen bu dünyada seçilmiş kişilerdensin. Kalbindeki güzellik, kurduğun aileye de yansımış. En çok neyine bayıldım biliyor musun “çeyiz olarak bir guguklu saatim ve bir sallanan sandalyem vardı” sözüne… Bayılırım o saatlere.
Yazın için çok güzel bir resim seçmişsin. Güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilKelebekNehir... Yazılardan sonra uyumlu resmi bulmak için daha çok çaba gösteriyorum. Düşüncelerin için teşekkür ederim.
YanıtlaSilben yazıdan ziyade, ilk yoruma bi yorum yapmak istiyorum, beyaz mendilin yazdığına yani.
YanıtlaSilben tam tersini düşünüyorum çünkü, onsuz olamayacağın biriyle değil, birlikte yaşayabileceğin biriyle evlenilmeli bence. çünkü bunun bir çok örneği var, deli gibi aşık olup anlaşamayan ve ayrılan, ya da huzursuz ve iğrenç bi hal almış olan bi evliliği yürütmeye çalışan insanlar vs..
ha şu vardır, birine aşıksındır mesela, o durumda bi başkasıyla evlenmek tabi ki aşırı saçma bişey ama, kalbin boşsa ve huzurlu, mutlu bi hayat yaşamak istiyosan kesinlikle anlaşabileceğin, uyumlu olduğun bi insanla evlenmelisin derim:) kendime diyorum bunu tabi:)
bi dost... Aslında biraz çelişki var. Platonik olarak yaklaşıldığında çok mantıklı geliyor sözlerin. Sanırım anlatılmak istenen bu değil. Çünkü biriyle anlaşarak yaşamak, ev arkadaşlığından öteye gitmeyecektir. Aynı evi paylaşıp aşkla alakası olmayan arkadaşlarım var. Çok iyi anlaşıyorlar. Kız evlilik planları yapıyor ve evlendikten sonra oradan ayrılık sevdiği adamın yanına gidecek. Çünkü her ikisiyle de iyi geçinebiliyor ama bir tanesiyle artık aynı yastığı paylaşabilir.
YanıtlaSilSenin sözlerini anlıyorum. Deli gibi sev, karşındaki sana acı çektirse de birlikte ol. Bu hiç uygun değil.
Ben, önce duygularımla hareket ederim. Zaman geçtikçe, aşk içinde çelişkiler başlamışsa, tartışmalar anlaşma noktasına gelmiyorsa, görüşler tamamen zıtlık içeriyorsa ya da kişiliğinde huzursuzluk uyandıran birtakım duygular besliyorsam, aşkı keserim. Yani senin söylediğin mutlu bir hayatı paylaşma düşüncesini, tutkuyla yaşadığımız kişiyle paylaşabiliyorsak, evlilik sözleşmesine imza atmakta bir sakınca yok. İkisi de olmalı aslında, terazinin iki boş kefesi misali dengede kalmalı.
Ne dersek diyelim, yüreğimiz deli gibi sevdiklerimiz etrafında istemsiz bir pervane oluyor :)
insanın önce kendini iyi tanıması gerek. nasıl biriyle olabileceğini de bilmesi. sonra da sevgiyle, sabırla, anlayışla ilerlemeli. diğer türlü aşık olduğunu sanan iki çaylak, bir süre tadına varıp, sonrasında egoların baskın çıkmasıyla kavgalara, ayrılıklara varan bir sürece giriyor berabere. evlilikler çok acı verici olabiliyor.
YanıtlaSilArzu Pınar… Hevesler vardır gelip geçici. Hevesler vardır ki güzeldir. Hevesleri benimsemeye başladıkça, sonrasında planlar devreye girer. Önceden çizimi yapılamamış her eylem, yıkılmaya adaydır.
YanıtlaSilÖNEMLİ NOT: Beyaz Mendil'in yorumundaki söz, Haluk Yalman'ın değil, daha önce çevirisini yapmış olduğu bir yazıdan alıntı olduğu, Haluk Yalman'ın kendisi tarafından mail yoluyla bildirmiştir. Bilginize...
YanıtlaSil