30 Mart 2009

Paranoya

Sesler, sanki defalarca adını çağırıyordu.

Kalabalıkta tek el üzerinde tutunarak ve birbirine sürtmeden ayakta kalanların cambazlığı,
Sigara yasağına rağmen şoförün yaktığı tütünden gelen oksijeni tüketen duman,
Dışarıdaki soğukla içerideki sıcağın dengesizliğinden oluşan camdaki buğulara bir şeyler karalama tutarsızlığı,
Nereye gittiğini bilmeden ana kucağında sallanan çocuğun tiz sesi,
Elindeki adresi takip ederek tüm sesleri bastırırcasına konuşan yabancı turistlerin gürültüsü,
Rahatsız ediciydi.

Bilmem kaçıncı kez gidiyordu bindiği duraktan son durağa doğru. İkisi arasındaki zaman aralığının belirlenememesi, giderek artan trafik yoğunluğunun hayatı kitlemesinden kaynaklanıyordu. Kitleler artarken, şehir kendi nüfusunu kaldıramıyordu.

Bir kız baktı uzaktan. Önlerde bir yerlerde kıvrılmış, tanışmadıkları halde onu çağırıyordu. O kadar kalabalık arasından nasıl oluyor da suratını görebiliyordu. O tiz sesli bebeğin surat ifadesinde, yabancı gürültünün anlam karmaşasında, sulanan gözlerini kapatmamaya çalışırken buğulanan görüntüde, görünmez koltuğunda oturur gibi çömelmiş cambazlık yapar gibi ve sanki beyaz bulut üzerinde uçarcasına meydana gelmiş duman arasında, kendini belirliyordu. Ürperdiğinden, son durağa gelmeden inmek zorunda kaldı.

Kalabalık caddede öyle bir ayaz esiyordu ki, kokuşmuş paltosuyla suratını kapamaya çalıştı. Uğultunun arasında, otobüsteki kızın halen kendisini çağırdığını duyabiliyordu. Soğuktan mı, yoksa telaştan mı bilinmez, titriyordu.

Otobüse ne zaman binmişti?
Nerden geliyordu ve nereye gidiyordu?
İçerideki kalabalığın karmaşasıyla kızın arasındaki bağlantı neydi?
Neden sürekli onu çağırıyorlardı?
Birileri mi izliyordu?
Yoksa rüya mı görüyordu?

Kalabalık gürültüdeki sesleri bastırmak üzere girdiği köhne bir barda, bir içki söyledi kendine. Cebindeki parayı kontrol etti. Para yeterliydi. Sonuna kadar içecekti.

Emre Türker

picture: deviantart

3 yorum:

  1. Gece köpük misali kabardıkça kabarmakta
    O gece yasadıgını hissettiği her an,
    tum iç seslerini iç bükey açılarına bölen bi saçmalıkla ,susmak bilmeyen tik tak seslerine hiç aldırmadan içki bardağına döküvermekte...

    YanıtlaSil
  2. her ne kadar fazla takip edemesemde ugradığımda okuduğum bu yazının gelişimine olumlu katkılar yaptığını belirtmek isterim yakın bir zamanda benzersiz denemelerinle karşılaşmak beni şaşırtmayacak kolay gelsin..

    YanıtlaSil
  3. nєнιяѕєℓ... Yazıya anlamlı bir tamamlama olmuş, günün geceye devri başladığı an, kopma noktasına geçiş şeklinde.

    Doğan Yıldız... Değerli yorumunla kattığın değer için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil