06 Mart 2009

Ben Hiç Gitmek İstemedim Ki!

Anlamsızca gidip geldiğim bu yollar, seninle birlikte anlam kazanıyor. Sözlerin ve hikâyelerin, hiçbir masaldan etkili olmamıştır benim için.

Nereye gideceğimi bilmeden kapıdan çıkarak kendimi yollara attığımda, bastığın yerlerin titreşimlerini hissediyorum. İlk 1970’li yıllarda görebildiğin kıtaları birleştiren o boğazda; martıların fırsatçılığını seyretmek, balıkçıların arasında geçmek, gemilerin hazırladığı dalgaların kıyıya vurdukça çıkardığı sesi dinlenmek, güneşin batışındaki esrarengiz karartı içinde beraberce kaybolmak, güzeldi.

Hatırlar mısın? Bir uçak düşmüştü seneler önce. Yola gidecektim. Sabahın ilk saatlerinde, içinde ben olduğumu hayal edip ortalığı ayağa kaldırmış, sonradan sesimi duysan da kendine gelememiştin. Gözyaşların içinde kanayan yara, benimle konuşmana engel olmuştu. Hani askerdeyken ilk telefonla konuşmamızda, sesin derinlerden gelirken kelimeler boğazımda düğümlenmişti ya, işte öyle bir şey. Ne çok sevdiğini, belki de benim seni ne çok sevdiğimi, o an daha iyi anlamıştım.

Yılar önce evden sebepsizce kaçmak istediğim bir zaman vardı. Hani eşyalarımı alıp uzaklaştığımda, uzun süre geri dönmemiştim ya! Aslında ben o hep gittiğimiz limanın taş kalıpları arasında saklanmıştım. Şimdi mazot kokularıyla kirlenmiş sahilde sersemlemiş balığın peşinden koşarken, bana gülümseyerek baktığın o kumsalda uyumuştum. Yapraklarıyla gizlenen dağ çileklerini elinle koymuş gibi bulduğun o toprakların kokusuyla huzur bulmuştum. Sonra dayanamayıp da geri döndüğümde, neden geldin bile demeden ocaktaki yemeği ısıtmıştın benim için. Bedenine sarıldığımda süzülen gözyaşların üzerime damlamasın diye elinin tersiyle gizlice silerken, ben seni izliyordum aslında.

Artık daha çok özlüyorum seni. Zamanla kuşlar yuvasından uzaklaşırmış ya, nasıl bizlere benzetirler, anlamıyorum. Sanki ben, büyüdükçe o yuvaya daha çok sarılıyorum. Boğazım düğümleniyor, gözlerim sulanıyor ve ben her zerresini, hafif sağanak yağmur damlacıkları altında gizleyiveriyorum.

Senin yerin tam şuramda, kalbimin orta yerinde, bir zıplayıp bir duran odacıkların çevresinde…

Bak otobüsün kalkmak üzere, şimdi gideceksin. Seyretmeye doyamadığın yolları en önden göreceksin.

Gülümseyerek el sallayışının resmini arşivledim hayal defterimde. Seni göremediğimde, kısık gözlerle gülümseyerek bana doğru bakışının izi kalsın diye.

Emre Türker

12 yorum:

  1. Çok guzel bir yazı..Sevgıyı oylesıne guzel anlatmıs kı satırlar..en cok ta neyı sevdım

    Anlamsızca gidip geldiğim bu yollar, seninle birlikte anlam kazanıyor
    İşte bu cumleler bence aşkın sevdanın özu..O ana kadar anlamsız olan hatta bıkkınlık yaratıcı hersey .Sevdıgınle paylasınca bı anlam kazanır ya hanı..İşte işin özu bu.

    YanıtlaSil
  2. öykü… Belki de o yoğun sevgi, nesnelere ve hayata olan bakış açımızı değiştiriyor. Rutin geçen zaman içinde, objektiflerimizin yakalayamadığı pozları bulup yeniden sanatımıza katıyor. Anlamlı sözlerinle renk kattın sevgili öykü, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Aşklarda neden hep bi taraf gitmek zorundadır anlamıyorum!sonu gelmiyor vedaların.
    Oysa aşk vedalara hep karşıdır.bigün birileri ağlar senin için, gün gelir aynı yerde sen ağlarsın o birileri için.işte ozaman işitemezsin ne martı sesini ne vapur düdüklerini...Aşıksan dik duracaksın acıya, tıpkı yazında anlattığın gibi:"geri döndüğümde, neden geldin bile demeden ocaktaki yemeği ısıtmıştın benim için."

    YanıtlaSil
  4. Yılar önce evden sebepsizce kaçmak istediğim bir zaman vardı..

    benim icin; beynimde dolaşan tonlarca cumlenin en yalin hali..cok keyifliydi okumak..

    YanıtlaSil
  5. Ben bu yazıyı okurken oğluşlarımın bana böyle bir mektup yazdığını hayal ettim:)))
    çok güzel olmuş ellerine sağlık:)

    YanıtlaSil
  6. Neden her sevgide,ikili ilişkilerde giden birisi olur ki:((((((((((( İşte bu yüzden ben hiç kimseye fazla bağlanmak istemiyorum.Sevgiler

    YanıtlaSil
  7. KaRaMeL… Sevgi evrenseldir. Bazı vedalar, en büyük özlemler içinde yeşerir.

    ELLY… Sebepsiz kaçışlar, mutlu ayrılıklar, özlemler. İşte bu tip eylemsel hareketler, ruhumun boya kalemleri gibi. Ortaya çıkanların kimi siyah beyaz, kimi rengârenk. Hepsinde bir anlam yüklü, mantıklı ya da mantıksız. Teşekkür ederim.

    Pino… Bazen yazılarımda kişilerin şeklini özellikle belirlemiyorum. Böylece yazıyı hayallere açık hale getiriyorum. Kimi için aşk, kimi için sevgi, kimi için aile özlemi veya hatıra oluyor. Yıllar geçer de çocukların sana bu tip şeyler yazarsa, bence o kelimeler dünyaya bedel olur.

    beyaz mendil… Dünya, kavuşma ve ayrılma üzerine kurulmuştur. Hayata gözlerimizi açar ve hayata gözlerimizi yumarız. Herkes, bir gün mutlaka bir şekilde gitmek zorunda kalır.

    YanıtlaSil
  8. ya ne güzel yazıyosun sen ya .. Nası güzel ifade ediyosun içindeki duyguları...
    hayalimbemolüm :)

    YanıtlaSil
  9. cok samimi olmuş Emre gercekten ,sıcacık

    YanıtlaSil
  10. Kelebeğin Ömrü… Şımarttın beni :) narin kelebek sana bir ömür gerek

    nєнιяѕєℓ… Beğendiğine gerçekten sevindim, sıcak yorumun için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  11. ROSE: - içinde bulunduğum durum bu! Acaba diyorum beni bırakıp giden de böyle mi düşünüyor...
    ve bir gün döner mi dönse beni bulur mu?
    Ben cevap veremiyorum,
    ama öyle bir duygu varki yazınızda işte aşk işte sevgi dedirtiyor
    teşekkürler size

    YanıtlaSil
  12. ROSE... Gidip dönmeler önemli değil, her yaşanmış mutlu anların hatırına, sonrasındaki kötü olayları affedebilirim. Önemli olan mutlu hatıraları anımsamak olsa gerek.

    YanıtlaSil