21 Temmuz 2013

Nar Ağacı


Yazar: Nazan Bekiroğlu
Sayfa Sayısı: 535
Kitap Boyutu: 13,5 x 21
Yayınevi: Timaş

Trabzon ve Tebriz arasında gidip gelen; 93 Harbi Osmanlı-Rus Savaşı, 1912 - 1913 yıllarında Balkan savaşları ve Ermeni isyanları hakkında tarihi bilgiler geçen, o dönemin coğrafyasını, halkın psikolojisini tasvir eden, bolca edebiyatla harmanlanmış ve gerçekten üzerinde ciddiyetle çalışılmış bir roman.

Anlatımın derinliğinde bol tasvir var. Mesela anlatımlarında yer alan bir halı dokuma tezgâhını görüyor gibisiniz. Fakat bu derinlik öyle çok irdelenmiş ki, başlarda bocalıyorsunuz. Çünkü hikâyenin bütünü ile parçaları arasında, olmasa da olur dediğiniz bölümler mevcut. İşin içine tarih girince, olayları o bakış açısıyla tasvir etmek konuyu uzatmış. Kısaca diyebiliriz ki, edebiyat harika ama konu bunun içinde sanki biraz zayıf kalmış.

Eğer başlardaki derin tasvirleri sabırla okursanız, olaylar serisi sonralarda daha çekici bir hal almaya başlıyor. Kafanızda belirlenen görsel, hikâyenin oluşmaya başlamasıyla merak uyandırıyor ve sonları daha itinayla takip edebiliyorsunuz. Örf, adet, aşk, hasret ve vatan, tüm ruhuyla romanın içine katılmış.

O dönemin tarihi ve Trabzon’un savaştan nasıl etkilendiği konusunda bilgi sahibi değilseniz, bu romandan öğreneceğiniz çok şey var. Ayrıca içeriğinde bulunan İsmail’in yaşadıkları, duygusal bir okuyucu için gerçekten etkileyici. Edebiyatı tarihle özdeşleştirenler için güzel bir seçim.

Kitabın yazarına gelince: Nazan Bekiroğlu 1957 doğumlu, Türk Dili ve Edebiyatında Profesör olarak yaşamına devam eden ödüllü bir öğretim görevlisi. Eğitim, öğretim ve aile yaşamı içine bir hayli roman sığdırmış. Osmanlı tarihine olan ilgisi, romanlarına yansımakta ve okuyucusunu fazlasıyla aydınlatmaktadır. Bundan sonraki zamanlar içinde de, etkileyici romanlarına devam edeceği kesin…

Emre Türker

10 Temmuz 2013

Sineklere Bedava Çözüm

Düzce’nin Akçakoca ilçesi Göktepe Köyü yakınlarında bulunan Yeşil Vadi; gelen misafirlerinin konaklayabileceği, lokantasından faydalanılabileceği, dere kenarında bir yeşillik cenneti. Dere kenarına kurulmuş platformlarda yemek yerken, ortamı aydınlatmak için kullanılan lambanın yanında, iple asılı içi su dolu bir pet şişe göreceksiniz. Bu şişenin ilginç bir amacı var…

Uzun süre bunun anlamını çözmeye çalıştım. Hatta bunu bir çeşit renkli düzenek oluşturmak için kullanılabileceği bile aklımdan geçti. Fakat sonuçta yemek yenilecek bir mekânda bu ışık topları çok ilgi çekmez dedim.
 
Söylediklerine göre, bunları sinek kovmak için kullanıyorlarmış. Işık açıldıktan sonra, ışığın sudaki yansımasından dolayı sinekler kaçışıyormuş. Oldukça etkili olduğunu söylediler. Gündüz olduğu için test etme şansımız olmadı ama fikir bir hayli ilginç geldi. Daha önce görmemiştim. Bir gün yolunuz düşerse, hem bir balık ziyafeti çeker, hem manzarayı izler, hem de bu ilginç buluşa bir göz atmış olursunuz.
 
Emre Türker

 
 

08 Temmuz 2013

Efsane

Bir Barbaros Romanı
Yazar: İskender Pala
Sayfa Sayısı: 379
Kitap Boyutu: 13,5 x 19,5
Yayınevi: Kapı Yayınları
 
Bir tarihi romanı aşkların arasında anlatmak, sanırım en güzel İskender Pala’ya yakışıyor. Tarih konusunda araştırmacı kişiliği, edebiyat konusundaki derin bilgisi, hayal gücü ve yeteneği ile harika işler başarıyor. Kitabı okumadan önce, Barbaros Hayrettin Paşa’nın biyografisine kısa bir göz atmanızda fayda var. En azından ağır kelimelerle yorulabileceğiniz durumlarda bu biyografik göz atış, sizi rahatlatacaktır. Gerçi benim sonradan fark ettiğim bir şey vardı ki, o da kitabın sonunda bulunan “Gemici Dili”dir. Gemicilik ile ilgili bilmediğiniz bazı terimler olursa, sonda bulunan bu sözlükten faydalanabilirsiniz. Savaşlar anlatılırken, kitabın arka yüzüne iliştirilmiş bir harita, o dönem konusunda bakış açınıza kolaylık getirmek için güzel düşünülmüş.
 
Alkala ve Billure’nin aşkı, Barbaros Hayrettin’in tarihi içinde yer buluyor. Çocuklukta başlayan aşk, üç heykel hikayesinin gizemi ve Alkala’nın kimliği de dahil olmak üzere, merak uyandıran bir yapıda ilerliyor. Alkala ve Billure’nin ayrı düşen yolları, bir gün kesişecek mi, yoksa birbirlerine duydukları özlem, onları kavuşturmaya yetmeyecek mi? Okuyup öğrenmelisiniz.
 
Güzel bir hikâye ve tarihe kazınan tüyler ürpertici olaylar. Fakat dil konusunda bazı okuyucuları zorlayabilir ve bu nedenle memnuniyetsizlik yaratabilir.
 
Emre Türker