18 Şubat 2010

Siz Bizim Sosyalleştirebildiklerimizden Misiniz?

Seneler önce birine “sosyalleşmek ister misiniz?” diye sorsanız, “küfür mü ediyorsun?” diye cevap verebilirdi. Aslında eskiden de bu kavram vardı. Fakat isim koyma konusunda bir tereddüdümüz yoktu. Gelişen teknoloji, bizleri evcil insanlar haline getirdi. Sokaklar tehlikeli olmaya başladıkça, insanlar güvenli yerler aramaya başladılar. İnternetin dünyada hızla yayılması, kişileri bilgisayarlarıyla bir bütün haline getirdi. Kaçış noktası bu sanal alemde bulununca, artık telefonlara bile giren bu ağ teknolojisi neredeyse olmazsa olmazlarımıza dönüştü.

Sosyalleşme, eşanlamlısı toplumsallaşmayla daha tanınır bir kelimeydi. Sosyalleşmeyi, bir grup içinde yer almak için o gruba katılma süreci şeklinde tanımlayabiliriz. Günümüzde her insanın bir özelliği olduğu ve geliştiği düşünülürse, farklı olmak adına yapılacak tek şey kendini göstermektir. Yardım grupları, siyasi aktiviteler, araştırma grupları birer sosyalleşme örneğidir. Özellikle aile ve eğitim (okul), sosyalleşmenin ilk adımlarıdır.

Geçmişte belirgin olarak ortaya çıkmış ve tüm dünyada hissedilmiş sınıf ayrılığı, bugünkü konumunu büyük oranda değiştirmiştir. Sınıflar arası değişim ve hareketlilik geçmişte söz konusu bile olmazken, bugün özellikle eğitim ve çevre etkisiyle taşlar yerinden oynayabilmektedir. İleriye dönük sosyalleşme çalışması için birey, katılmak istediği grubun hedeflerini, değerlerini ve kurallarını öğrenir. Bunu benimsemeye başladıktan sonra, kendini aynı nitelikte görmeye başlar. Bu durum Antizipatorik sosyalleşme olarak adlandırılır. Artık güncel dünyada yapılan en önemli şey budur. Eğitim, kişisel gelişim, kimlik tanımla ve empati gibi kavramlar, gruplar arası hareketlilikte kişiye yardımcı araçlar olarak kullanılmaktadır.

Sosyalleşmek için neler yapılabilir?

1- Eğitim şart. Okuyun, araştırın, görün ve her gün yeni bir şeyler öğrenin.
2- “Bu kadar adam tanısam yeter” yanlış bir düşüncedir. Güç kazanmak adına yeni birileriyle tanışın ve onlar üzerinde olumlu izler bırakın.
3- Sahte davranmayın. İstediğiniz yer orası değilse, zaten yanlış kulvarda koşuyorsunuz demektir.
4- Önyargılarınızdan arının. Önce dinleyin, sonra anlamayı çalışın. Bunu başarırsanız, sizi dinleyenlerin sayısı artacaktır.
5- Empati ve iletişim, önemli kavramlardır. Bağlantı kurmak adına kendinizi geliştirin.
6- Eleştirilere açık olun. Bu biraz 4. maddeyle de alakalıdır. Dostların eleştirisi, çevrenin övgülerinden çok daha önemli olabilir. Kendinizi tarafsız değerlendirme çalışın.
7- Toplumla uyum içinde yaşayın. İsyankârlık ve asilik, kişiyi karanlığa doğru çeker. (Bu koyun olmanızı gerektirmez. Uyum başka, uymak başka şey)
8- İçinde bulunduğunuz herhangi bir grupta fayda sağlamaya çalışın.
9- Başınızı eğerseniz bir şey göremezsiniz. İleriye doğru bakarsanız, fark etmeye başlarsınız.
10- Çevrenize kindar olarak değil, sevgi dolu yaklaşın.

İnsan, yaşam biçimi olarak topluluğa ihtiyaç duyan bir canlıdır. Hayatta ne kadar başarılı olduğunuz, çevreyle ne kadar barışık olduğunuza bağlıdır.

Emre Türker

Picture: flickr

25 yorum:

  1. İsteriz de pat diye de olmuyor. :)

    YanıtlaSil
  2. SirEvo... Birazcık bakmak, bakınmak, yani emek istiyor :)
    Pat diye olan şey, sadece flaştır, o da patlar geçer :))) Kalıcı olmaz yani...

    YanıtlaSil
  3. Harika maddeler sıralamışsın Emre..

    Ekleyebileceğim şu var :
    Bilgisayarlarımızın başında ne kadar fazla kalırsak bunları gerçekleştirebilme şansımız o kadar düşük..
    Örneğin ben..Eski ben değilim o kadar :))
    Vakit ayırdığım aktiviteler resmen kısıtlandı..
    Hastalık bu bilgisayar.İllet..

    Bir gün de rica etsem ''İnternet Bağımlılığından Kurtulma Yolları'' adlı bir yazı yazsan?
    Çünkü zamanla ilerlediği ve tedaviye gereksinim duyulduğunu biliyorum :(

    Teşekkürler yine yine..

    YanıtlaSil
  4. lol we dont jeje understand anything ... but kisses

    YanıtlaSil
  5. Zeugma… ''İnternet Bağımlılığından Kurtulma Yolları'' güzel başlık :) Değerli Zeugma, internet bağımlılığıyla ilgili çok fazla hikâye ve anlatım yapmıştım ama bunu maddeler halinde sıralamamıştım. Sözüm olsun, bir yere not alayım. Sana ithafen bunu dile getireyim :)
    Bilgisayar bize kodes olmuşsa, demir parmaklıklar ardında neler yapabileceğimize bakabiliriz. Mesela aktiviteler nerelerde? Nasıl dengi-dengine birilerini bulup bir araya gelebiliriz? Soyut’u somut’a nasıl çevirebiliriz? Bunları düşünmek lazım. Ben bunları bir düşüneyim :) En kısa zamanda dile getireyim… :))))))))

    YanıtlaSil
  6. İnternet Bağımlılığından Kurtulma Yolları'nı ben de isterim ama bunun için tek şey var PC'yi kaldırıp camdan aşağı atmak veya ihtiyacı olan birine vermek. :))

    YanıtlaSil
  7. SirEvo… Camdan atmak seni kahreder :) Hemen gidip yenisini almak üzere araştırmalara başlayacağından da eminim. İhtiyacı olan birine vermen için, ancak bilgisayarını değiştiriyor olman lazım :) Bunlar çıkış noktası değil yani…
    Boş olduğunu düşündüğün vakitler için bir aktiviteye kayıt olabilirsin, mesela öğrenmek istediğin bir dal hakkında kurslara katılabilirsin. Seçenekler çok, bir gün sıralayacağım :)

    YanıtlaSil
  8. Bu bilgisayar evde durduğu sürece "boş vakit" kavramı geçerli değil benim için maalesef. :))

    YanıtlaSil
  9. SirEvo... Senin durum baya ciddi :))

    YanıtlaSil
  10. Öyle ama çoğu insanda bu durum var şu sıralar...

    YanıtlaSil
  11. SirEvo… Sanal sosyallik, somut sosyalleşmeden biraz insanı soyutlar. Elbette ki herkes şu an çılgınca net içerisinde. Hatta ev hanımlarının en önemli uğraşısı, artık sabah programları değil, internet üzerinden tarif ve model araştırmalarına dönüşüyor.
    Fakat bir süre sonra, yalnızlık çekmeye başlıyorsun. Gerçek arkadaşlar uzaklaşıyor. Dışarıya çıkmak istemiyorsun vs. Bunlar ilk başlarda çekici görünüyor ama zamanla zarar veriyor. Televizyonda takılıp kalmak kadar, hatta ondan da illet bir hastalığa dönüşüyor. İç sesini bu konuda doğru yönlendir. Henüz geç kalmış sayılmazsın :)

    YanıtlaSil
  12. Dediklerine katılıyorum ve farkındayım da. Çözüm üretmek gerekiyor ama ama ama....

    YanıtlaSil
  13. SirEvo... Dediklerime katılmak ve çözüm üretmeye hazır olmak... İşte sen çoktan hazırlıklara başladın bile :)

    YanıtlaSil
  14. Forum, altyazılar, dizi-filmler, blog.
    Uzun süredir aklımda bunlara bir ara vermek ama işte bunları bırakıp başka meşgaleler bulmak gerek...

    YanıtlaSil
  15. SirEvo... Aslında saydıklarından altyazı hobisi güzel çalışma.
    Aralarında kendini geliştirebildiğin en büyük uğraş. Onu gözardı etmemek lazım.

    YanıtlaSil
  16. O hobi olmaktan öteye gitmez diye düşünüyorum...

    YanıtlaSil
  17. SirEvo... Dr. Jivago lakaplı bir çevirmen arkadaş vardı. Sonradan çevirmen olarak birkaç yerde çalışmalar yaptı ve halen bu konuyla ilgili bir kanalda çalışıyor diye biliyorum. Bunun temeli, o altyazı hazırlıkları olmuştu. Hobileri yabana atmamak lazım. Hobiler, sosyal etkinliklerin temeli sayılır.

    YanıtlaSil
  18. Şahsen tanımasam da tanıyorum jivago'yu. Lost çevirisi etkili oldu onun çok ama o çevirilerden önce de uğraşıyordu sanırım bu işle. Pek fazla kişi yok göz önünde olup da bu işi yapan. Zaten ben de kendimi yeterli görmüyorum profesyon olarak yapmak için. Çok iyi ingilizce bilmek gerekiyor

    YanıtlaSil
  19. Dikkate alacağını söylediğin için teşekkür ederim Emre :))
    Acelesi yok yalnız ...
    Şöyle boş bir zamanına rastlat. Ok? :))))

    YanıtlaSil
  20. Zeugma… Boş bir alandan çok, referans bilgilerini geniş tutmayı düşünüyorum.
    Hadi bakalım hayırlısı :)

    YanıtlaSil
  21. eee artık sosyalleşmeler sanal oldu. internet çıkdı çıkalı muhappetden birebir görüşmelerden yani eski sosyalleşmelerimizden (Live) uzaklaşmış.. ekran önünde sosyalleşir olmuşuz malesef:(

    YanıtlaSil
  22. BodrumSibel… Facebook’a arkadaşların seni eklediğinde henüz onaylamamışsan “ne oldu, aramızda sorun mu var?” diye konu bile olabiliyor. Artık face’den onay vermiyorsan, arkadaş sayılmıyorsun :) Teknolojiye biraz ayak uyduracağız, sadece açlığımızı bastıracak kadar. Fazlası zararlı.

    YanıtlaSil
  23. aha .. facebook dan istekmi gönderdin bana isimin ne geçiyor acaba? farklı isim olunca onaylamıyorum yoksa ipin ucu kaçıyor o kadar özelimiz olsun .ama sen olduğunu bilseydim niye onaylamayayım. arkadaşlıl isteği yolalrken ufaccıkda bir not iliştirseydin yahu sende? neyse ben arayım seni bakalım bulabilcekmiyim??

    not: evet katılıyorum herşeyin fazlası zarar tabii..ama ayarı iyi yapmak lazım:))

    sevgiler..

    YanıtlaSil
  24. BodrumSibel… :) Yanlış anladın, yani orada mesela yani demiştim :) Olaya örnek vermiştim yani. Ben zaten facebook’u sadece arkadaşlar bana ulaşsın diye kullanıyorum. İstek göndermemiştim :) Evet, herkesin bir özeli olmalı, hatta buna saygı duyulmalı. Bence doğru olanı yapıyorsun. Beni gülümsettin bodrumsibel, yüzünden gülücükler hiç eksik olmasın e mi :)

    YanıtlaSil