11 Haziran 2009

Düşenler ve Kalkanlar

Çocukken, dengemizi kaybedip düştüğümüzde, kalkmak bir o kadar çabuk olurdu. Bazen anne gelir de başından beklerse, hüzünlü bir dudak bükmeyle kaldırmasını beklerdik. Bu bizim ayağa kalkmak için o yaşlarda kullandığımız metotlardan biriydi.

Büyümeye başladıkça, düşüp kalkmalarımız azalmaya başladı.

Büyüdük. Düşünce, çok acıdı. Kalkmak eskisi kadar kolay olmadı. Ayağa kalkmak için, çocukken geliştirdiğimiz metotları unuttuk.

Sonra, düşmemek için denemeleri bırakmaya karar verdik.

Cesaretimiz gittikçe azaldı.

Bu korku, bu panik, bu endişe niye?

Emre Türker

Picture: deviantart

11 yorum:

  1. küçükkken düştüğümüzde sadece kalkmayı ve yola devam etmeyi düşünürdük...

    ama şimdi?
    neden düştüm?
    nerden düştüm?
    beni kim düşürdü?
    aaaa beni düşüren arkadaşımmış?peki niye düşürdü?
    niye?
    niye?
    niye?
    deken kalkmayı düşünmeyi unutuyoruz..

    kalakalıyoruz öylece aklımızdaki bu sorularla düştüğümüz yerde...

    anne gibi karşılık beklemeden kaldıranda olmayınca bu kadar soruyla baş edip cesaret edemiyoruz tekrar ayağa kalkmaya,elini uzaatan olursada tutmaya bile çekiniyoruz korkudan..

    ya bırakırsaa???

    YanıtlaSil
  2. düşmeyelim diye...
    ama korkunun ecele faydası olmadığı gibi düşmeyede faydası yok. ne kadar çok temkinli davranmaya çalışırsan o kadar çok düşersin bu hayatta..
    sürekli anne kollarında ya da bir fanusda yaşayamayızki..
    olsun hayat düşerkende güzel kalkabileceğinin inancı hep olduktan sonra

    YanıtlaSil
  3. bu yazıyı kendime itaaf ettim hayalimbemolüm izin verirsen ,

    Ama cevap ise BİLMİYORUM?

    YanıtlaSil
  4. bilmekle ilgili herhalde, acıdığını, zor olduğunu... bilmek çocuk şaşkınlığını ve cesaretini azalır ki bu artık büyümektir bir nevi :)

    YanıtlaSil
  5. asya selda... Aradaki en büyük fark, yorumundan anlaşıldığı gibi "güven eksikliği" oluyor.
    Çocukken sorduğumuz sorularla şimdiki sorularımız çok farkı.
    O zaman öğrenmek için sorardık, şimdi irdelemek için.
    Tedirginiz.

    rain and me... Yaşamak bu, inişli-çıkışlı grafikler her alanda olmuştur, olmaya devam edecektir.
    Nerden çıkış noktası bulacağımız, serinkanlılığımız ve sakinliğimiz, benliğimiz tarafından korunduktan sonra,
    her türlü kriz atlatılabilir. Bilninen birşey var ki, sadece ölüme çare yoktur. Gerisi insanın iradesinde.
    Önemli olan inanç. Öyle haklısın ki, hayat sevince güzel.

    Kelebeğin Ömrü... İzin ne kelime, tüm içtenliğimle armağanım olsun.
    Cevaplar bulunacaktır, sadece kendini toparla yeter.
    rain and me'nin dediği gibi, hayat güzeldir herşeye rağmen. Bakış açısını kontrol etmek senin elinde.
    Pozitif, espirili, yardımsever, sevgi dolu bir kelebeğin ömrüsün sen, sadece rahatla yeterki.

    Evren... :) Benim bakış açısı farklıydı, seninki de iyiymiş :)
    Çocukken denemek farklı birşey, anlamaya çalışıyorsun, dokunuyorsun, kokluyorsun, deniyorsun vs.
    Büyüdükçe, öğrendiklerinin yanına başkalarının gerekli-gereksiz sözlerine de katıyorsun.
    O kötü diyorlar uzaklaşıyorsun, onu deneme diyorlar denemiyorsun.
    Hiç tatmadığın bir meyveyi başkası denemiş ama sevmemişse ve onun sözleriyle hareket edersen, görünüşüne aldanmadan tadına bakmadıkça, lezzetini nerden bileceksin ki?
    Demek isterim ki, eyleme geçmek ayrı birşey. Örneğin iş planları gibi. Kendi istediğin yoldan gideceksin.
    Her zaman teorik işlemiyor, pratik de yapacaksın. Hayat, ikisinin arasında geçen bir dengede ilerliyor.

    YanıtlaSil
  6. Bikac yil once yazmistim..

    Nerde o eski zaman salincaklari, icli icli aglamalar
    Kabullenislerin tumunu sevemedim ama,
    Buyumusum, anlatamam...

    Ben de bazen ozluyorum, en cok diz kabugunda bir kabukla dolasacagini bilerek dusme korkusuzlugunu...amerikan tenturdiyotu kokusu bile ozlemlere gebe oluyo o zaman!

    Sevgiler,

    YanıtlaSil
  7. büyüdükçe düştüğünde elinden tutan,başında ya düşerse diye bekleyen olmadığını görüyorsun; büyüyorsun...düştükçe korkmak,daha az adım atmaksa olgunlaşmak,çocuk kalmayı yeğlerim

    YanıtlaSil
  8. senin her yazın aklıma bir anı getirir oldu, ne çok yaşanmışlığım var dedim sonra:)

    düşmek diyince yazının tümünü okumadan düşenlere gülenler ve benim sarıkamış günlerimdeki düşme maceralarım geldi:):)

    saçmalama selda konuyla alakası yok dedğini duyar gibi oldum ama napayım geldi bir kere yazmalıyım..

    elimde poşetler sırtım da kirli çamaşır dolu valizim her hafta sonu yaptuğım gibi inmiştim ilçeye:)

    all acele minübüs korna çaldı
    haydi hucaaaaa köye:):)

    koştur koştur yetişmeye çalışrken

    elimde poşetler elim soguktan korunmak için cebimde ,sırtımda bavulum öylece kaydı ayagım:)
    slda huca yerde
    naparsın tparlanır ya güler ya caktırmazsın

    yok ikiside olmadı çünkü ben kaplumbaga gibi yerden kalkamadım:):):)

    ellrimi cebimden bile çıkaramadım bavulum kaplumbaga evi oldu üzeinde bir o yana br bu yana kaydım...


    ne diyeyim tüm düşmeler böyle olsa hayytta değilmi?

    YanıtlaSil
  9. Eliza Doolittle… Büyüdükçe, “ah o eski günler” diyoruz. Çocukken de “ah o eski günler” diyenlere kızardık. Çok biliyorlar derdik. Meğer gerçekten ne kadar fazla şey biliyorlarmış!
    Geriye dönmek imkânsız, kalanları kurtarmaya çalışıyorum ben de.

    Franche… Çok güzel söyledin. Ben de o çocukluğu yeğleyenlerdenim. Biliyor musun, yaş yerinde durmuyor ama ben hala çocukluklar yapıyorum. Koca adam oldun diyenlere, o kadar kocaman olmadığımı söyleyerek eğleniyorum. Eskilerde olduğu kadar takılmıyorum sorunlara…
    Olması gerekti gibi değil, olmasını istediğim gibi yaşıyorum. Bu nokta önemli galiba…

    asya selda… Senin o anısal hikâyelerini çok seviyorum Selda. İçindeki çocuğu koruyanlardansın. En güzel dersler, zaten yaşamış olduğumuz hatalardan çıkardığımız paylardır.
    Düşmeler böyle sade olsun, acısı ovuşturmayla geçsin, biri el uzattığından gülümsetsin ama hiç acıtmasın.

    YanıtlaSil
  10. acımızın en tanıdık sebebi gaz sancımızken bebekken ve düşüp kalkmalar fiziksel birer hareketten ibaretken günde 10-15 posta,,,,,şimdilerde belki de 3-5 yılda bir(deneyimleriyle yaşayan insanlar için geçerli olan bi süre) düşüp bol acılı duygusal hareketlerde bulunabiliyoruz....salya sümük ağlamak gibi :)))

    YanıtlaSil
  11. eylül... Artık düşünce rahat kalkamıyor ve ağladık mı, kolay kandırılamıyoruz değil mi?

    YanıtlaSil