19 Şubat 2010

Okuduğun Kitabı Seyret

Bir konuyu anlamak için doğru hikâyelendirme yolları
Çok sevdiğiniz dizinin son bölümünü kaçırdınız. Tekrar izleme şansınız yok ya da bir an önce gelişmeleri öğrenmek istiyorsunuz. Zaten arkadaşlarınız genelde sizinle aynı uyuma sahip olduğundan, onlar da diziyi izliyorlar. “Dizide neler oldu? İhanet ettiğini kocası öğrendi mi?” gibi sorularla, heyecan içinde dizinin anlatmasını istiyorsunuz. Onu anlatan kişi, gözlerini sol üst köşeye dikerek hatırlamaya ve anımsadıklarını anlatmaya başlıyor. Anlatıcı diziyi aktarırken başa sarıp izliyor, diğeri ise dinlerken sesleri zihninde görüntüye çevirip yapılandırıyor.

Ders çalışırken, hiç ilgilenmediğiniz konulara göz atarken üzerinize bir ağırlık çöker. Özellikle sınavların başlamasına yakın hazırlık yapmadıysanız, uyku hissi yerini aşırı paniğe bırakabilir. Aşırı panik, zihin görüntülerinde karıncalanma, ileri-geri sarma, başka filmler oynatma ve dağılmalara neden olabilir. Hava durumundan bağımsız, terlemeye başlarsınız. İşte bu durum, elde var olan değerleri de kaybetmenize yol açar. Öyleyse paniği bir kenara bırakın. Zaman ne kadar kısa olursa olsun, sakin bir şekilde o zamanı ne kadar değerlendirebileceğinize bakın. Eğer vakit tükenmişse, yeni bir fırsat için kendinizi hazırlamaya başlayın. “Vah vah”ların belli tesadüfler dışında çaresi olmadığını hepimiz biliyoruz.

Kitap okurken ya da bir konu üzerinde çalışırken, okuduklarınızı zihninizde yaşamaya çalışın. Şekiller gerekiyorsa düşüncede çizimler yapın, boyayın. Bunu kendinizi seyrediyormuşçasına yapın. Hatta size yardımcı olacaksa, elinize kalem kâğıt alıp karalamaya başlayın (Çiziminizin sadece düşüncelerinize yardımcı olması önemli, not tutmak başka bir konu). Özellikle tarih çalışırken, bu film şeklinde canlandırma tekniği çok işe yarıyor. Eğer zihninizde canlandırma yapamıyorsanız, büyük bir ihtimalle kelimeler dudaklarınızdan ses olarak çıkacak ya da aklınızda bir uğultuya dönüşüp parazit yaparak kaybolacaktır.

Çoğu zaman bu canlandırmalar sırasında dağılırız. Kelimeler bizi farklı hikâyelere çeker. Bazı noktalarda canlandırdığımız sahneyi durdurur, tekrar tekrar seyrederek zihni bulandırırız. Eğer bunu hissediyorsanız, hemen toparlanmak üzere harekete geçin. Mesela o an kitabı masadan alıp göz hizasında havaya kaldırın. Kitabı veya noktaları asla yatar pozisyonda okumayın. Çalışma masanızda ya da ortamınızda, sadece çalışma alanınızla ilgili şeyler bulundurun.

Hayatınızda yeni yer bulan kelimeler ya da konular, genelde onu nerede öğrendiğinizle birlikte zihne yerleşir. Böylece bağlantılı örneklendirme yapar, o zamanları hayalinizde canlandırırsınız. Hatta o dönemde okuduğunuz sayfaları bile gözünüzün önüne getirebilirsiniz. Soyutla somutu ilişkilendirmek, işte bu derece önemlidir. Fakat o sırada dağılmak ve başka şeylerle bağlantı kurmak da o derece tehlikelidir.

“Okurken adeta yaşadım” cümlesi, anlatımın ne kadar güçlü olduğunu ya da kişinin konuyla ne kadar ilgili olduğunu gösteriyor. Güç ifadesi, bu cümlenin içeriğinde saklıdır. Okuduklarınızı ne derece düzgün yaşarsanız, anılarınızda canlanan sahneler o derece zihninizde kalıcı olur. Üstelik bu filmde senaryo belli. Siz sadece kamerayı yönlendiriyorsunuz.

Emre Türker

Picture: deviantart

4 yorum:

  1. Çok bilgilendirici bir yazı olmuş bu.
    Çoğu aklıma hiç gelmemişti...
    Bu yazı başlığı itibariyle bir uyarı niteliğinde gibiydi benim için. O yüzden daha iyi anlamaya odakladım kendimi..
    Kitabı masa hizasından alıp göz hizasına kaldırma olayı güzel teknik..
    Ve son satırların her şeyin özeti..Bayıldım..

    Hepimizin elinde birer kamera var gibidir, nereye odaklanacağımız, zoom yapacağımız ya da es geçeceğimiz bize kalmıştır :))

    Teşekkür ve sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  2. Zeugma… Senin yorumundaki kamera ayrıntıları, yazının noktası olmuş :)
    Zeugmacım, yaşamda nefes almak kadar, hünerleri sergileme de zorlaşıyor. Fırsatların artması sorun değil. Çünkü fırsatlar arttıkça, teknoloji kişileri egale ediyor. Bu nedenle diğerlerinden farklı olmak, yaşamda kalabalıktan sıyrılıp çıkmak için daha fazla çırpınmak gerek. Medya, eğlenceye yönlenmiş birbiri ardına flaşlarla insan zihnini kurcalarken, farkında olmak çok önemli. İyi haftalar, mutlu günler…

    YanıtlaSil
  3. net üzerinden bilgi edinmekte de pek kalıcı bir etki yok gibi geliyor son zamanlarda okuduğum yazılara odaklanabiliyorum ama akılda kalıcı olabilirliğinin sıfır olduğunu farkettim zanneder isem kitap okurken sadece kitap üzerine odaklanılıyor fakat aynı kitabı pc ile net üzerinden okumaya çalıştığımda okuduğumu anlıyorum fakat net üzerinden yapılacak o kadar eksik klamış işleri oluyor ki kişinin onların yapılması gerektiğini unutupta odaklanamıyor hissi uyanmaya başladı uzun zaman kullanımından sonra .

    yani kitabı yalın halde okurken hafızam da daha kalıcı izleri olduğunu farkettim ama net ortamında ise hiç birşey kalmıyor akılda.

    YanıtlaSil
  4. caglar… İnternetin kaynağına güvensizlik, değişkenlik, ata payının yüksekliği gibi benzer sorunlar, bizi bu hafıza karmaşasına itiyor. Okuduklarımız, daha çok eğlence ve kısa bilgi arayışlarıdır. E-book gibi sanal kitap uygulamaları, ışıklı ekranlar üzerinde uzun süre okunacak etkiler bırakmaz. Bunun göz yorgunluğu kadar, alışkanlıklarla da ilgisi var.

    YanıtlaSil