Çekirge’nin yazlığında iki haftalığına vakit geçirmek üzere Sarımsaklı’ya gitmiştik. Birlikte vakit geçirdiğimiz her an, tehlikeye davetiye çıkarabilirdi.
Balkonda bulunan şöminede düzenlediğimiz ızgara partilerimiz, yemede yanında yat cinsindendi. Gündüz sahil, gece havuz başı ve çardak muhabbetleri, yazlıkçı gençlerin vazgeçilmezleriydi.
Izgara sönmemesi için elde bir gazete parçası, sırayla ateşi yelleme çabasına giriyorduk. Ateş ne kadar körüklenirse, yiyecekler o kadar çabuk pişiyordu. Elimdeki gazeteyi var gücümle sallamaya devam ediyordum. Yan siteden komşunun biri koşarak yanıma geldi.
- Bacadan duman çıkıyor.
- Normaldir ablacım, ateşi yelliyoruz burada.
- Çok duman var çok!
- Merak edecek bir şey yok ya, birazdan söndürürüz. Duman mı rahatsız etti?
- Çatınıza baksanıza!
Çekirge ve ben, çatıya bakmak üzere balkondan fırlayıp geriye doğru açılmıştık. Aman Allah’ım, çatı tutuşmuş yanıyordu. Arkadaşın annesi ve kardeşine haber verdik. Dışarı çıkıp bağırmaya başladılar.
- Yetişiiiin, evimiz yanıyor!
Hem Ayvalık, hem de İzmir itfaiyesine haber verilmişti. Villanın bekçisi ve temizlik görevlileri koşarak geldiler. Merdiveni kaptığımız gibi Çekirgeyle üst kata çıktık. Çatıya çıkan deliğe dayayıp yukarıya bahçe hortumunu dayadık. Öyle bir duman çıkmaya başladı ki, nefes almakta ve görmekte zorlanıyorduk. O küçücük merdiven otoban gibi olmuş, inen çıkanın haddi hesabı yoktu. Bekçi bana seslendi. “İn aşağıya, biraz da ben durayım.” Hortumu ona teslim edip merdivenin başında beklerken, Çekirge aşağıdan çağırdı beni.
- Merdiveni getir.
Bir adama baktım, bir merdivene. Sonra onu kaptığım gibi aşağıya koşmaya başladım. Zavallı adam bağırıyordu.
- Boğuluyom lan nereye gidiyon.
- Az sabret, aşağıda merdiven lazımmış.
Aşağıya indiğimde bana bekçiyi sordular. Sonra birbirimize bakıp merdivenle yukarıya koştuk. Adam resmen can çekişiyordu. Hemen merdiveni dayayıp yukarı çıktık ve görevi bekçiden devraldık. Bekçi bir yandan saydırıyor, bir yandan dışarıya öksürerek kaçıyordu. İntikam zamanı, merdiven gitti ve bu sefer yukarıda biz kaldık. Hayatımda öyle bir duman içinde kaldığımı hatırlamıyorum. Ciğerlerimiz bitme noktasına gelmişti.
Ateşi söndürmemiz yaklaşık bir saati bulmuş, çatı tamamen yanmıştı. Gelen itfaiye iyice inceleme yapıp, “hortum tutmamız doğru olmaz, ateş sönmüş. Biz müdahalede bulunursak, evde eşya kalmaz” dediler. Fakat annesini ikna etmeleri yarım saatlerini almıştı.
Arkadaşın babası gece yazlığa geldiğinde, iyi bir fırça yemiştik. “Başlarım sizin mangal partinize.” Aslında suç bizde değildi, bacanın çıkış yerine çatının odunlarını dayamışlar. Tam bir mühendislik ayıbı, yangın sonrası tüm villa evlerinin yeniden gözden geçirilmesine neden oldu.
Burada tam bir can pazarı görünüyor. Ama o merdiven muhabbeti, bekçinin can çekişmesi ve sonraki intikamı, komşunun koşarak gelmesi ve benim onu sakinleştirme çabalarım, mangaldakileri yiyememenin can sıkıntısı, halen eğlencemizdir. Mangal adına evi yakanlar olarak sitenin tarihine geçmiştik.
Emre Türker
picture: deviantart
'' Merak edecek bir şey yok ya, birazdan söndürürüz.Duman mı rahatsız etti? '' :)
YanıtlaSilTeyzecim merak etme , biz yüksek alevlerle birlikte etleri pişirmeyi seviyoruz der gibi olmuş..:)
Darkstar… Oradaki kadınlar her şeye bir laf sokmayı beceriyorlar, kıllık yapıyor zannetmiştim. Etlere de yazık oldu ya, yiyemedik :)
YanıtlaSilbu da şaka gibi başka bir hikaye(((:
YanıtlaSilgeçmiş olsun ama okurken pek bir eğlenceli oldu kusura bakma((:
fulya… Yok ya biz de olayın ardından çok eğlendik, yangın ne kadar işkence olsa da :)
YanıtlaSilYa sana bişe olsaydı bu yazıları yazamasaydın aklıma birden bu geliverdi :( pek bi duygusal anımda okudum galba yazıyı ..
YanıtlaSil...RiGoR MoRtiS... Kötüye bir şey olmaz :) Çok ateşliyim o zamanlar, ateş ateşe dokunmaz derler :)
YanıtlaSilBen en cok etlere bısey oldu yıyemedık olayına:))
YanıtlaSilguldum
ama buyuk bı olay atlatılmıs. gercektende
öykü... Belki etleri yedikten sonra bu olay yaşansa, tadı damağımızdan çıkmayan bir hikaye olurdu heralde :)
YanıtlaSil