İnsanın insana karşı beslediği, sevgi, saygı, yardımlaşma, özveri, dayanışma gibi birçok kavram, yavaş yavaş özelliklerini yitiriyor. Her işin arkasında bir menfaat aranmaya başladı. Oysa yabancı konuların Türkler hakkında en büyük izlenimi, konukseverlik ve karşılıksız yardım olmaktadır.
Şükriye hanım, kocasının seyyar tezgahını, her sabah erkenden tren istasyonunun karşısına taşırdı. Kocası gelince, evin yolunu tutan yaşı ilerlemiş Şükriye hanım, yolda gördüğü küçük kızı sevmeden, ona birkaç şekerleme vermeden rahatlayamazdı. Günler ardı arkasını kovalarken, bir gün o küçük kızı göremedi. Bir gün sonra, diğer günün sonunda derken, kızı görememenin mutsuzluğu içene çöktü. Bir gün ansızın, o kızın bulunduğu dairenin kapısını çalıverdi. Kapıyı açan bir beydi. “Buyrun teyze, birini mi aramıştınız?” sorusuna sert bir çıkış yaptı Şükriye hanım. “Küçük kızı benden neden esirgersiniz? Sadece seviyordum. Bunu mu çok gördünüz?” Kapıyı açan bey, kadına gülümseyip içeri buyur etti. Bir süre sonra hanımı da gelip, yaşlı Şükriye hanıma hoş geldin der demez, çay yapmaya koyuldu. Evin küçük kızı, çok hastalandığı için yatağa düşmüş, bu nedenle de dışarı çıkamaz olduğunu Şükriye hanıma güzelce anlattılar. Sonra kızlarının yanına götürdüler onu. Vakit ilerledikçe yaşlı kadın, evin beyi ile hanımı arasındaki konuşmaya kulak kabarttı. “Evin taksitlerini yatıracak parayı nerden bulacağız? Yoksa bu kooperatifteki hakkımızı devretmek zorundayız.” Şükriye hanım bir süre sonra çay içmek için onların yanına gitti. Kolundaki elbiseyi sıyırıp, sahip olduğu tüm bilezikleri masaya bıraktı. “İşte size masraflarınızı karşılamaya yarayacak para. Bunları satıp evinizin taksitlerini yatırın.” Ev halkı oldukça şaşkındı. “Nasıl olur teyze, bizi tanımıyorsun ki! Nasıl güvenirsin? Ya ödeyemezsek?” Şükriye hanım gülümseyerek “yaşım hayli ilerledi. Parayı toprağa gömmeyeceğiz ya! Zor günler için saklamıştım, şimdi zor bir gündür. Bunları alın. Ödeyecek duruma gelmediğiniz sürece, hakkım size helal olsun.” İşte o gün bu gündür, Şükriye hanım yeni bir evlat, yeni bir torun edinmiş oldu. Onlara yapılan iyiliği, Şükriye hanımın yaşadığı ve yaşamını noktaladığı hiçbir an unutmadılar. Şükriye hanım (toprağı bol olsun), benim anneannemdi.
O kadar çok paraya sarılmışız ki, bazen insanlığı unutuveriyoruz. Sokakta duygularımızı sömüren birçok insan var. Özellikle yardıma muhtaç görünen birçok satıcı yüzünden, gerçek yardım isteyenler gözden kaçıyor. Geçim derdine düşmüş muhtaç durumdaki bu insanlar, paranızın değeri olan elindeki şeyleri size vermeden kesinlikle oradan ayrılmazlar.
Bugün sizin el uzattıklarınız, bir gün gelir size kol kanat gerebilirler. Çünkü, her insanın bir konuda sıkıntı çektiği dönemler vardır. Yardım beklemeniz için, yardım etmelisiniz. Ölüm kapınızı çalıp da bu dünyadan ayrılmak durumunda kaldığınız gün, arkanızdan yapılacak beddua yerine, hayır dualarıyla anılmak, herhalde daha güzel olacaktır.
Emre Türker
picture: deviantart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder