04 Aralık 2008

Pierre Loti

Kalabalık İstanbul sokaklarından ve araba gürültülerinden bunaldığım, ara-sıra düşünmek için yalnız kalmak istediğim zamanlarda gelirim Pierre Loti’ye. İki yanında tarihi mezarların bulunduğu uzun ve dar, taşlı yollardan başlayıp, Haliç’i seyrederek Eyüp’ten yukarıya doğru ilerlerim, tıpkı ünlü Fransız romancısı ve deniz subayı, savaş karşıtı hümanist Pierre Loti’ye saygı amaçlı düşünülerek adı verilen, eski usulde kahve veya lezzetli taze çayları yudumlamak için gelen turistler gibi… Haliç’i kuş bakışı tepeden seyretmek; en az kuşlar kadar özgür, en az Pierre Loti kadar barışçıl ve içimizde saklı kalan kimsenin göremediği, sadece kalbimizde büyütebildiğimiz aşklarımız kadar özel bir tat demektir.

Geleneksel folklor kıyafetiyle karşıma ender çıkan garsonlar, klasik kafeteryalardaki resmi tavırdan uzak, samimi ve içten, hizmet etmenin bilinci içerisinde getiriyorlar çaylarımızı. İlk çaylar, sıcak havadan ötürü hararetimizi almak adınaydı, ikincisi İstanbul’un birçok kahvesindeki karbonatlı çayları içmekten bunalmış vücudumuzun, taze çayı yudumlamaktan ötürü memnuniyetini dile getirmek adına teşekkür için… Klişeleşmiş tutumumu bir yana bırakarak, gerçek anlamda içimden gelerek çalışanlarına bahşiş verdiğim tek yer burasıdır.

E-5 karayolunda, Topkapı yönüne seyir halinde Haliç köprüsü’nden geçerken, özellikle güneşin yeniden doğmak üzere ülkemiz topraklarından çekildiği gece vakitlerinde, bir çizgi halinde yukarıya doğru uzanan ışıklandırılmış yolu ve o yolun sonundaki parıltıyı mutlaka fark edersiniz. Gün geçtikçe, betonarme yapıların hızla yayılmaya başladığı İstanbul topraklarında, tabiatın korunduğu bu eşsiz güzellikteki huzur dolu yere, neden farklı isim verilmemiş de, Pierre Loti diye isim verilerek ünlendirilmiş? Mutlaka bir açıklaması olmalı diyebilirsiniz. Pierre Loti kimdir? ya da Pierre Loti nedir?

Pierre Loti, 1850-1923 yılları arasında yaşamış, Rochefort’ta doğmuş, ünlü bir Fransız roman yazarıdır. Denizci bir aileden gelen Pierre, çocukluğunda Latince, Yunanca ve İngilizce dillerini öğrenmiş ve 1865’de Deniz Akademisi’ni bitirmiştir. Gerçek adı Louis Marie Julien Viaud olan yazara, 1867yılındaki Okyanusya seferi sırasında,Tahiti’li yerliler tarafından Pierre Loti adı verilmiştir. Büyük Okyanus’ta yetişen bir çiçeğin adı olan Loti, gül anlamına gelir. Bütün dünyayı dolaşırken bir tesadüf eseri Türkiye’ye yolu düşen Pierre Loti, Eyüp sırtlarındaki tarihi kahveyi, yine o ilk geldiği 1876’lı yıllarda keşfetmiş, nargile içip insanlarla sohbet etmiştir. Modern turizm çağındaki eski turistik yerlerden biri sayılan kahve, 19. yüzyılın sonlarına kadar Rabia Kadın Kahvesi olarak tanınmıştır. Pierre Loti, deniz subayı eğitimi almasına rağmen, hiçbir silahlı eyleme katılmamıştır. Gözlem yönünün oldukça kuvvetli olduğu bilinen Pierre Loti, İstanbul’u belki yerlilerinden daha fazla kabullenmiş ve bulunduğu kente hayran bir şekilde, kaldığı süre içerisinde sürekli İstanbul’a övgü dolu yazılar yazmıştır. Eserlerinde aşkı, umutsuzluğu ve hayatın sonu ölümü anlatmıştır. Kalbinin en derin köşelerinde alev alev yanan yaşanmış aşk hikayesini, ünlü eserine adını verdiği “Aziyade” romanının içinde bulabilirsiniz. O dönemdeki Osmanlı’yı anlatan ve eleştirmenlerin olumlu yanıt verdiği bu romanda, Pierre Loti’nin ruh halini de bulmak mümkündür. Dünyanın dört bir köşesini görmüş olan Pierre Loti, yaşamının bundan sonraki diliminde Türkiye’yi yeni bir yurt olarak belirlemiş, Türkçe konuşup Türkçe şarkılar söylemiştir. Pierre Loti’nin kalbini kaptırdığı Çerkez kölesi Aziyade ise, Cihangir semtinde oturan Abidin Efendi’nin bir kölesiydi. Kurtuluş Savaşı yıllarında, yazılarıyla hep Türkiye’yi destekleyen Pierre Loti, bu barışçıl ve içten bağlığından dolayı Türkler tarafından dost ilan edilmiştir. Daha sonradan yazarın sürekli geldiği bu ünlü tepeye, adına saygı amaçlı düşünülerek Pierre Loti kahvesi adı verilmiştir. Ayrıca bu kahve, sanatçı ve ressamların uğrak yeri olarak uzun yıllardan beri değişmez yerini korumaya devam etmiştir.

Hafta sonu ve hafta içi, özellikle güneşin batışına denk gelen zamanlarda aşırı kalabalık olan, ayakta kalan konukların birilerinin kalkmasını büyük bir sabırla beklediği, doğal ve sakin mekan Pierre Loti Kahvesi, saat 08:00 civarlarında açılıp, İstanbul sokaklarının boşalmaya başladığı gece saat 00:00 sularında kapanıyor. Ayrıca uzun zamandır bir teleferik yapım düşüncesi, gündemi sürekli meşgul eden konulardan biridir. Teleferiğin, Eyüp Sultan Camii ile tepe arasında kurulması planlanmaktadır.

Çaylarımızı büyük bir keyifle yudumlayıp, doyuma ulaşan sohbetlerimizi tamamladıktan sonra, geldiğimiz yerden aşağıya doğru ilerliyoruz. Manzaranın her bir karesinde çekilen fotoğraflar, tabiatımızın saklı kalmış güzelliğini bizden sonrakilere göstermek üzere kanıt olarak kullandığımız belgelerdi. Ayrıca buradaki mezarlıklar, çocukluğumuzdan beri içimizi ürperten kimliğinden kesinlikle çok uzaklarda kalıyor. Özellikle yaz aylarında bu yoldan çıkarken, vücudunuzun her bir gözeneğinden ter boşalarak nefesinizin kuruduğunu hissedersiniz. Ağaç gölgeleri bile serinlemeniz için yeterli gelmiyorsa, yolun tam orta yerinde eski bir çeşmenin varlığından size bahsedebilirim. Buz gibi akan su, hem etraftaki yeşilliği sulamak için, hem de saçlarınızı yakacak düzeye ulaşmış güneş ışınlarından bunaldığınızda rahatlamanız için görev yapmaktadır.

Ne zaman “kahvaltı yapalım” fikri ortaya atılsa, “Pierre Loti’ye gidelim” diye söze başlarım. Üstelik dışarıdan getirdiğiniz yiyeceklerinizi burada gönül rahatlığıyla atıştırabilirsiniz. Çünkü bu kahvede sadece içecek siparişi verildiğinden, yanınızda getirdiklerinizden dolayı kimse sizi ayıplamıyor. “Çay simidi sizden, çayınız bizden” misali…

Emre Türker
Not: Pierre Loti hakkındaki bu yazım, bir dönem Hürriyet'in internet yayınında bulunan, fakat sonradan yayından kaldırılan Agora isimli sayfasında, 31 Mayıs 2004 tarihinde okuyucunun paylaşımına sunulmuş, wikipedia'nin Pierre Loti hakkındaki bilgi içeriğinde referans olarak kullanılmıştır.
picture: deviantart

4 yorum:

  1. Kesınlıkle cok guzel olmus sevgılı hayalbemol
    dolu dolu anlatmısın piere lotı yı atmosferını
    sevgılerımle:)

    YanıtlaSil
  2. öykü... Teşekkürler öykü, güzel yorumunla renk kattın.

    YanıtlaSil
  3. evet evet gerçekten özenle anlatmışsın..
    keşke tek tek heryeri tanıtsan böyle :) bencillik mi evet :P
    ama güzel yazıyorsun ne yapalım değil mi ?

    YanıtlaSil
  4. Üfürükten Prenses… Öyle güzel geldin ki, çantamı sırtıma atıp yollara vurmak istedim kendimi. Çok teşekkür ederim. ;)

    YanıtlaSil