Her gencin ergenlik çağı başlangıcında, çevresindeki karşı cinslerine yönelik fantezileriyle kendilerini tatmin etmek arzusu ortaya çıkar. Genellikle resimlerde ya da filmlerde, belki kliplerde gördükleri ünlü insanlarla başlar bu düşüncelerin tatminleri. Düşüncelerin tatmini nedir? Fantezi, her insanın kafasında oluşturduğu bir hareket biçimi, bir ego tatminidir. Ama fanteziler, genellikle karşı cinse para verilerek uygulamaya geçirilir. Bu genelleme, erkekler adına çok daha fazla uygulanan bir konudur. Parterinize fantezilerinizi uygulamanız, yetişme tarzından kaynaklanan bir sorun ile hep sapıklık olarak yorumlanır.
Cinsellik, tamamıyla özel bir kavramdır. Hatta bu özel anlam, kelime anlamına bile yansımaktadır. Seks hakkında insanlar utanarak konuşurlar. Üniversitedeki yıllarımda, edebiyat dersindeki konulardan birinde, bir tartışma başlamıştı. Konu seks üzerineydi. Orada her türlü tabu konuşuluyordu. Tabuların yıkılmasından bahsediliyordu. Özellikle erkek öğrenciler, artık bazı şeylerin aşılması gerektiğini, bakireliğin dünya genelinde fazla bir anlam içermediğini söylüyorlardı. Çünkü kadınların böyle bir düşünceyi konuşması, tek kelimeyle ahlaksızlık olarak yorumlandığından, sanki erkekler bir avukat olarak savunmada onları kollayan kişiler olarak görev yapıyorlardı. Zaten bakirlikten söz eden, neredeyse yok gibiydi. Çünkü erkekler için çok fazla anlamı yoktu. Bu konuyu biraz açalım. Bir erkek söz hakkı isteyerek, kadınlara cinsel anlamda özgürlük tanınmasından bahsediyordu. Bunu savunan kişiyle arkadaşlığımız çok yakın sayılır. Tartışma sonrası ders çıkışında, evleneceği kadında ne gibi özellikler aradığını sordum. Bana tüm görsel ve duygusal anlamların içinde, bakireliğin ne anlama geldiğinden bahsetmişti. Bakirelik önemli değildi onun için. Ama yıllar geçti ki, dostluk anlamında yakınlığımızın devamı ile, hayatındaki tüm gelişmeleri izleme fırsatı bulmuştum. Birini sevmişti, evlilik yolunda düşünceleri vardı. Sonra kadının başka biriyle daha önce beraber olduğunu öğrendi. Evlilikten vazgeçti. “Ben onun orospu olduğunu bilmiyordum” dedi bana. Kendisine bir hatırlatmada bulunma ihtiyacı duydum. “Ama senin için bakirelik önemli değil, sen kadınların cinsellikte serbest bırakılması gerektiğini söylemez miydin?” dedim. “Bırak şimdi bunları, ne demek istiyorsun? Sevdiğim kadın bana ait olmalı!” diyerek isyankar yanıtlar vermişti. Aslında, evleneceği kadın tümüyle ona bağlıydı. Yani her yönüyle onundu, ama bakire değildi. İşte biz erkeklerin neredeyse klasikleşen düşüncesi... Yani arkadaşım için, evleninceye kadar her kadın onunla beraber olacak kadar serbest olmalı, ama evleneceği kadın bakire olmalıydı. İlginç bir genelleme…
Üniversitedeki tartışma ortamına geri dönüyorum. Bir arkadaşımız hararetli bir şekilde genelevler hakkında düşüncelerini savunuyor.
“Genelevler kapatılmalı, kadınların düştüğü duruma bak, seks para ile satılıyor.”
Konuşmalarına karşılık verme ihtiyacı duymuştum. Bu nedenle tartışmaya katıldım.
“Açıkça söyle, sen hiç geneleve gittin mi?”
“Evet, gittim.”
“İşte sorunun cevabı, ben hiç geneleve gitmedim. Para ile seks yapılmasına karşıyım. Senin gibi dizginleri elinde tutamayan, ne yapacağını şaşırmış insanlar için, genelevlerin var olması gerekiyor.”
Genelevlerin nerede olduğunu, hemen hemen her erkek bilir. Önemli olan, oraya kimlerin gitme ihtiyacı duyduğu? Sevdiğin insanla seks yolunda ilişki kurmayı sapıklık gören bilinç, genelevlerin kapılarında bekliyor. Erkeklerin bu konudaki cevabı bellidir:
“Sevdiğim kadını fantezilerime kurban etmem. Benim sevdiğim kadın özeldir. Cinsel ihtiyacımı genelevden karşılarım.”
Bu cevap içinde aldatmak kelimesi tamamen yok kabul ediliyor. Yani bu bir ihtiyaç, partnere saygısızlık değil. Aldatmak, birlikte olduğu kişinin haberi olmaksızın, ilgi duyulan diğer kişiyle ya da kişilerle görüşmek, birlikte olmak olarak açıklanıyor. Bir barda, sokakta, yolda karşılaştığın biriyle geçirdiğin saatler, aldatmak kelimesinin açıklamalarında saklı… Yani aldatmak, birden fazla kişiyle aynı anda ilişki kurmak olarak tanımlanabilir. Ama sözünü ettiğim düşünceye sahip olanlar için aldatmak, para ile kurduğu hiçbir yakınlık için geçerli değildir. Para ile gerçekleşen ilişki, hevesleri ya da arzuları gidermek olarak kabul ediliyor. O zaman sormak lazım, farklı türde bir genelev açılsa, içinde erkekler çalışsa, o zaman nasıl düşünce benimsenecek? O zaman kadınlar, aynı heves ve arzularla mı hareket edecek? O zaman kadının arzuları, para ile giderildiği için, eşini ya da partnerini aldatmış olmayacak mı? Yoksa tüm bunları bir kenara bırakıp, kadınların sadakatini, bakire olup olmadığına bakarak mı ölçeceksiniz? Onun da kolayı var, ille de bakire istiyorsanız, bir doktora gidip çözümü, kızlık zarını diktirerek bulabilirsiniz. Bunun için de cevap hazır, “öyle değil, şimdiye kadar benden başka hiç kimse ile beraber olmamış bir kadınla evlenmek istiyorum.”
Aşk, birini kayıtsız-şartsız sevip kabul etmektir. Bir eşyayı alıp saklayabilirsin, ama bir insanı evinde muhafaza edemezsin, ancak duygularını kazanıp kalbini ele geçirebilirsin. Öyleyse bağlılık, karşılıklı anlayış, düşüncelerin ortak kullanımı ve aynı yöne hareket edilerek ölçülebilir. Kendin için ne düşünüyorsan, aşık olduğun kişi için de aynı şeyleri düşünmelisin.
Hiç arzulamadığınız kişiyle birlikte olamazsınız. Arzulamadığın kişi ile birlikte olmak, tatmak istediğin çikolata ihtiyacını şekerle gidermek gibidir.
Çocukluk ya da ergenlik yıllarında, anne ile babanın birleşmesi sonucu dünyaya gelme bilincini açığa vurmaktan utanırsınız. Yani kimseye, anne ve babanızın gece yatarken birlikte olabileceğini anlatamazsınız. Hatta bunlar konuşulduğunda kızarsınız. Bir arkadaşım bana, anne ile babanın birlikte olması ile ilgili genel konuşmamız sırasında “benim annemle babam öyle şey yapmaz” demişti.
Hayatta ilk aşk, hayatta ilk seks gibi şeyler unutulmaz. Genellikle erkeklerin, yazdığım ikinci unutulmazlıkla ilgili düşünceleri neredeyse klasiktir.
“İlk seks deneyimim, bilmem ne kerhanesindeydi. Parayı verdim, ama buna değerdi...”
Seks, kişisel aşkın bir kavramıdır. Aşk ve cinsellik, ayrı düşünülemez. Neden mi? Dostlar vardır, “kadından dost olmaz, erkekten dost olmaz” düşüncelerini bir kenara bırakıp düşünecek olursak, karşı cinste bir dostunuz varsa, onunla dertleşir, onunla arkadaşlıklarınızı paylaşır, bir yerlerde yemek yer, bir yerlerde içki içer, herhangi bir mekanda beraber kalabilir veya tatil yapabilirsiniz. Yani genelleyecek olursak; ağlar, güler, dertleşir, bağırır, kavga eder, her şeyinizi ortaya koyar ve seversiniz. Ama seks yapamazsınız. İşte farklardan en büyüğü… Tabi buna argoda “dost” anlamında geçen “metres” bilincini eklemezsek… Sevdiğinizin elinden tutar, kokusundan etkilenir, dudaklarındaki dokunuşu ve bedeninin sıcaklığını hissedersiniz. Paralı seks sonucundaki klasik seslerden farklı olarak, gerçek zevk çığlıklarına ve titreşimlerine şahit olursunuz. Bunları para ile satın alamazsınız. Buradaki seks, “duvara tırmanmak” anlamındaki azgınlıkları bastırmak değil, gerçek anlamda seksi yaşamaktır. Bir erkek, evlendiği gece bakire kadın özelliği arıyorsa, kendindeki bakirliği sınamalıdır ki, gerçek anlamda söz sahibi olsun.
Seks özeldir. Seksi anlatmaya çalışmak, hiç elma yememiş birine, elmanın tadını anlatmaya benzer. O zaman anlatmaya gerek yok, yaşayarak anlamalısınız. Fantezileri para ile gerçekleştirmeyi denerseniz, içinizdeki eksiklikleri gideremezsiniz. Evlilikte bile en önemli kavramlardan biri sekstir. Seks hayatınız monotonsa, cinsel ihtiyaçlarınızı gerçek anlamda partnerinizle gideremiyorsanız, arayış içine girersiniz. Bunların tümü, ayrılık veya aldatmayla sonuçlanabilir.
Sevdiğiniz kişi, cinsel anlamda fantezilerinizi gerçekleştirebildiğiniz, gerçek titreşimleri hissedebileceğiniz, dokunabildiğiniz, kokusunu algıladığınız, aynı zamanda dışarıda her şeyinizi açıkça paylaşabileceğiniz en büyük dostunuz olan kişidir. İlişkilerdeki tam doyuma ulaşmak, ancak böyle mümkün olur. Seks ayıp bir şey değil, yaşanması gereken bir ihtiyaçtır. Asıl tehlike ne şekilde yapıldığı değil, herkesin nasıl yaptığını merak ederek ortaya çıkar.
Emre Türker
picture: deviantart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder