02 Aralık 2008

Evlilik Aşkı Öldürür Mü?

Evlenmeden önceki sık sorulardan biri, hiç şüphesiz evliliğin aşkı ne derece olumsuz etkilediği ile ilgilidir. “İyi düşün, ben evlendim de ne oldu, hayatını karatma” gibi espri ile karışık birçok uyarılarla karşılaşırız. Şu bir gerçek ki, evliliğin gidişatı, iki kişi arasında geçen karşılıklı anlaşma ve diyaloglarla sürdürülecek ve karşılıklı özverilerle renklendirilecektir.

Evlilik sonrası, başa gelebilecek ilk sıkıntı, alışma dönemi olacaktır. İki ayrı kişi, tek bir çatı altında ortak hareket etmeye başlayınca, ortak noktayı bulmak konusundaki anlaşmalar biraz zaman alabilir. Bu durumda karşılıklı anlayış ve özveri, kişiyi saadete taşıyacak etkenlerdir.

Evlilik kavramına, radikal yaklaşmamak gerekir. Yani, “kadın ev işleri ile uğraşır, erkek evi geçindirir” mantığı, ilişkiyi huzursuzluğa götürür. Yaşam sırasındaki en güzel kavram, paylaşmak değil midir? O zaman, ev işleri ve kazançta olduğu gibi, dertler veya mutluluk da paylaşılabilir. İyi günlerde nasıl gülümseyerek mutlu bir şekilde yaşanıyorsa, kötü günler de paylaşarak aşılacaktır. Yaşanmış kötü bir anın üzerine biber sürmek, felakete adım adım sürüklemekten başka bir işe yaramaz.

Evlenmek, alışkanlık haline dönüşmemelidir. Flört dönemi, nasıl çeşitli sürprizlerle geçiyorsa, aynı tatlı karşılamalar, evlilik sonrasına da taşınmalıdır. Aşka bir çiçek vermişseniz, evliliğe gül bahçesi vaat etmelisiniz. Evlilikte umut, bir ömrü birlikte tamamlamak, aşkın meyvelerini beraber toplamak, sendelendiği zaman tutunacak bir dayanak noktasıdır. Aşkın cinayeti, flört döneminin alışkanlığa dönüşerek, monotonluk yolunda bilinçsiz ilerlenmesi sonucu işlenir. Sorun yaşandığı zaman, problemi önce insan kendi içinde halletmeli, sonra karşı tarafı sorgulamalıdır. Ama bu sorgulama, hiçbir zaman bencilce hareket edilerek sonuçlandırılmamalıdır. Tarafsız bakabilmeyi başarıyorsa çift, problemi yarı yarıya çözmüş demektir.

Evlenmeden önceki yaşananlar, bir bebeğin doğumu kadar güzeldir. Onu dünyaya getirmenin heyecanı, bir yanardağın ateşini dışarıya püskürtmesi gibidir. Yani aşk ateşi alevlenmişse, önüne çıkan tüm soyut ve somut nesneler, bu alevler içinde kaybolur. Eski zaman insanlarının yanardağlara hediyeler sunması gibi, iki kişi de bu ateşi sürekli besler. Bu ateş hiç sönmemeli, aşk efendisi hep mutlu edilmelidir. Evlilik, delikanlılık çağına benzer. İki kişi, aynı yastığa baş koyarken, artık tamamen farklı bir boyuta çekildiklerini düşünürler. Artık sadece düşünülenleri uygulamak vardır. Verilen tavsiyeler; kimini mutluluğa, kimini felakete sürükler. Eğer bu ergenlik dönemi başarı ile atlatılırsa, olgunluk dönemi huzur içinde başlayacaktır. Kimi zaman olur ki, bu olgunluk çağları, iki kişiden birinin sendelemesiyle tepetakla yuvarlanmaya başlar. Kimi zaman düşene yardım hayat arkadaşından gelir, kimine en büyük kazık o dönemde atılır.

Orta yaş üstü diye tabir edilecek evlilik, ailedeki birey sayısını arttırma kararı, yani çocuk yapma aşaması da sayılabilir. Çocuk, iki kişinin aldığı en güzel hediyedir. Aşkın en büyük meyvesi oluşmuştur. Bu çocuk kararı, evliliğin ergenliğinde ortaya çıkmışsa, ayrılık sırasında en hasar gören varlık, aşkın meyvesi olacaktır. O solmaya başlayacak, ya da hiçbir zaman gerçek sevginin ne demek olduğunu aileden öğrenemeyecektir.

Gönül ister ki, evlilik, aşkın gübresi olsun. Zengin evlilik toprağı, daha da coşsun, gören gözlere hep bu topraklar örnek olsun. Aşkın cinayeti gerçekleşirse, ipuçları hiç kimse tarafından anlaşılmasın diye, iki taraf da kendi delillerini yok etmeye, ya da gerçekleşen olayları kendi tarafından yalanlamaya başlayacaktır. İki kişinin verdiği mutluluk kararı, anlaşmada karar kılınan kurum tarafından bozulacak, ama aşkın leşlerini kaldırmak, cinayet zanlılarına bırakılacaktır. Sadece ne şekilde olacağı hariç!

Evlilik, davetlilerin arasında, şahitlerin huzurunda yüzük takarak yapılan bir gösteri değil, huzur ve dayanışma adına içilen en büyük anttır. Pazarlık yapılacaksa, baştan yapılmalıdır. İmzadan sonra yapılan pazarlığın hükmü olmaz.

Evlenen çiftlerdeki gönül sıcaklığının, sonuna kadar ebedi kalması dileğiyle…

Emre Türker

picture: deviantart

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder