Hayatımızda yeri olan birçok varlık değerini kaybederken, zamana meydan okuyan kimi sahip olunanlar ise aksine değer kazanıyor. Oysa çoğu zaman onların varlığını bile unutuyoruz. Özellikle çocukluk yıllarında; belki aile etkisi, belki çevreden, belki de ekran karşısından gördükten sonra birer ikişer elimize alıp kenara koyduğumuz, o an değerini anlayamadığımız bu varlıklar, bizimle beraber olgunlaşıyor ve bir süre sonra tiryakiliğe ulaştığında, vazgeçilmez koleksiyonlarımız haline geliyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu koleksiyonlar, yılların da etkisiyle birlikte, tarihe ışık tutarak geçmişimizi anlamaya, bazı değer yargılarının ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Yolların henüz araba gürültüleri ile yankılanmadığı, yeşilliğin bol olduğu, düşe kalka ayakta durmayı öğrendiğim çocukluk yıllarımda, annemin hediyesi küçük bir albüm ile başlamıştı pul biriktirme merakım. Hele ki dayımın yurt dışından gönderdiği çeşitli pullar, benim en büyük hazinem olmuştu. Oysa bu pulları ne cımbızla, ne pul maşasıyla tutup koyardım yerlerine. Kimi zaman dil ucuyla yapışkan bölgeyi ıslatıp, bir beyaz kağıda yapıştırır, sonra koyardım o albüme. Sanırım biriktirme merakım böyle başlamıştı! Önce gazoz kapağı biriktirmeye başladım, sonra çiklet kağıtları, futbolcu resimleri derken, ilk para koleksiyonum ortaya çıktı. Sanmayın sağlam paraları bir kenara koyduğumu, bantla yırtılan bölgeyi yapıştırdığım eski paraları saklardım. Paranın rengi değişti ama, onların bendeki yeri hiç değişmedi. Sonra kaset koleksiyonu, plak koleksiyonu, ve posterler biriktirdim. Yıllar çocukluğumu elimden alamadı. Şimdilerde sahaflardan kitapların ilk baskılarını, çeşitli CD’leri biriktiriyorum. Öyle zaman geliyor ki, bunları nereye koyacağımı ben de şaşırıyorum. Çocuklarım gibi oldular, birkaç kez elimi sürmeden, kokularını duymadan yapamıyorum. Çocuklukta biriktirdiklerim ise, halen bir köşede ilgimi bekliyor. Onlara karşı beslediğim ve anlatmak istediğim aşk, işte böyledir. Tutkulu, rahatsız edici, sizden başka kimsenin dokunmasını kabullenemediğiniz esrarengiz parçalar. Yaşama dört elle sarılmanızı sağlayan, zamanınızı değerlendirmeye yarayan varlıklar.
Nasıl bir tiryakilik bu? Olmadık bir anda gelip yakamıza yapışıyor ve bir gün kurtulmak istediğimizde, duygularımız araya girip bu ayrılığa izin vermiyor. Belki bir göz alışkanlığı, belki az bulunur olmaları, belki de hatıralarımızı uyandıracak nitelikler taşımaları… Sebep çok fazla. Kimine göre anlam ifade etmeyen, kimine göre de hiçbir paranın satın alamayacağı şeyler. Çeşitliliği süren, kendini yenileyen, gözü veya ruhu dinlendiren her nesne, biriktirilebilir varlıklardır.
Bence her çocuk, bir koleksiyona yönlendirilmelidir. Çünkü koleksiyonlar, insanı olumlu yönde meşgul eden şekillerden oluşur ve kişinin hayata bakış açısını değiştirir. Ayrıca zamanla değişen birtakım birikimler, kişinin değişen dünyasını da takip etmesini sağlayacaktır.
Maddiyatın alıp başını yürüdüğü dünyamızda, maneviyatın ve duyguların devamlılığı için, her insana tavsiye edilebilecek bir kavramdır koleksiyonculuk. Öyle profesyonel anlamda büyümesine hiç gerek yok! Sizi mutlu edecek her parça için, evinizin bir köşesinde onlara ayırabileceğiniz yer mutlaka bulunacaktır. Bu işin sonunda, hayata bir başka gözle bakmanın vazgeçilmez güzelliğini yakalayacaksınız.
Emre Türker
picture: deviantart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder