Erkekleri genellemek zordur. Çünkü her biri, diğerinden çok farklı özellikler gösterebilir. Kimisi otoriter, kimisi duygusal, kimisi vahşi, kimisi sadık, kimisi isyankardır. Zaten doğası itibariyle de, kadından daha geç olgunlaşır. Hata yapmaya daha müsaittirler. Çünkü bir erkekten; hem toplum hem de aile, bir kadından beklediğinden hep daha fazlasını istemiştir.
Otoriter erkek, bir kadının ona bağlılığına önem verir. Her an, her dakika, istedikleri ve bekledikleri şeylerin hemen eninde-sonunda olmasını ister. Ev hayatında verdiği hükümler önemlidir. Karşı çıkılmasından, düşüncelerinin tartışılmasından hoşlanmaz. Kendi düşüncelerinden farklı düşüncelere sıcak bakmaz. Pek hoşgörüsü yoktur. Kendisine yapılan hatalardan dolayı, hata yapanın mutlaka özür dilenmesini bekler. Kendi hatalarını başka konularla örter veya kabullenmez. Verdiği kararlar, genel anlamda kesindir.
Duygusal erkek; sanatçı kişiliğe sahiptir. Yorumlara açıktır. Kendisine yapılan eleştiriler yapıcı olur, ders almasını bilir. Affetmeyi sever. Sevdiği kişiye verdiği hediyelerin hesabını tutmaz ama, genelde verdiği şeylerin bir şekilde kendisine dönmesini bekler. Şiirsel hitaplardan, sürprizlerden, ruhunun okşanmasından hoşnut olur. İş yaşantılarında ruhlarının incitilmesine dayanamaz, kimi zaman mücadeleden vazgeçer. Güçlü olmaktan çok, içine kapanıktır. Platonik aşkları olmuştur ve anıları aklının bir köşesinde yazılır, her fırsatta ortaya çıkar. Keşkeler vazgeçilmezdir. Gözyaşlarından çekinmez, sevdiğinin karşısında gözyaşı döker. Romantizm ön plandadır. Şekilcilikten çok, ruh güzelliğine önem verir. İnançları önemlidir. Verdiği kararlarda mantık pek yoktur, duyguları ile hareket eder.
Vahşi erkek; genel olarak sadist gözükse de, gizli duygusallığa sahiptir. Fakat bu duygusallık, yüksek boyutlu olduğu için, dışa vurum şiddetlidir. Kabullenmek onlar için zordur. Sevdiğine acı çektirmekten kaçınmaz, gerekirse bunu ders niteliğinde uygular. Grup halinde dolaşmak ya da buluşmaktan hoşlanır. Dış güzelliğe ve cinselliğe önem verir. Cinselliğinin, arkadaşları arasında konuşulması, onun kendine güvenini arttırır. İlişkilerinde yaşadıklarını çevresine pek yansıtmaz. Aldatmak, onun için bir sanattır. Bunu yakın çevresindeki erkeklere, püf noktası şeklinde ders verir gibi anlatır. Argo kullanır ama, kendi yakınlarına argo kelimelerle hitap edilmesinden hoşlanmaz.
Sadık erkek; işine, ailesine, dostlarına ve sevdiğine bağlıdır. Aldatmak ve aldatılmaktan nefret eder. Sevdiğinin her ortamda yanında olmasını ister. Bir kadının yeri, erkeğinin yanıdır. Kadının farklı bir özel hayatı olamaz. Varsa bile, her dakika ne yaptığını bilmek ister. Kazandığını yakınları ile paylaşır, olur-olmaz yere gereksiz harcamalardan kaçınır. Ailesinin beklentileri onun için değerlidir. Kendisinin ne yaptığı değil, ondan neler beklenildiği önemlidir.
İsyankar erkek; genel anlamda anarşi yanlısıdır. Her fırsatta muhalefet olmayı sever. Bir şeyi kabul etse bile, içinde hep bir eksik taraf kalır. Genelde şüphecidir. Sevdiğinin onu aldattığını, sadık olmadığını ya da düşüncelerini kabullenmediğini savunur. Acı çekmek doğasında vardır. Her ayrılık, bir yıkım noktasıdır ve yeni bir sayfa açmaktan çok, eski defterleri karıştırmaktan hoşlanır. Genel anlamda bağımlılıkları olabilir. Sigara, içki gibi alışkanlıklar fazlası ile onda görülebilir. Her defasında bırakmak ister fakat, mutlaka bırakmasını önleyen kötü bir şeyle karşılaştığını öne sürerek vazgeçer.
Aslında genelleme yapılacak olursa, her erkeğin içinde biraz otoriterlik, biraz duygusallık, vahşilik, sadıklık veya isyankarlık vardır. Fakat mutlaka birisi daha baskındır. Yetişme tarzı, hayata bakış açısını bir şekilde etkileyecektir.
Erkek, affetmeyi sevmez. Affedilecek şey, onun için yapılmamış olması gereken şeydir. Ne kadar duygusallığın ön planda olduğunu söylese de, içinde hep bir dış görünüm merakı vardır. Çevrenin izlenimleri, yaşam tarzını etkiler. Hatta bir erkek kimi zaman çok sevdiği bir kadını, sırf çevre koşulları hoş görmediği için bırakabilir. Erkek, kadında hep bir eksik taraf bulmuştur. Bu nedenle aldattığı zaman, mutlaka haklı nedenler öne sürecektir. Yani, her zaman aldatmasının bir açıklaması vardır. Affedilmeyi bekleyip affetmeyi sevmeyen yegane canlı, erkektir. Hatalarını görmesi için, mutlaka yaşantısının bir tarafında kötü örnekleri yaşaması gerekir.
Ayrılık sonucunda eski aşklarına geri dönme isteği, belli aralıklarla ortaya çıkar. Erkek, bir kadın ne kadar nefret etse de, her ilişkisini öncekilerle kıyaslamaya bayılır. Bir kadın yalnız başına yaşayabilir ama bunu bir erkek kolay kolay başaramaz. Özellikle ev işleri hep zor olmuştur. Ama bir kadın ile beraberken, ev işlerinin hep küçük ayrıntılar olduğunu düşünür, ta ki yalnız kalana kadar. Öyleyse birçok erkeğin, kadının halinden daha iyi anlayabilmesi için, yaşantısının bir yerinde ev hayatını yalnız yaşaması gerekecektir. Bir kadını seven erkek, onun dış görünümünü göz önünde bulundurmaz. Bundan sonrası için, kadının kendisine olan bağlılığı önem taşır.
Erkek, kadına göre daha sonra olgunlaşır ama, kadının içinde kalmış bir çocukluk hissi, yaşamı boyunca devam eder. O nedenle kadın, genel anlamda erkekten her zaman ilgi bekler. Bir erkeğin, bir kadınla beraberliği sırasında, bir çocuk gibi gülümsemesi veya mutluluğu, kadının içinde kalmış gizli çocukluktan gelir.
Emre Türker
Picture: deviantart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder