02 Aralık 2008

Bakirelik Kontrolü ve Töreleri Yargılama

Medyada son zamanlarda namus bekçiliği ile ilgili sorunlar, yinelenmeye başladı. Kimin namuslu olup, kimin namussuz olduğu kararını, geçmiş yıllarda olduğu gibi, aile ve eşler sorgu sualsiz şiddetle alıyor.

Bir can almak o kadar kolay mı acaba? Acıma duygusu, kalbin kafesinden kaçmış, bunları uygulayan beyin de çoktan olanları unutmuş bile. Sevgi, her şeyin önüne geçerken, beyne yerleşmiş sabit fikirler engelinin üstünden atlayamayacak kadar aciz görünüyor.

İki genç, evlilik kararı alıyor. Evlilik sonrası ilk gün, istenen şey olmuyor. Erkek, kadını bu gerekçe ile eve gönderiyor ve sonuç, ahlak yargısı sırasında infazla noktalanıyor. Bu haberler benim canımın sıkmaya başladı. Üstelik bir haberde, yine aynı tür olayda yapılan otopside, kadının bakire olduğu ortaya çıkmış. Şimdi kim suçlu? Bakirelik kavramını, uzman eş anlamış da, doktorlar mı anlayamamış? Yazık! Bir genç kızın hayatı, bu kadar basit bir nedenle bitiyor. Ölümün geri dönüşü yok. Toprağın aldığını geri alamıyoruz. Oysa ki aileler, ne emeklerle bir hayatın devamını sağlıyor ve ona gelecek için yol açıyor.

Bir kızın, spor yaparak kızlık zarının bir derece yırtılmış olması muhtemeldir. Uzmanların da belirttiği gibi, spor veya başka nedenlerle, bu kızlık zarı esneyebiliyor ve ilk birleşme sonucunda zar yırtılmayabiliyor. O zaman, ilişkide güven ortaya çıkacaktır. Bir erkek için, bakirelik kavramı olmazsa olmazların içinde yer alsa bile ki, buna saygı duymak lazım, ilk gün veya sonrasındaki birkaç gün bu gerçekleşmediği zaman, kadının sözüne inanmayan bir erkek, evlilik sonrasında ne gibi bir güvence arayabilir ki? Evlilik kararı öncesi, erkeğin bakirelik kavramında ısrarcı olduğunu bilen bir kadının, hiçbir şekilde yalan söyleyerek evleneceği düşüncesine, istisnalar haricinde pek ihtimal vermiyorum. Nasıl olsa sonuç, hüsranla noktalanacaktır.

“Kadının cinsel özgürlüğü olması gerekir” sözü, görünüş olarak sadece kişiseldir. Çünkü, erkek bu ihtimali kabul etmiyorsa, zorla evlenmesini ya da ilişkiye devamını sağlayamazsınız. Ona ne kadar bunun doğal olduğunu, kendisinin de zamanında başkası ile bir şeyler paylaşmış olduğunu söyleseniz de, görüşlerini değiştiremezsiniz. O zaman cinsel özgürlük, kendi çapında kişisel bir konudur. Fakat, cinsel ilişki yaşamış bir kadının farklı kişiler tarafından öldürülmesi ise, toplumsal bir konudur. Cinayet; iki kişi arasında ilişki kavramı sonucu oluştuğu gözlenip, bakirelik gibi sebeplerden ötürü hafifletici neden olarak kabul edilip yargılanamaz.

Kadının cinsel özgürlüğü tartışılıyorsa, erkeğin özgürlüğü de tartışılmalıdır. Aslında, bunun tartışılması bile yersizdir. Eğer bir toplum; töre, örf, adet gibi kavramlarını katı bir şekilde uyguluyorsa, bunu ancak eğitimle çözersiniz. Yapacağınız yatırım ise, geleceğe yönelik olabilir. Çünkü eski kafaları değiştirmek zordur. Zaten artık cinsel konularda, ciddi yasal yargılamalar yok, sadece görüşler var. O yüzden, tartışılacak tek konu varsa, o da cehalet nedeniyle sırf bu yüzden insanlık dışı işlenen cinayetlerdir.

İlginç bir yazı okudum, Güney Afrika’da bir kabilede, erkeklere de zaman zaman bakirelik testi uygulanıyormuş. Bunu da şu şekilde yapıyorlarmış; erkek bir metre yüksekliğindeki bir ipte, ellerini kullanmadan çişini yapabiliyorsa ve penis derisi sert ise, bakire sayılıyormuş.

Evlilik konusunda, erkeğin üstünlüğünü kabul eden bir toplumun, önce eşitlik ilkesini içine sindirmesi gerekiyor. Kadının haklarını, hazımsızlık olarak gören bir toplum için, siz ne kadar kadınları örgütleseniz de azdır.

Emre Türker
Picture: deviantart

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder