02 Aralık 2008

Babaya Mektup

Küçük bir fidanı büyütmeye ilk adım
Filizlenmesini görmenin mutluluğu
Yavaş yavaş büyüdüğünü gördüğünde ki onu sen büyüttün,
İçinde oluşan duygu yoğunluğundan bahsediyorum
Belki yavaş yavaş ağaç olmaya başlar.
Yaprakları çıkmaya, yeşilliğe uyum sağlamaya,
Ya da yağmur sularına ihtiyaç duymaya,
Toprağın kokusunu hissetmeye başlar.
Toprağa ekmek üzere evinden alıp bahçeye götürdüğünde
Adım adım ilerlerken içinde duyduğun heyecan,
Başında saatlerce beklediğin, hatta konuştuğun,
Sevgi pınarından su vermeye başladığın an…
Ve sonrasında evine çekilip büyümesini beklersin,
Ağaç olmaya aday olduğu zamanda bir rüzgar
Ansızın gelse ve dökse yapraklarını,
Ya da bir dalı kırılsa, eminim yıkılırsın.
Sen anlar mısın bunu?

Peki bir babanın çocuğuna duyduğun hisleri
Ailenin, adım adım büyürken sen, içlerindeki mutluluğu
İlk konuşma çabalarında “baba” dediğinde
Onun heyecanını anlayabilir misin?
Sen o hisleri yaşayacak kadar büyüdün mü?
Ya da sizler
Birer baba olacak konuma geldiniz mi?

Babama karşı çıktığım anlar canlanıyor gözümde
Hani gençliğin havasında evden kaçmak isteriz ya
Belki istediğim ama yapamadığım ilk deneyimimde,
“Baba gidemem” sözlerini sarf ederken ben, sarsılışına
Hissettirmeden dökülen gözyaşlarına şahit olduğunuz mu?

Sizler,
Babanızla karşılıklı oturup konuştunuz mu adamakıllı?
Sahilde oturup güneşin batışını izlediniz mi?
İlk aşkınızı paylaştınız mı?
Fikir aldınız mı tecrübelerinden?

Bir çocuk vardır şımarık
Hata yapar bilir-bilmez belki kabullenilmez
Baba gelir vurur aniden
Ağlamaya başlarsınız.
Oysa size vurduğu zamandaki acıyı kalbinde duyar, hissedemezsiniz.
O hep bir fidanın büyümesi anında yaşanan heyecanı
Yaprakların yavaş yavaş dökülmesindeki hüznü bilir.

Babalar vardır dünyada çeşit çeşit
Babam dedim mi,
Çekilirim bir köşeye,
Rüyalar alemine dalarım ister-istemez.
Çakıl taşlı köy yollarında hoplaya zıplaya giderken çocukluk yıllarımda,
Bana ağaçların çeşitlerini anlatırdı.
Dağ çileklerini toplayıp satarak almış ilk hikaye kitabını,
Tahta parçalarından hazırlamış okul çantasını,
Her fırsatta anlatırdı bana bunları…
Yüzünde tebessüm, içinde hüzün
Kaybetmiş babasını küçük yaşlarda ansızın
Bana açılırdı belki anlarım diye.

Yapraklar hışırdasa rüzgar sevgiliyi, yapraklar onu hatırlatır.
Her iç çekişimde soluduğum havada onun sıcaklığı,
Konuşma anında ses tonu çınlar kulaklarımda.
Deniz kıyısında güneş doğarken ya da batarken onu anımsarım.

Düşünüyorum da, ben de bir gün baba olabilir miyim?
O kutsallığa erişebilir miyim?

Sevgili babacığım,
Bir gün gelip çatacak ve ben
Senin bana vermiş olduğun fidanı
En tepeye dikeceğim
Sen orada hep yaşayacaksın
Yemin ederim…

Emre Türker

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder