15 Temmuz 2009

Alışverişe Gidiyorum, Tutmayın Beni!

Alışveriş merakı, tüketim çılgınlığının aynasıdır. Özellikle kadınların kıyafete düşkünlüğü ve onlara çocukça sarılmaları, hayret uyandırıcıdır. Birçok kişinin bu alışverişler sırasında mutlu olduğuna ve iyi vakit geçirdiğine hepimiz şahit olmuşuzdur. Belki de o kişi, sizsinizdir.

Kadınlarla alışveriş dünyasını konuşmaktan yorulabilirsiniz. Fakat onlar kolaylıkla yorulmaz. Yarım saat ayaküstü sohbetlerinin ardından oturacak yer ararlar ama alışveriş sırasında saatin nasıl geçtiğini anlayamazlar.

Alışveriş tutkusu, bir anlamda tüketim hastalığıdır. Yoldan çıkardığı kişileri çok zor durumlara sokabilir. Ufak tefek çözümlerle kendimizi frenleyebilirsek, büyüyen felaketlerin önüne geçebiliriz. Ne gibi çözümler üretebiliriz, bir bakalım…

Alışverişe çıkmadan önce liste yapabiliriz. Özellikle kontrolden çıkmamızı sağlayacak olan alışveriş merkezlerine listeyle gidersek, ne alacağımızı kendimize hatırlatabiliriz. Listede bulunanlar önceliklidir. İhtiyaca yönelmek, bize parasal anlamda olduğu kadar, zamandan da büyük tasarruf sağlayacaktır.

“Büyük indirim, olağanüstü indirim, 2 alana 4 bedava” (biraz abarttık galiba) gibi aklınızı kontrolden çıkaracak yazılara dikkat! İndirim güzel bir fırsattır. Fakat gereksiz tüketime de davetiye çıkarabilir. Öncelikle kendinize bir sorun. “Buna gerçekten ihtiyacım var mı? (Sorularınızda samimi olun, yoksa hepsine ihtiyacınız olduğuna eminim.)

“Size çok yakıştı.” Duymaya alışık olduğunuz cümle olabilir mi? Bu cümle, satış tekniklerinden biridir. Biraz gülümseyerek ve içten yaklaşımlarla, sizi yoldan çıkarmak için hazırlanmış bu tekniğe aldanmayın. Alacağınız kıyafeti denediniz mi? Aynada baktığınız görüntü hoşunuza gitti mi? Alacağınız her ne ise, gerçekten gerekli mi? Bu sorulara yanıt verdikten sonra fikir danışmak, daha faydalı olacaktır. (Gerçi yine de o size çok yakışmıştır, alacağınız cevap genelde değişmez.)

Kararsız olmayın! Kararsızlık, tehlikelidir. Size yakışmış veya yakışmamıştır. İçinize siniyorsa, huzurluysanız, gereklilik hissediyorsanız, zaman kaybetmeye gerek yok. Artık o sizindir. Alın ve çıkın. Yoksa gözleriniz başka şeyler de aramaya başlar.

Market alışverişlerine göz atalım. Ekmek almaya diye içeriye giriyorsun ama 3 büyük torbayla evin yolunu tutuyorsun. İçinde çikolata, dondurma, meyve suları, çikletler, promosyonlar, fırsatlar, acılar ve tatlılar… Aldanmak istemiyorsanız, liste hazırlamaya özen gösterin. “Benim neye ihtiyacım var?” Promosyon diye aldığınız gıda malzemeleri, belki de tüketmeyi düşünmediğiniz şeylerdi. Abur cubur, tehlikelidir. Yemekten sonra bu küçük atıştırmalıklar öyle bir bağımlılık yapar ki, akşam saatlerinde gözünüz ve düşünsel açlığınız sizi uyarmaya başlar. Artık aç olmasanız bile, açsınızdır. Biraz tatlı, biraz tuzlu arasınız. Şunu aklınızdan çıkarmayın: O alışkanlıklar, kurtulmak istediğiniz kiloların sevgili dostu, sizin de baş düşmanınızdır.

Kredi kartı, tüketim canavarının yardımcısıdır. Kredi kartları olmadan önce insanlar, gittikleri yerlerde cebindeki miktara göre hareket eder, hesap yaparak alışverişlerini tamamlardı. Fakat şimdi kredi kartlarına güvendiğimiz için, hesabı bilmiyoruz. Hesapsızlardan aylıkla çalışanlar, ay sonu ekstrelerini öderken neye uğradığını şaşırırlar. Kazandığınızla harcadığınız arasındaki dengeyi kaybederseniz, kendinize gelmekte zorlanırsınız. Eğer hesabınızı yapamıyorsanız, gerektiği kadar cebinize para koyun ve öyle alışverişe çıkın. (Yine de kredi kartı gereklilik arz eder. Eskiden borcu yazdırmak vardı, şimdiki veresiyeniz bankalardan sağlanıyor. Sadece kendini kontrol için biraz özveri, gerisi kolay.)

Her şeyden önce düşüncelerinizi doyurun. İnsanoğlu doymak bilmez bir canlıdır. Hepimiz insanız ve tüketmeyi seviyoruz. Aman dikkat! Bu tüketim, cebinizi tüketmesin. Dengeyi korumak için hesabınızı iyi yapın.

Alışverişe mi gidiyorsunuz? Güle güle gidin, güle güle gelin. Kolay gelsin.

Emre Türker

Picture: deviantart

13 yorum:

  1. Çok samımı soyluyorum
    alısverıısten nefret edıyorum:)

    YanıtlaSil
  2. Alışverişi çok sevmeme rağmen şu market alışverişine nedense hiç ısınamadım. Listemi yaparım mümkünse maksimum yarım saat içinde ortamı terk etmeye çalışırım. Ama kıyafet alışverişlerinde her kadın gibi kendimi kaybettiğim çok olur:)

    YanıtlaSil
  3. işi tasarruf projesi üretmek olan biri olarak anahtar cümlenin "buna gerçekten ihtiyacım var mı?" olduğunu söyleyebilirim.

    YanıtlaSil
  4. Sabah sabah bu yazı bana sunulmuşcasına okudum. Bugün arkadaşımla bi Beyoğlu yapacağız kısmetse... Ve ben kararsızın önde gideni... Param pulum da olmasa hiç aklımda olmayan bişiyi elime almış eve dönerim çoğu zaman:)) Güzel bir erken uyarı yazısı olmuş... Sağol tüm benim gibi olanlar adına...

    YanıtlaSil
  5. Alışveriş konusunda gayet dikkatliyim. Kullanmasını bildikten sonra da kredi kartlarının çok büyük kolaylık sağladığını düşünüyorum.

    Alışveriş canavarı bir arkadaşımdan bahsetmek istiyorum;

    Alışverişe çıkınca, abartmıyorum, bu arkadaşım gerçekten bir canavara dönüşüyor. İhtiyacı olup olmaması farketmiyor bir ürünü alması için. Önüne gelen herşeye saldırıyor. Birşeyi satın alması için rengini çok beğenmesi bile yetebiliyor. Bir keresinde, içine giremediği bir pantolonu aldı." Ne işine yarayacak giyemezsin içine sığmıyorsun" dediğimde " Gidince rejime başlayacağım giyerim" dedi( Ankara dışında yaşıyor). Bir bluzu çok beğendiği için, otobüs parasını harcamıştı. İnanılmaz bir boyuttaydı alışveriş çılgınlığı. Hasta olduğunu düşünüyorum ben. Bir gün sinirlenip "tedavi olmasını gerektiğini" söylemiştim. Bütün bu pervasızca harcamaların üstüne bir de ev kredisi çekince, borçları içinden çıkılamaz duruma geldi. Bir kredi kartıyla diğerinin, yalnızca faizini ödemeye çalıştı bir ara. Borç biriktikçe birikti.

    Tabi bu arada İstanbul'da yaşayan kızına,
    bazen destek olması gerekiyordu. İzmir'de okuyan oğlu,zaman zaman babasıyla çatışıyordu. Baba, desteğini çekince, oğluna yardımcı oluyordu harcamalarda . Bunun gibi mecburi giderlerde de kredi kartı kullanıyordu.

    Şimdi, maaşına icra geldi. Bütün çalışma arkadaşları durumu öğrendi diye de ayrıca çok üzüntü yaşıyor.

    Babası, kredi kartlarının borçlarını kapatması için, bir süre önce, eski küçük bir evi vardı, onu sattı. İşe yaramadı. Bir kısmını kapattı ama kalan borcu büyüdükçe büyüdü.

    Babası diğer evini de şatışa çıkardı şimdi. Borçlarının hepsini kapatacağından hala emin değilim. Bana gerçek miktarı söylemiyor kızıyorum diye" Bu ev de yetmeyebilir,hepsini kapatmaya" dedi sadece.

    Çok çok üzüntülü şu anda "şimdiki aklım olsa..." diyor.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  6. Eskiden çok daha kontrolsüzdüm alışverişte:)ama her zaman dikkat ettiğim konu kredi kartımın gününde ödenmesiydi:)Her türlü alışverişten hoşlanırım market,giysi, kozmetik farketmez...Çok daha dikkatli ve kontrollüyüm şimdi:)Sezon başında beğendiğim bir elbiseyi 89tl olduğu için pahalı bulmuş almamıştım, dün gidip indirimden 20 tl ye aldım bende mutlusu yok:)

    YanıtlaSil
  7. ne tutcam ki seni. ben senden beterim. bi kavanoz salça almaya diye çıkıp 5 torba şeyle eve döner onları da eşime göstermeden eve sokar, en yakın dolaplara tıkarım. bu önlenemez bişey. çaresini bulursan banada haber yolla emi:)

    YanıtlaSil
  8. Dikkat etmeye çalıştığım halde özellikle satın alınıp buzdolabina konulan sebze-meyvelerin büyük kısmı çöpe gidiyor.
    Bir lokma ekmek bulamayanlar var, her seferinde içim sızlıyor.
    Telkinlerin çok güzeldi Emre..
    Teşekkür ve sevgiyle..

    YanıtlaSil
  9. hiç anlam veremem saatler boyu mağaza gezenlere...

    ihtiyacım olan şeyleri alırken bile sıkıntıdan patlarımmm..

    allahtan eşimde benim gibi kimi erkeklerde alışveriş hastası bakmayın kadınlara kalmış ihale:)

    nişan içinde düğün içinde damatlık bakışımız 20 dakıka gelinliğe karar verişim 15 dakıka mobilya alışımız yarım saaatte bitmişti..


    hımmm bu bu bu olsun tamam haydi iyi günlerrrrrrrr.....

    YanıtlaSil
  10. Kredi kartlarının yaygınlaşması ilk darbeydi alışveriş hastalarına,öldürücü vuruşu ise alışverişi taksitlendirme yaptı.

    YanıtlaSil
  11. öykü...Sen doğa insanısın öykü, telaş, kalabalık, alışveriş karmaşası sana göre değil. Tabiat, gülümseyiş, güzel diyaloglar ve arkadaşları seviyorsun. Böylesi çok daha iyi, yoldan ayrılma.

    daphne... Hiç değilse listeni yapıp çıkıyorsun. Büyük marketlerde alışveriş yapmadıktan sonra, yarım saat bile çok :) Kendine dikkat et, kıyafetler arasında kaybolma :) Evde dolabına elbiseleri sığdıramıyorsan, bir problem olabilir. Gerçi dolaptan dolaba, ortama ve çalışma koşullarına göre de fark var. Nerden nereye geldik şimdi :) Alışverişte kendine gelmeni diliyorum, sevgiler. :)

    nane şekeri... "buna gerçekten ihtiyacım var mı?" cümlesi, benim uzun süredir kullandığım bir taktikdir. insanın kontrol aşamasından kendini sorguladığı önemli bir sorudur.

    şirin'den esintiler... Aman Şirin, dikkat! :) Umarım poşetlerin içinde gerekli şeyler olur. Ama siz direk "Beyoğlu'na alışverişe gidiyoruz" sözüyle, olayı baştan koparmışsınız. :) Kolay gelsin.

    Çınar... Ürpererek okudum. Bu tip olaylardan bildiğim örnekler var. Alışveriş tutkunluğundaki aşırılığın hastalık olduğunu, anlattıklarından daha net görebiliyoruz. Bu tarz çok güzel bir film vardı. Bir Alışverişkoliğin İtirafları. Tavsiye ederim. Bu konunun üzerine iyi gider.
    Pişmanlıklar yaşamak insanın doyumsuzluğundan gelir. İçimizdeki açlığı gidermenin yolunu bulmadan, problemler büyümeye devam edecektir.

    pembecikolata... "Eğer bir şeyi almak üzere gittiniz ve onu alamadan çıktıysanız, pişman olmayın. Hayat size başka seçenekler de sunacaktır." Buna inanmak gerek. Yaşamda birçok hadisenin alternatifi var. Verdiğin anı, çok güzel bir örnek. Olayın bilincine varmışsın. Bu arada, elbiseni güle güle kullan. :)

    guguk kuşu... ??? Yazının başlığı ile içeriğinde, benimle alakalı çok bir durum yok. Aslında konu biraz alışveriş merakıyla ilgiliydi. Madem yeri geldi söyleyeyim. Ben mağazaları karış karış dolaşmak yerine, aradığı şeye yönelen biriyim. Alacağım şey neyse, beklentim odur. Yani şorta bakmışsam, pantolonu incelemem. Biraz abur cubur merakım vardı, kısa süre içinde ondan da kurtuldum. Şimdi akşamları beni bekleyen sadece doğal içecekler ve meyvelerdir.
    Çaresini bulursan haber ver diye yazmışsın ya, zaten anlattıklarımız çare üzerineydi :)

    Zeugma... Artık ben aldığım şeyleri ne kadar zamanda tüketebileceğimi bile hesap etmeye başladım. Sevgili zeugma, tatil bölgelerinde herşey dahil sistemlerde ne çok yiyecek çöpe gidiyor biliyor musun. Canlı şahit olunca, gerçek duyarlı insanların tüyleri ürperiyor. Günlük atılan yiyeceklerden en az 30 aile doyar ki, az bile söyledim.

    asyaselda... İşte örnek bir davranış, yaşamayı bilen insanın hali bir başka oluyor :)
    Pratik düşün, oyalanma, çabuk karar ver ve geri kalan boşluklarda yaşamayı bil :)
    Bu pratik düşünce seni yolda bırakmaz, bundan eminmi, sevgiler.

    ebvata... İndirimler de tuzu bireri oluyor. doğru söze ne denir ki...

    YanıtlaSil
  12. niyetim selam bırakmaktı uzun zamandır uğrayamadığım dost sayfaya..
    şimdi bırakıp selamımı gidiyorum.. itiraf ediyorum pek tembelim şu sıralar...
    sevgiler...
    büşra(beyazgelinciik)

    YanıtlaSil