07 Temmuz 2009

Öfkenin Eşiğinde Bir Adam

Öfke nöbetleri geçiren adam, nereye sataşacağını bilmiyordu. Dikkatsizliği nedeniyle tüm parasını kaybettiğinden, patlamaya hazır bir volkan gibiydi. Suçluydu ama bir şekilde acısını başkasına yükleyerek hafifleyeceğini düşündüğünden, kendisini büyüten o kadına kustu öfkesini.

“Sen yaptın!” dedi. “Beni öyle gereksiz şeylerden karmaşaya sürükledin ki, çareyi kaçmakta aradım. Parayı kaybetmeme sebep olanlardan birisi de sensin. Dolaylı ya da dolaysız yoldan, ne fark eder ki!”

Kadın, kendisine söylenenleri çok düşündü. Acaba bu zamana kadar yaptıkları hata mıydı? Bazen fikirler veriyor, bazen görüşlerini paylaşıyor, bazen de kendi çapında ufak tefek yaptırımlara yardımcı olmaya çalışıyordu. “Her şey onun iyiliği içindi.” diye düşünürken, tepki görmüştü. Fikirleri kısmen zararsızdı ama yaptırımları hatalı olabilir miydi?

Düşüncelere boğulan kadın acı çekiyordu. “Her şey senin sayende oldu, teşekkür ederim.” cümlesini duymak için neler vermezdi ki! Hayatı boyunca gereğinden çok fedakârlık etmiş ama ortaya dökülenler sadece hataları olmuştu.

Geceye az kalmıştı. Eve dönüş yolunda dalgın dalgın yürürken, üzerine gelen aracı fark edemedi. Aklında sadece beklentileri vardı ve beklentileriyle beraber karanlıkta kayboldu düşünceli kadın...

Öfkesinin eşiğindeki adam, evine dönüş yolunda sakinleşmeye başladı. Hazırladığı çayı yudumlarken, aklında bir ışık yandı. Flaşlar patlıyordu sanki! Öfke, özlem, pişmanlık, sevgi ve sunulamamış nice sözler geldi hatırına.

“Ne yapıyorum ki ben! Tüm sinirimi sevgi dolu bir kadından çıkardım. Oysa o beni büyütmüş, sevgisini karşılıksız sunmuş, gereğinden çok acı çekmiş, yine de çektirmemişti. Bazı sözler söylenmişse, bunun ne önemi var. İyilikler karşısında istenmeyen birtakım hatalar çok hafif kalır. Ne zaman teşekkür ettim ki ben? Sanırım hayatım boyunca hiç teşekkür etmedim. Üzgünüm tatlı kadın, çok üzgünüm.”

Öfkenin ardından gelen sakin adam, telefonuna sarıldı. Heyecanlıydı…

Kadının telefonunu bir yabancı açtı. Derin solukların ardından gelen bu ses, telaşlıydı.

“Merhaba, hanımefendiyi karanlıkta göremedik. Kurtarmak için elimizden geleni yaptık. Çok üzgünüm. Maalesef o hayatını kaybetti.”

Öfkenin ardından gelen sakin adam, yarım adama dönüştü. Çünkü edilmeyen bir teşekkür ve telafisine vakit bulunamamış bir hata kalmıştı ortada. Hamle doğruydu ama vakit çok geçti.

Ufak tefek hatalar için sevdiklerinizi üzmeyin. Eğer öfkenizi yenememişseniz, sakinleşmek için kendinize vakit ayırın. Dalgalı sular durulduğunda, yapılan hataları daha iyi görürsünüz.

Özür dilemek ya da teşekkür etmek için beklemeyin. Sonra çok geç olabilir.

Emre Türker

Picture: deviantart

8 yorum:

  1. yeni header pek sevimliii olmuş...tema da mı değişmiş...bi bahar havası, bi değişim rüzgarııı...hmmmm...güzelll:))

    YanıtlaSil
  2. blog sayfamda explorer ile ilgili bir sorun yaşıyordum. Çözüm ararken, nerdeeen nereye. Tüm görüntüyü baştan aşağıya değiştirdim. Arada bir değişmek iyi oluyor, yenilik güzeldir. :)

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel yazıyorsun Emre..Gerçekten..
    Kalemin profesyonelce döktürüyor.Kurgulamaların şahane..Ders verici, hayatı öğretici..
    Ayrıca imlan müthiş..
    Hepsi için kutluyorum seni..

    Evet, özür ya da teşekkür için beklememek.Mesaj bu..Hayat bu..Hiç belli olmaz...

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Zeugma,

    Konuları hem anlam bakımından, hem yazım tarzından, hem de genel bakış açısından öyle güzel yorumluyorsun ki, kendimden geçiyorum.
    Yazdığın o eşsiz kelimelerin göğsümü kabarttı. Çok teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Emre, her söz karşımızdakine söylediğimiz son söz olabilir.. gördüğümüz o yüzü bir daha göremeyebiliriz.. Sanırım ilişkilerde sadece bunu düşünmek bile pek çok şeyi halledecektir..

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. aslında sahip olduğumuz tek anın içinde olduğumuz an olduğunu hep hatırlamak ve bu bilinç ile sözlerimizi,davranışlarımızı ve düşüncelerimizi hayata geçirmemiz en doğru olanı ama teoride bu denli kolay ifade edilen pratikte çoğunlukla göz ardı ediliyor.

    YanıtlaSil
  7. hımm kıssadan hisseee yanii...Aynen...

    YanıtlaSil
  8. nane şekeri... Bölge veya ülke değil de kişisel anlamda düşünürsek, kendi evimize gösterdiğimiz özeni çevreye göstermediğimiz sürece, sonuç kolay kolay değişmeyecek.
    Öyle adamlar görüyorum ki, parkta akşama kadar çekirdek yedikten sonra kabularını yere atıyor ve tekrar parka geldiğinde, pislikten şikayet ediyor.

    wmina | queen elisabeth... Beğenmene sevindim.
    Mantık şu herhalde "deniz çok büyük, suya at, alsın götürsün." Fakat şunu unutuyorlar, başkalarının attığı atıklar dönecek dolaşacak ve nereye gidecek?

    eva... kıssadan hisse, hisseden pay...

    YanıtlaSil