Aşk üstü konuşmalar, yemek sonrası sohbetlere benzer. Öylesine yapılmıştır sanki. Yemekten sonra kritik açısından söylenen yorumlarda, kimisi tuzunu çok bulur, kimisi acılı olduğunu ifade eder, kimisi sorunsuz bularak halinden memnun görünür. Belki öylesine karın doyurmak için atıştıranlar olabilir. Bir hüzün rüzgarı eserse kapı aralığından, o zaman üstüne bir şeyler içmek üzere saklı mahzenlerden eski şaraplardan herhangi biri alınır. Biraz eksilerden, biraz çakırkeyif, biraz gülümseyerek, bazen de hazmı kolaylaştıracağını düşünerek şaraba karar verilmiştir. Yemek üstü konuşmalar, çoğumuza iyi gelir. Bizimkisi o türden yapılan diyaloglar olduğunu düşünürsek, kimi zaman susmanın daha iyi olabileceğine kanaat getirebiliriz.
Şimdi restoranlardan birinde önceden yer ayırtılan dört kişilik bir masada, akşam yemeği aceleye getirmeden yavaşça yemeklerini yemekle meşgul görünen eski dostları dinleyelim. Bunlardan birisi henüz diplomasını yeni almış ve meslek hayatına direk olarak atılma cesaretini göstermiş, kendine has sorunlara yerinde çözüme yönelik müdahalelerden hoşlanan, okul çağlarında başarısı tartışılmaz, orta yaşlarda bir psikolog olsun. İkincisi için tam bir kitap kurdu olmasına karşın, henüz para getiremeyen işlerden birinde çalıştığı için, kitaplarını dostlarından temin ederek hayatından şikayet etmeksizin gülümseyen, kendi kimliğinin ön planda görünmesinden hoşlanmayan bir bayanda karar kılalım. Üçüncüsü şehre dışarıdan gelmiş, dış görünümüne önem veren, sempatik, hoş gezintileri ya da arkadaş toplantılarını uzun uykulara tercih eden, yalnızlıktan hoşnutsuz, aradığı erkeği bulamamaktan şikayetçi bir kadındır. Sonuncusu ise, biraz argo kelimelerle sözlerini dile getiren, aşk için yandığını düşünen, anlaşılamamaktan yakınan, para konusunda mal varlığı yerinde, deli dolu bir körpecik. Bu arada yeri gelmişken söyleyelim, genç psikolog, masadaki tek erkektir.
─(Psikolog) Sizi acı çekmekten hoşlanan tatlı yaratıklar olarak görüyorum. Ne zaman burada yemek yesem, heyecanlı gözlerim sizin gibi dostları arar durur. Aşklarınızı dinlemeye geldim. Ne de olsa, psikolog olarak tecrübelerimi yeni yeni göstermeye başladım. Hayatımızda en önemli görünen konu aşk olduğuna göre, danışabileceğim ya da yargılayabileceğim ender insanlardan birisiniz. Bakın ne diyorum; bir adam düşünün, adam diyor ki, “günün birinde bana değer vermediğini hissettiğim vakit, kendimi yargılamaktan vazgeçeceğim. Sen mutlu olduktan sonra, aşkım için beni hor görmenden dolayı suçluluk hissetmeyeceğim. Ayrılığın sebebi ben isem, sırf sen mutlu ol diye buralardan çok uzaklara gideceğim. İçimdeki acıları tarihe gömeceğim. Gün olur bir gün geri gelebilirim diyorsan, “sakın biri için beni unutma” diyorsan, benden daha iyisini beklemek hayal olursa senin için, ölene kadar yalnız yaşayacağıma yemin edebilirim. Benim kusurlarımdan hangisi senin adına en büyük avuntuysa, bu senin için yeni hayatında en büyük şans olsun.”
Olmaz diyeceksiniz siz bana ama, hadi oldu diyelim, ne dersiniz? Sizin böyle biri için yorumunuz nedir?
─(kitapkurdu) Böyle sevgililer de varmış demek ki…
─(delidolu) Var tabi ne sandınız, sizi kendini bilmez varlıklar. Ben size nicedir diyorum ben yanıyorum diye de beni duymazdan geliyorsunuz. Asiyim diye, ağzımdan hoş laflar süzülmüyor diye, ateşi sönmüş volkan mı sandınız beni? Şerefsiz miyiz biz?
─(kitapkurdu) Bizde böyle sevmiştik vakti zamanında, ama sevilene değil sevene yazık oluyor. Sonra kimseyi sevemez oluyorsun...
─(süslü) Şimdi bu konulara girecek olursak, işin içinden hiç çıkamayız. Beni bunalımın eşiğine mi sürüklemek istiyorsunuz? Aklıma getirmeyin eski aşklarımı, zaten çoğu zaman ağlamamak için kendimi zor tutuyorum… Öffffff… Kimse için değmez benim gibi yıllarca ağlamaya, yok böyle seni tutkularla bekleyecek birileri, ben size bu konuda kesin kanılarla konuşuyorum. Sevecekseniz birini, asla sonsuz aşk düşüncelerini kafanıza yerleştirip sakın ola ki girdaplara kapılmayasınız. Bütün erkekler acıyı hak ediyor.
─(Psikolog) Ayıp oluyor ama arkadaşlar, aranızda bir erkeğin varlığını unuttuğunuzu düşünüyorum. Ne demek “bütün erkekler acıyı hak ediyor”, genelleme yapma hakkını kendinizde nereden buluyorsunuz. Ah be süslü, biz senin için neler söyleyelim, sen bizi acılara layık birer yaratık olarak gör. Bunları nasıl söylersin, ne zaman dayanacak omuz aradıysan, hep ağlama duvarı haline gelmişimdir. Senin her konuda yanında olduğunu söyleyen, bu acıları hak eden genelleme yaptığın kişinin de bir erkek olduğunu nasıl unutuyorsun, anlamıyorum.
─(kitapkurdu) "Gidene gitme deme, kalmak isteyen zaten hep senin yanındadır." Birini seviyorsun, biliyorsun ki o da seni seviyor. Ama her şeye rağmen ne olduğunu anlamadığın bir anda senden kopup gidiyor. İşin kötüsü o da niye gittiğini bilmiyor. Sen sadece sevdiğinle kalıyorsun. Hemcinslerini koruyacaksın diye, sakın taraf tutmaya kalkma sayın genç psikolog dostum. :)) Tarafsız olalım lütfen.
─(delidolu) Hey kitap kurdu şirin şey, bana terkedilmiş aşkımı tarif ediyorsun, ateşler içinde yanıyorum ama aranızda beni anlayan yok.
─(kitapkurdu) Yanma arkadaşım, yanıp kül olmaya değer mi önce bunu bir tartışalım...
─(süslü) Hiçbirine değmez, sakın bu şerefsizlere kendini kurban etmeye kalkmayasın. Bu arada sevgili psikologum, senin yerini farklı tutuyorum. Bunu cinsiyet olarak algılamanı istemiyorum. Benim için çok farklı bir yerdesin. Genelleme yaparken nedense seni aralarına katamıyorum. Senin bir erkek olduğunu unuttuğum için değil, sana saygı duyup “neden onun gibileri yok” dediğim içindir. Yani demek isterim ki, istisnalar kaideyi bozmasa eğer, sen de bir istisnasın.
─(Psikolog) Ben kadınları daha duyarsız zannederdim. Demek ki, erkek gözü ve kadın gözü ile bakış açısı gerçekten çok farklıymış. Hey süslü, sana asla kızmam ben, sen de benim için bir istisna olabilirsin. Ama burada konuştuklarımıza bakacak olursak, kadınları daha iyi anlamaya başladığımı söyleyebilirim. Erkeklerin çoğu benim gibi, yani erkek gözü ile çoğu şeyi yargılıyor. Denir ki, Gitmek mi istiyor, bırak gitsin, Geri dönerse senindir, geri dönmezse zaten hiç senin olmamıştır ki!. Ayrıca üstat Murathan Mungan şöyle diyor, “Kimdi giden, kimdi kalan/Giden mi suçludur her zaman?/Ne zaman başlar ayrılıklar/Dostluklar biter ne zaman… Her geçen gün bir parça daha/Aldı götürdü bizden/Aynı kalmıyor hiçbir şey/Değişiyordu her şey/kendiliğinden… Artık çözülmüştü her şeyimiz/Artık bölünmüştü yüreğimiz/Birimiz söylemeliydi bunu/Ötekini incitmeden… Kimdi giden kimdi kalan/Aslında giden değil/Kalandır terke eden/Giden de bu yüzden gitmiştir zaten.
Niye gittiğini bilmeyen adam pek olmaz, sen öyle sanırsın. Gidiyorsa eğer, ya bir derdi vardır (Başka biri, çok para istiyorsan para bulamama, sıkılma gibi.) ya da şimdilik ara verip başka bir şey bulamayınca açık kapı bırakmaya çalışıyordur. Severek gitmenin en büyük sebebi bile yalan-dolan.
Ama yukarıda anlattığım var ya, işte üstadın o şiiri, anlattıklarım açısından çok önemli olabilir. Yani gidenin sebebini bilmiyorsan, o kişinin hayatında başkası olması ihtimali yüksektir. Ben tarafsızım zaten, hemcinslerimle de, karşı cinslerimle de iyi anlaşırım. O yüzden benim için fark etmez. Kitapkurdu, bizim için bu taraf meselesi. Tekrar söylüyorum dostum, severek gitmek çoğu zaman bir yalandır.
─(kitapkurdu) “Niye gittiğini bilmeyen adam pek olmaz, sen öyle sanırsın." o zaman karşısındakini değil, kendini kandırmış olursun. "Ya bir derdi vardır (Başka biri, çok para istiyosan para bulamama, sıkılma gibi.) " herkes kartlarını açık oynar, önemli olmak dürüst olmaktır. -bunları kendi üstüme alınmıyorum bile- "severek gitmek yalandır", bunu söyleyen yalancının tekidir diyorsun yani. Bence de öyle. "Ya da şimdilik ara verip başka bir şey bulamayınca, açık kapı bırakmaya çalışıyordur." Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır, ama o dükkan her zaman açık olmayabilir.
─(delidolu) Arkadaşlar, ben 24 saat açığım.
─(Psikolog) Hazımsızlık verdiğin değerleri sindirememenden kaynaklanıyor, ama sen değeri kendi adına veriyorsun, değerini kaybedecek kişi, bence seni kaybeden olur. Senin verdiğin değer, her zaman olduğu gibi yine kalbinde saklı kalır. Unutmaman gereken tek şey, yeni başlangıçların diğerleri gibi olacağına baştan karar vermektir. Ama yeni gelenin eskilerden farkını anlamak ve değerlendirmek, yine sana özgüdür. Sen yine kendi değerini ortaya koy, bırak bunu anlamayan utansın.
─(kitapkurdu) Sana katılıyorum. İnsan bir kez hayal kırıklığına uğradığı zaman sanki hep aynı tepkiyi göreceğini zannediyor. Benim yanlışım burada. Herkes aynı değildir tabi ki, yaşayıp göreceğim daha çok şey var. Olumlu düşüncelerin için teşekkür ederim.
─(Psikolog) Yardımım olduysa sevinirim arkadaşım, ama ben de hep önyargılı davranırdım. Şimdi tanımayı seçiyorum. Emin olasınız ki, kendi açımdan değerlendirecek olursak eğer, ben çok faydasını gördüm. Son söz, birini sevmiyorsan sakın o istiyor diye konuşma, ya da giden varsa sakın arkasından bakma, dön geriye tam 180 derece ve git.
Sanırım hepimiz için iyi bir konuşma oldu.
─(süslü) Teşekkürler, ilaç gibi geldi.
─(kitapkurdu) Katılıyorum.
─(delidolu) Yanıyorum.
Hepimizin algılamasının farklı açılardan değerlendirildiğini düşünebiliriz. Vakti zamanında bir yazı yazmıştım, sonrasında bunun birçok versiyonu yazıldı. Neyse, size psikologun ağzından, bu yazıyı anlatmak istiyorum.
─(Psikolog) Arkadaşlar, anlatmak istediğiniz ya da beklediğiniz duygularınızı ve saklı kalmış düşüncelerinizi kendinize saklamayın. Bir de şunun unutmayın; aklınızda yer etmiş, söylemek istediğiniz düşüncelerinizdeki kelimeler, beyninizin herhangi bir yerinde gizlenmişse, çoğu zaman gömülü kalmasının size herhangi bir faydası olmayacaktır. Bazı konularda karşınızdakini mutlaka dinleyin. Sonuçta anlatmak istedikleri, sizin düşüncelerinizdeki sondan çok daha farklı olabilir. Bugünlük akşam yemeğimizi, eğlenceli bulduğum hikayemle tamamlamak istiyorum.
--Senden tamamen bıktığımı, seni bırakmak için elimden ne geliyorsa yaptığımı, “nereden başladım bu ilişkiye” diye kendimi sorguladığımı ve hatta seni nefret dolu sözlerle ifade ettiğimi, bilmem anlıyor musun?
Uzun zamandır bir beraberliğimizin söz konusu olduğu ortada, seni etkilemek için benim bir çaba gösterdiğimi de inkar etmiyorum. Söylemek istediğim bir konu var. Bu beraberliğimiz beni kötü etkiliyor. Beraberliğimiz süresi içinde moralim alt-üst oluyor, canım sıkılıyor, hiçbir iş yapmak içimden gelmiyor. Bana hem maddi, hem manevi zarar veriyor, ufak-tefek de olsa vaktimi çalıyorsun. “Seninle birlikte olduğum bunca vakit, oturup masa başında bir kitap okusam, müzik dinlesem, etrafımda gelişen etkinliklere katılsam, belki daha mutlu olurdum” sözlerini ifade etmeden duramıyorum.
Öyle zamanlar oldu ki, bazı arkadaşlarım senin varlığın nedeniyle, benimle görüşmek bile istemediler. Seni her an ailemden saklamak zorunda kalıyordum. Senin varlığını şu an kabullenseler bile, ben rahatsız oluyorum. Çok ince, keyifli ve narin olabilirsin, bunlar bana yaramadıktan sonra hiçbir kıymeti yok. Bu nedenle seninle beraber olamam.
Senin yokluğuna şimdiden kendimi hazırlamaya başladım. Sen olmadığın ilk zamanlarımda; canım sıkılacak, moralim bir süre yerinde olmayacak, hatta bazı zamanlar sana kavuşmak içi kendimi bile tutamayacağım anlar ortaya çıkacak. Çünkü ilk zamanlarımızda senden bir an bile ayrı kalamazdım. Önce seni bulur, sonra ne yapacaksam onu yapardım. Bunların hiçbirini inkar edemem. Ayrıca dudaklarımla birleşmiş olan varlığın, kendimden defalarca geçmemi sağlardı. Ama yine de seninle bir olmamızı onaylamıyorum. Bir şekilde kopmamız lazım.
Şimdiye kadar seni sevmedim mi? Ufak-tefek ayrılıklardan hemen sonra, soluğu yanında almadım mı? Seni her an yanımda bulmak istediğim zamanlarda olmadı mı? Elbette oldu. Şimdi bile senden vazgeçemeyeceğimi söyleyebilirim. Kaldığımız yerden devam etmesini isteyebilirim. Ama sen benim için son kez bitmelisin, bir daha sana dokunmak istemiyorum. Zaten nasıl oldu da başladık bu ilişkimize, bilemiyorum.
Her şey güzeldi, inkar etmiyorum. O eski günlerimize ait tüm yazdığım yazıları saklayacağım. Biliyorum ki her şeyi birden kesip atmak imkansız olsa gerek. Önceleri birkaç gün bir araya gelip, tekrar bu ilişkiyi sürdürüp sürdüremeyeceğimize bakarız. Biliyorum ki yaşamım boyunca seni yanımda istemesem de, mutlaka bir yerlerde karşıma çıkacaksın. Ne de olsa bazı arkadaşlarımız aynı. Ama umarım tekrar bir araya gelmeyiz. Senin de dile getirmek istediğin şeyler olabilir. Ağzın var dilin yok, bir konuşabilsen belki neler neler söyleyeceksin. Bildiğim bir şey var. O da bana mutluluktan çok acı getirdiğindir.
Seni fırlatıp atmak isterdim hayatımdan ama bunca zamanın hatırına, bunu yapamıyorum. Beni bir daha aramamanı istiyorum. Biliyorum ki, nasıl olsa ben senin ilk beraberliğini yaşadığın kişi değilim. Benim gibi niceleri karşına çıkacaktır. Benim aklıma her zaman sen geleceksin, başkası ile olduğunu her gördüğümde içim yanacak ve derin bir ah çekeceğim. Ama herhalde buna da alışırım. Nelere alışmadım ki? Umarım bana verdiğin zararı başkasına vermezsin.
Sana benden sonraki yaşamında maalesef başarılar dilemiyorum SİGARA. Dilerim bana yaptıklarını kimseye yapmazsın ve kimsenin başına bela olmazsın.—
İşte hikayem burada bitiyor. Nasıl? Sizler de ayrılık acısını benim gibi yüreğinizde hissettiniz değil mi? Belki hepimiz birer sigarayız. Nereden bilebiliriz ki? Tek taraflı olmayın, benden söylemesi.
Emre Türker
Picture: deviantart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder