Hayatınızda verdiğiniz kararlar üzerine, sonuçların gerçekleşme olasılığı nedir? Her şeyden o kadar emin misiniz? İçinizdeki ses size tamam mı diyor, yoksa size mi öyle geldi.
Kimi zaman hiç de üzerinde durmadığımız, ama hayatın belli evrelerinde içinde olduğumuz, basit çelişkilerle kapsamına girdiğimiz bir olasılık konusunun büyüsüne kapılıyoruz. Bu mistik hava, bizi öylesine içine çekiyor ki, hissetmek için daha fazla algılamaya çalışıyoruz. Ayrıntılar, sanki bize bişeyleri ispatlamak ister gibi…
Kitabın yazarı Adam Fawer, başarılı eğitim hayatını ve teorik bilgilerini, etkili kurgusu ile birleştirip güzel bir çalışma ortaya çıkarmış. Kitabın içerdiği bilgilerin beğenisi, bireylere indirgendiğinde mutlak olarak farklılıklar gösterecektir. Örneğin, yakınınızdaki herhangi biri, başından geçen veya geçmekte olan olayları size aktarırken, konunun ana temalarıyla daha fazla ilgileneceğinizi düşünmeden kendi adına gerekli gördüğü tüm ayrıntıları size açıklamaya çalışacaktır. Derinlemesine olan bazı konular, dinleyiciye gereksiz ayrıntılar gibi göründüğü için, bazen “sadede gel” gibi geçiştirmelerde bulunup sabırsızlanırız. Ayrıntılar sizin için çok fazla bağlayıcılık içermiyorsa, gereksiz kısımları algılamalarınızdan çıkarıp atarsınız. Yazarın da birtakım ayrıntılar için bu tip takıntılarda fazla dolandığını düşüyorum. Belki de edebiyat dünyasına biraz uzak olan bazı kavramların, akılda daha iyi pekişmesi için böyle bir yol izlemiş olabilir. Fakat bu ayrıntılar, merak uyandırmak için olumlu sonuçlar da verebilecektir.
İlk romanı için 2006 yılında International Thriller Writers Award ödülü almış biri için, söylenebilecek fazla bir eleştiri olamayacaktır. Özellikle birtakım olayları çeşitli parçalara ayırarak konuları mükemmel bir şekilde toplaması, ayrılan dalları bir şekilde bağlayarak sonuçlandırması, ortaya çıkan puzzle’ın görüntüsünün mükemmelliğini bize yansıtıyor. Tasarladığı romanın sonuna, okuyucuyu heyecan içinde ulaştırmanın yollarını iyi biliyor. Kelimeler arasında gezinirken heyecanlanıyor, çözmeye çalışıyor ve bunun yanında genel kültürünüze katkıda bulunuyorsunuz. Bu nedenle de Olasılıksız, klasik denilebilecek bazı yapıtlardan ayrılıyor.
Düşüncelerimiz, yaşadığınız toplumdan etkilenerek, bazı kısıtlamalar arasında sıkışmış durumdadır. Aklımızın sınırlarını zorlamak, birçok kişiye göre aşılması güç bir hendeğe benzer. Kimi zaman deveyi atlatmak için hendeği bile tasarlayamayız. Planlarımızın mimarını oluşturmadıktan sonra, tekdüze giden yaşantımızı renklendiremeyiz. Hayatı biraz daha canlı görmek için, kimi imkânsızların olasılığını hesaplamaya bile gerek görmeyiz. Ama Adam Fawer, bu dar kalıpların arasından sıyrılarak görüş açısını genişletmiş ayrıcalıklı kişilerden biri olsa gerek.
Hepimiz en iyi sonuca ulaşmak için belli çaba harcarız. Kısa zamanda acil vermemiz gereken kararlar adına, kendi bakış açımızdan yaklaştığımız için, çevreyi hesaba katmaz, bu nedenle de emin olduğumuz noktalarda bile hüsrana uğrayabiliriz.
Labirent içinde çıkış yoluna ulaşmak için kaç yol vardır? Hangisi daha kısa veya hangisi daha güvenlidir? Sonuca ulaşınca mutlu olabilecek miyiz? Siz hala çoğu şeye olasılıksız olarak mı bakıyorsunuz?
Emre Türker
Kimi zaman hiç de üzerinde durmadığımız, ama hayatın belli evrelerinde içinde olduğumuz, basit çelişkilerle kapsamına girdiğimiz bir olasılık konusunun büyüsüne kapılıyoruz. Bu mistik hava, bizi öylesine içine çekiyor ki, hissetmek için daha fazla algılamaya çalışıyoruz. Ayrıntılar, sanki bize bişeyleri ispatlamak ister gibi…
Kitabın yazarı Adam Fawer, başarılı eğitim hayatını ve teorik bilgilerini, etkili kurgusu ile birleştirip güzel bir çalışma ortaya çıkarmış. Kitabın içerdiği bilgilerin beğenisi, bireylere indirgendiğinde mutlak olarak farklılıklar gösterecektir. Örneğin, yakınınızdaki herhangi biri, başından geçen veya geçmekte olan olayları size aktarırken, konunun ana temalarıyla daha fazla ilgileneceğinizi düşünmeden kendi adına gerekli gördüğü tüm ayrıntıları size açıklamaya çalışacaktır. Derinlemesine olan bazı konular, dinleyiciye gereksiz ayrıntılar gibi göründüğü için, bazen “sadede gel” gibi geçiştirmelerde bulunup sabırsızlanırız. Ayrıntılar sizin için çok fazla bağlayıcılık içermiyorsa, gereksiz kısımları algılamalarınızdan çıkarıp atarsınız. Yazarın da birtakım ayrıntılar için bu tip takıntılarda fazla dolandığını düşüyorum. Belki de edebiyat dünyasına biraz uzak olan bazı kavramların, akılda daha iyi pekişmesi için böyle bir yol izlemiş olabilir. Fakat bu ayrıntılar, merak uyandırmak için olumlu sonuçlar da verebilecektir.
İlk romanı için 2006 yılında International Thriller Writers Award ödülü almış biri için, söylenebilecek fazla bir eleştiri olamayacaktır. Özellikle birtakım olayları çeşitli parçalara ayırarak konuları mükemmel bir şekilde toplaması, ayrılan dalları bir şekilde bağlayarak sonuçlandırması, ortaya çıkan puzzle’ın görüntüsünün mükemmelliğini bize yansıtıyor. Tasarladığı romanın sonuna, okuyucuyu heyecan içinde ulaştırmanın yollarını iyi biliyor. Kelimeler arasında gezinirken heyecanlanıyor, çözmeye çalışıyor ve bunun yanında genel kültürünüze katkıda bulunuyorsunuz. Bu nedenle de Olasılıksız, klasik denilebilecek bazı yapıtlardan ayrılıyor.
Düşüncelerimiz, yaşadığınız toplumdan etkilenerek, bazı kısıtlamalar arasında sıkışmış durumdadır. Aklımızın sınırlarını zorlamak, birçok kişiye göre aşılması güç bir hendeğe benzer. Kimi zaman deveyi atlatmak için hendeği bile tasarlayamayız. Planlarımızın mimarını oluşturmadıktan sonra, tekdüze giden yaşantımızı renklendiremeyiz. Hayatı biraz daha canlı görmek için, kimi imkânsızların olasılığını hesaplamaya bile gerek görmeyiz. Ama Adam Fawer, bu dar kalıpların arasından sıyrılarak görüş açısını genişletmiş ayrıcalıklı kişilerden biri olsa gerek.
Hepimiz en iyi sonuca ulaşmak için belli çaba harcarız. Kısa zamanda acil vermemiz gereken kararlar adına, kendi bakış açımızdan yaklaştığımız için, çevreyi hesaba katmaz, bu nedenle de emin olduğumuz noktalarda bile hüsrana uğrayabiliriz.
Labirent içinde çıkış yoluna ulaşmak için kaç yol vardır? Hangisi daha kısa veya hangisi daha güvenlidir? Sonuca ulaşınca mutlu olabilecek miyiz? Siz hala çoğu şeye olasılıksız olarak mı bakıyorsunuz?
Emre Türker
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder