12 Ocak 2010

Gitmek mi zor, kalmak mı zor?


Daha önce buralarda bir yerlerde yaşanan hatıraları geride bırakıp, hiç var olmamışçasına gitmek. Sanki hiç solumamış, çiçekleri hiç koklamamışsınız gibi. Buram buram terlenen, kalp çarpıntılarının tavan yaptığı, seslerin yalnız paniklerde oluşan soyut duyumsamalardaki oluştuğu an gibi. Kim bilir kaç kez, o suskun ama gururlu insanın, dik başlı geri dönüş hayallerini kurmuşsunuzdur.

Git-gel’ler, hayatın vazgeçilmez grafikleri. Daha önceki yaşanmışlar ışık tutar geleceğe. Fakat hiç gidilmemişlerdir merak uyandıran. Uzakta bilinen bir karanlık ve siz, hayalde parlayan ışığa doğru koşarsınız. Bazen o karanlık hiç bitmez, bazen de yakamoz parıltıları gittikçe artar ve gittiğiniz yoldan bir daha geriye dönmez istemezsiniz.

Gitmek ve ardından geri dönmek… Geri dönüşlerde “özlemle el açılacak” beklentileri, hüzünle sonuçlanmıştır. Hiç var olmamış gibi, belki hatıralarda silik bir karakter şeklinde, zaman içinde kaybolmuş, yani unutulmuşsunuzdur. Cenaze feryatları gibi olsa da uğurlanışınız, hayat devam eder. El açanlardan çok, öğütlerle karşılaşırsınız. Destekçilerin köstekçilere dönüşümü, yandaşların ise siste dağılımı gerçekleşir. Zaten “Gitme”meniz gerektiği hatırlatılır, an ve an, defalarca.

Tekrar gitmek zorunda kaldığınız anlar var mıdır?

Gitmek... Aşkta gitmek, yolda gitmek, savaşta gitmek, sonra da yitip gitmek…

“Ne gittiğimle övündüm, ne kaldığımla.
Ne zaman gitsem, içimde bir telaş.”

Sazlı-sözlü bir hicaz makamı eşliğinde, “Gitmek mi zor, kalmak mı zor” sözlerinin ardından kadehler tokuşturulurken, ağır sigara dumanları yükselir ve siz, olanlara anlam veremezsiniz.

Sanırım ne gitmek, ne de kalmak,
Zor olanı geriye dönmek olsa gerek…

Emre Türker

Picture: flickr

21 yorum:

  1. aşkolsun hayalbemol, sen kimden yanasın allah aşkına. Önce benim şu yazımı mı okudu acaba: http://gugukusu.blogspot.com/2010/01
    dedim. baktım, yoksun. güldüm:D

    YanıtlaSil
  2. guguk kuşu. Eğer biz yemeksek: Malesef hayatın acı tuzu, her yemeğin içinde tat buluyor. Acılar derin yara izi bırakırken, tatlılar çabuk unutuluyor. Bunun sürekliliği, pesimist olarak tanımlanabilir. Demek isterim ki acı dolu her kelime, her dokunuş, bir şekilde hatıralarına kıvılcımdır. :) Yazına karşı olduğunu düşündüğün konu, şu anki durumunun biraz karamsar görünmesinden mi kaynaklanıyor acaba? :)
    Sakın ha! Hayat tahmin ettiğimiz kadar uzun değil. Hüzünbaz kelimelerim, bazen tatlı sözlere renk katsın diyedir, yoksa kimseyi üzmek istemem ben...

    YanıtlaSil
  3. yine sana katılıyorum. en zor olanı geri dönmek. ama geri dönmenin de bir adabı vardır ve ödeyebileceği bedele hazırlıklı olunmalıdır.. diyorum ya her kapı dışardan açılmaz. kapının dışında bahçede karşılaşırsın, gülümsersin, hatta merhaba dersin, hava ne kadar güzel bugün dersin. ama ne onun kapısından girmek istersin, ne de onu evinin içine almak. heleki benim gibi ilişkilerini yürek temelli yürütüyorsan, evine yani yüreğine alacağın insanlara dikkat etmen gerekir. heleki görmüşsen artık birdaha olamayacağını. o kapının kapalı kalması herikiniz içinde en doğru olanıdır. insanlar beni belki katı ve inatçı görüyorlar, bilemem öylemiyim ama bana göre prensip sahibiyim ve ne acıdır ki, bu prensiplerimi, sağolsun, yüreğimi acıtan insanlar emek emek oluşturdular. kendilerine teşekkürü buran iletmeyi bir borç bilirim.
    hüzün yok bemolcüm, şaşkınlık var ama şükürler olsun bi de farkındalık:D
    günün güzel olsun.

    YanıtlaSil
  4. ha birde, insanlar kapılarını çeşit çeşit nedenlerle kapar, kapıyı geri açılabilir kılan, sihirli anahtar da: giderken güzenin sarsılmamış olmasıdır. eğer güven duygularınız ihlal edildiyse (daha doğrusu güvedn duygularım ihlal edildiyse) o kapı ebedi açılmaz. böyle durumlarda kişi yaptığının farkındaysa dönmese daha iyi eder. en doğru olanı yeni açık kapıları bu hale getirmemeyi öğrenmiş olmaktır o aşamada.

    YanıtlaSil
  5. Ne zaman gitsem, icimde bir telas...

    En guzel kismi bu bence..Gitmek, kalmak, geri donmek...hepsinin tadi bambaska..bence guzel olan, istikamet bilinmezlik de olsa, her neresiyse ya da her kimse "evine" donus de olsa, yolculugun kendinden de keyif almak...

    YanıtlaSil
  6. guguk kuşu… İnsanın bazı prensipleri olmalı tabi, fakan zaman zaman yıkılmak şartıyla :) Farkındalık güzel, hüzün gerileme, şaşkınlık duraksama… Öyleyse hareket için bilgi depolamaya devam.
    İşte geri dönüşlerdeki düzen, en önemli etken. Geri dönen kadar, geri döneni karşılayanın tavrı önemli. Aslında herşey önemli :) Yine bağlantım koptu, düşünemiyorum sanırım. Herşey mantıklı gelmeye başladı :)

    Eliza Doolittle… Keşke sadece yolculukla sınırlı olsaydı. Bazen öyle gidişler var ki, yolculuk değil onun adı. Dönüm noktası… Cesaret, mucitlerin sahip olduğu, çoğumuzun sahip olmadığı bir şeydir.

    YanıtlaSil
  7. bir ara ben çok gitmek istemiştim ama aksine kalıp mücadele etmeyi seçtim. kendimce aldığım en doğru karar bu, bildiğim doğrularla devam ediyorum yaşamıma.

    YanıtlaSil
  8. güzle bir yazı...düşünmediğim bazı şeyleri gördüm..teşkür paylaşım için...

    YanıtlaSil
  9. küfkedisi… Bilirsin akıl veren çoktur ama el uzatan çok az kişi. En önemli karar senin kararın. Kararlarımız kimi zaman yanlış olsa da, bu bizim kararımız olacaktır. Bir gün “onun lafına uyup ne hale düştüm” demezsin.

    noidea… Önemli noktaları anımsatmak mutluluk verici, sevgiler.

    YanıtlaSil
  10. hayalbemol, evet objektif bakabilen insanlar için herşey önemli, belki hatta doğru gelebilir. zaten bu bakış açısı doğru olanı. bu anlamda, tam da bu noktada gerçek olan "senin neyi tercih ettiğin, tercihini de senin neyin huzurlu kıldığı, çatışmaya sokmadığı" na göre yapabilmek. Boşver bağlantılarımızı çok zorlamayalım:D

    YanıtlaSil
  11. Gitmek mi? kalmak mı?
    Bu kararı vermek mi?
    Bu karara boyun eğmek ,kabullenmek mi?
    Sırtını döndüğünde bir daha asla dokunamayacaklarına,kokusunu içine çekemeyeceklerine,sesini duyamayacaklarına içinden''kal de,ne olur kal de kalacağım ''demek mi?
    ''Kal desem de kalmaz ki''diyecek kadar ümitsiz-umutsuz olmak mı?
    Hangisi oldunuz hayatınızda giden mi-kalan mı?
    Bu sorunun cevabını her aradığımda cam kenarına başını yaslayan,
    sarı far ışıklarının önce yolu sonra yüzünü anlık aydınlatmasına izin veren,
    bu sırada cama yansıyan bakışlarıyla gözgöze gelmekten korkan,
    geride bıraktığı sesi duymamak için kulaklarındaki ezgiyi en yüksek sesiyle dinleyen,
    ellerini asla bir araya getiremeyen,getirsede nereye koyacağını bilemeyen,
    en sonunda gözündeki yaşları kulağındaki ezgiyle birleştiren olurdum.
    Uzun uzun mesafeli yollar alırdım bir daha asla geri dönülemeyecekli...
    Giden değildim kalanda yoktu ardımda bugün ama ben yinede uzuuun uzuuuun yollar almak istedim.
    Parmaklarım dizlerimde, eşlik ederken dilimdeki
    ''Eksik bir şey mi var hayatımda
    Gözlerim neden sık sık dalıyor
    Eksik bir şey mi var hayatımda
    Gökyüzü bazen ciğerime doluyor
    Öyle bir şey ki bu, kolay anlatamam
    Atsan atılmaz, satsan satamam
    Eksik bir şey mi var, anlayamam
    Bak çayım sigaram, her şeyim tamam
    Kalksam duraktan dolmuş gibi
    Arka koltukta unutulmuş gibi
    Terliklerimle, gelsem sana
    Sonunda aşkı bulmuş gibi''
    ezgisine
    ,ben camdan yansıyan yüzümü izledim.
    Ve özledim uzun yolculuklarımı ,gidenli kalanlı olmayan yolculuklarımı
    el sallamadığım,el sallanılmayan yolculuklarımı.
    Kitabımı fazla okuyamadan(miğdem bulanır hep:) koltuk filelerine sıkıştırdığım,
    bilmem kaç defa otobüste izlediğim Taşıyıcı film replikleriyle uykuya daldığım
    burnuma gelen kahve kokularıyla uyandığım,
    inince ilk işimin yatağıma uzanıp uyumak olduğunu düşündüğüm,
    ama bunu hiç yapmadığım
    tutulan boynum ,ağrıyan sırtıma rağmen ,
    koltukta saat sekiz uyanışlarımı ,toparlanışlarımı,
    eksi 40 lara inişlerimi,
    ''Hoşgeldin hocahanım''sözleriyle minübüsçünün elimden valizlerimi alışını,
    minübüsün dolmasını mavi tahta kapılı köy kahvesinde bir bardak kaşıksız kırtlama şekerli çay ve sigarayla beklemeyi,
    özledim bugün hem de çok özledim...


    demiştim bende gitmek ve kalmak üzerine ne çok yazı vardır çok ta okudum ama seninkide bambaşka biryerden bakmamı sağladı bu konuya:)
    sevgiler

    YanıtlaSil
  12. Öyle her gittiğin için geri dönmemeli yalnız :)
    Alışkanlık yapar sonra..Ve hak edene dönülür. Kim olursa olsun..
    Birkaç kez şans vermişsen ve olmuyorsa unutup gideceksin.. Çok yüzeysel bir bakış açısı gibi dursa da kısa ve net en iyisi bu :)
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  13. Selda… Ya ben ne derinlikte yarana temas etmişim öyle :) Çocukluğumda köyde geçirdiğim küçük lojman evini hatırlattın bana, bir yerlere gittim ama geri dönmek istemedim bende :) Şiirsel havada, sanki taş plaktan ezgiler yükselirken, denizi izliyormuşum havasına kapıldım. Flaşlar patladı gözümde. Kareler, kareler, kareler…

    Zeugma… Eğer durum aşksa, ne desek boş. Aşkın ne anlamda ortaya çıktığı konusu, tanımsız olarak belirlenmiştir. Duruma göre yani. Tek gerçek, hayatın devam ettiğidir. Bazen gitmek, mecburiyet olabilir. İşlenmemiş suçun ya da işlenmiş suçun cezası olabilir, gurbet de olabilir. O zaman dönmek için doğru zaman ne zaman? Biraz karışık bir konu öyle değil mi. :)

    YanıtlaSil
  14. Biraz karışık doğru :)
    Bak Murathan MUNGAN konuyla ilgili neler döktürmüş:

    Kimdi giden kimdi kalan?
    Aslında giden değil
    Kalandır terk eden.
    Giden de bu yüzden gitmiştir zaten..

    Nasıl ama ;)

    YanıtlaSil
  15. Zeugma… Evet güzel, bu şiir Murathan Mungan’ın markası gibi olmuştur.

    YanıtlaSil
  16. Ama ben öğreneli çok olmadı.Cahil kalmışım :))

    YanıtlaSil
  17. Zeugma... O kadar çok şey çıkıyor ki şu piyaada, hangi birini takip edeceksin ki!
    Geçenlerde bir sohbet sırasında, kadının biri okumadığı ve bilmediğim bir psikolog için şöyle demişti: "Senin gibi biri, o adamı nasıl bilmez anlayamıyorum"
    Anlatmaya gerek yok aslında. Milletimin içinde kaç profesör yetişiyor ve ben kaçını tanıyabilirim? Kaç çeşit bilgi var ve ben ne kadarını sindirebilirim? Zor işler bunlar zor :)

    YanıtlaSil
  18. Benim için her ikiside çok zor oldu aslında kalbimin kapılarını istemediğim halde hep kapalı bıraktım.Gitmek istedim çok zor geldi dayanamadım kalmak istedim ama kalmakta acı geldi ne yapsam diye düşüürken bir de bakmışım elimden kayıp gitmiş bütün istediklerim.Bu acı bana neyi öğretti biliyor musunuz anı yaşamalı bence içinden geldiği gibi yaşamalı sonunu düşünmeden.

    YanıtlaSil
  19. Süngerbok… Doğru tespit, anı yaşamak gerçekten önemli. Çünkü giden zamanın telafisi olmayacaktır. Fakat sonunu da hiç düşünmemek yanlış olabilir. Yani az biraz plan, sonra uygulama. Sonuç istediğimiz gibi olmazsa da olmaz, çünkü hayat devam ediyor. Biri olmazsa, diğerine hazırlık yaparsın. Belki çok daha iyisi olur, hayat bu. Sürprizlere açık olmak lazım.

    YanıtlaSil
  20. Ama hayalbemol biliyor musun benim başıma ne geldiyse bu çok planlı olmamdan ve uygulamada başarısız olmamdan geldi.Gördüm ki fırsatlar bire birer kaçmış elimden ama haklısın hayat devam ediyor bu aralar kabullenemiyorum gideni sanırım ondan bu kadar umutsuzluğum ama öğrenicem sanırım yavaş yavaş bende kabullenmeyi ve hayata devam etmeyi....

    YanıtlaSil
  21. Süngerbok… Planlı olmada sorun yok. Kabullenememek, yenilgiden ders almanın önemini unutmaktan kaynaklanıyor. Her kayıp, bir başarıya uzanan yol adına doğru ilkeyi öğrenmektir. (tekrar etmemek şartıyla) “Öğrenicem” kelimen ise, zaten başarmaya halen azimli olduğunun ifadesi ki, en güzeli budur.

    YanıtlaSil