29 Ocak 2010

Doyduğumuzu Nasıl Anlarız?

Akvaryum hobisiyle uğraşmamış olsanız bile, en azından fanusta bir Japon balığı besleme girişiminde bulunmuşsunuzdur. Aldığınız yemleri suya attıkça, balık iştahla yemlere saldırır. Bu durum hoşunuza gider ve acıkmış balığa yem vermeye devam edersiniz. Bir günün sonunda fanusta bir dram yaşanır, yani balığınız ölür. Neden? Çünkü Japon balıklarının midesi ve doyma hissi yoktur. Ne kadar yem atarsanız o kadar yemek isteyecek, sonunda şişip ölecektir.

İnsan, kendi organizmasına hisleriyle yön verebilmektedir. Açlık, susuzluk gibi fizyolojik içerikli güdüler, dürtü olarak tanımlanır. Fizyolojik ihtiyaçların azalması durumunda hafif bir gerginlik sezersiniz. “Öyle açım ki düşünemiyorum” sözü, bu gerginliğe örnektir. Aslında düşünmenize bir engel yoktur, sadece açlık dürtüsü düşüncenin önüne geçmiştir. İhtiyaç karşılandıkça, gerginlik azalır ve kaybolur.

Yiyeceğin bitmez tükenmez bir ihtiyaç olduğu bilindiğinden, firmalar bu açlığı tetiklemek üzere çalışmalar yapar. Dondurma ya da meyveyi dudaklarına götüren kadın modeli, medyada sıkça görülen etkileme yöntemidir. Özellikle reklâmlarda verilen bu görüntü, hem cinselliği hem de açlık etkisini uyandırmakta, şiddeti arttırarak direnci kırmaya çalışmaktadır. Tıpkı otellerin “herşey dahil” sistemiyle yaptıkları gibi. Birçok insan bu etkiye yenilerek açlık çekmeye başlar. İşte bu cazip teklifler ve davranışın tetikleyicileri, özendirici uyarıcılardır. İhtiyaç fazlası her şey, vücuda zarar verir. Fazla alkolle gelen kusma ve bilinç kaybı, aşırı yemekle sindirim sistemi ve vücudun esnekliğinde zorlanma, sizi ipe bile götürebilir.

Fransız fizyolojist Claude Bernard’ın tanımladığı homeostasis (biyolojik denge) kuramı, ihtiyaç ve güdüye karşı vücudun biyolojik denge durumudur. Isı yükseldiğinde vücudun terlemesi ya da açlık sonrası vücudun yiyeceklere yönelişi, buna örnektir. Bu denge, özendirici uyarıların şiddetli etkisi, düzensiz yeme, olumsuz bilgiler ve kötü alışkanlıklarla bozulabilir. Dünyayı saran Fast food çılgınlığıyla büyüyen obezitelik(şişmanlık), bozulan dengeyi yeterince açıklıyor.

Bizler, en azından Japon balıkları gibi midesiz değiliz. Bizim midesizliğimiz, kişiliğimizde saklı. “Doyduğumuzu nasıl anlarız?” diye sormuştuk. Açlık ile tokluğu kontrol eden ve yönlendiren merkez, hipotalamus’tur. Fakat biz önce gözümüzü doyuralım, gerisi kolay…

Emre Türker

Picture: deviantart

8 yorum:

  1. Öğeretici bir yazı, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Mesele doymakta değil! Gözümüzü doyurmakta yeğen:))
    diyesim geldi gülerek.
    Her zaman kilolarımla başım derttedir. Son 4 yıldır Hayatım rejimle geçiyor desem yeri.
    Verdiğim 13 kilonun ardından artık nefsime hakim olup az yemeye başladım. Lakin bu kış ne olduysa hem midem aç, hem de gözüüümmm:))
    Her pisboğazımı tutamayıp yediğimde ise büyük bi pişmanlık...
    Offf of, ne derttir bi bilseniz.
    Selamlar

    YanıtlaSil
  3. bazen başıma gelır boyle doyumsuzluk bı açgözlülük..halbuki karnım toktur ama o emri veren beyinmidir beyıncıkmı herneyse..önumden tatlılar kofteler tek tek gecer.hatta kuzu bıle cevırırm.işte bu yuzden bazen kendımı balık gıbı hıssedıyorum:d

    YanıtlaSil
  4. Alizafersapci… Destekleyici yorumların için teşekkürler :)

    Newbahar… Çok zayıfken, kilo alma hevesim vardı. Ne yapsam bunu başaramıyordum. Sonradan gittikçe almaya başladım. Başta iyiydi. Sonradan daha fazla aldım ve hafif göbeklendim. Uzun zaman öyle dolaştım ama bir ara annem “göbek pek çirkin duruyor be :)” diye söyleyince, azimle ölüm diyetine girdim (sakın denemeyin, zor bir deneyim) 1 ayda tam 10 kilo :) Fakat sonradan bir daha asla almadım. (kontrollü beslenme) Ne zaman ölçüyü kaçırmaya başlasam, duygularımda eskiye dair göbekli filmimi oynatıyorum :)))) Sen de öyle yap bence :)

    KaRaMeL… Bak beyni yönlendiren ve emri veren kısmına değinmemişim. Bu açlıkla ilgili yönlendirmeyi yapan, hipotalamus’tur. Yazımın sonuna gerekli eklemeyi yaptım :)
    Anladığım kadarıyla yemekle aran iyi :) Şahsen benim de öyle. Hatta yemek yapmayı seven, lezzetin bilinmesi gereken bir keşif olduğunu düşünen biriyim. Fakat ne zaman duygulara kilit vuracağımızı öğrenirsek, balık açlığından kurtulabiliriz, öyle değil mi sevgili KaRaMeL :)

    YanıtlaSil
  5. once iste ,sonra gerceklestir
    hersey senin elinde:)

    YanıtlaSil
  6. Ülkü Kuş… Mutluluk ve başarı seminerlerindeki slogan gibi oldu :)

    YanıtlaSil
  7. ben doymmmaaammm ne gözüm ne midem o his yok bende

    YanıtlaSil