Uzun süreli hafızanın başlangıç aşaması
Bellek bize bir bilgisayar parçasını çağrıştırabilir. RAM adı verilen bu parça, bilgisayara elektrik geldiği sürece işlemciden gelen bilgileri saklar. Tıpkı beyindeki kısa süreli bellek gibi. Gelişim ve hafıza kitaplarında anlatılan uzun süreli bellek araştırmaları, bu kısa belleğin ikinci aşamasıdır.
Hayat boyu insanlar bir şeyler öğrenir, unutur ya da anımsar. Bellek, bilgiyi saklayan ve gerektiğinde geri getiren işlemlerdir. Bilgiyi saklamak için gelen duyumları önce kodlar, sonra depolar ve zihin raflarına yerleştirir. Kodlama, gelen duyumları anlamlandırma yöntemidir. Başka bir deyişle, bilgiyi işleyerek saklanmaya hazır duruma getirmektir. Bu nedenle kavramları isimlendirirken karmaşık değil, anlamlı harfleri seçeriz.
Gelen duyumları bellek nasıl saklar?
Kodlama sonrası, sıralama ya da gruplama aşamasına geçeriz.
Şu cümleyi okuyalım: Bellek katkısıyla oluşan, duyularla nesne ve olayları tanımlama aşaması “gaamaıll” olarak tanımlanır. Böyle bir tanım olsa, kolay hatırlar mıydınız? Peki, “gaamaıll” kelimesini “algılama” olarak yeniden düzenlersek, bir şey değişir mi? Kesinlikle çok şey değişir. Bu bize anlamlı sıralamayı göstermektedir. 145319231881 sayısını akılda tutmak zordur. Peki, ya bu sayıyı tarihsel parçalara ayırırsak! 1453 (İstanbul fethi) 1923 (Cumhuriyet İlanı) 1881 (Atatürk’ün doğumu) Şimdi nasıl? Psikolojide bunun tanımlaması, kümeleme olarak bilinir. Kısaca kümeleme, bilgiyi anlamlı birimler halinde gruplamaktır.
Bellekteki kısa bilgiyi aktarmak için, genelde tekrar ederiz. Mesela bir telefon numarasını kâğıda dökmeden önce birkaç kez tekrarladığımız gibi. Bu anlamda bilgiyi öğrenirken (mesela ders çalışırken) tekrarın ne derece önemli olduğu görebiliriz. Tabi bu arada sizi olumsuz etkileyecek sonuçlardan uzak durmak şartıyla! Mesela numara ezberlerken, başka birisi sesli şekilde para sayarsa, işiniz zorlaşacaktır. Çünkü o sırada, bozucu etkileşim gerçekleşmektedir.
Bir de fotoğrafsı imgeleme var, yani gördüklerini belleğe aktarma durumu. Yaş ilerledikçe, fotoğrafsı bellek de zayıflar. Çünkü alınan bilgi ve şartlanmalar, algı şeklimizi etkilemektedir.
Son zamanlarda uzmanlar, bilginin hafızadan silinmediği, sadece geri plana atıldığı düşüncesinde birleşiyor. Ne olursa olsun, bilgi tekrar edildikçe önem kazanır, kullanılmayanlar derinlerde kaybolacaktır.
Emre Türker
Picture: flickr
Gerçekten öyle Emre.Uzmanların bu görüşüne ben de katılıyorum. Bir şeyi unutursan yıllarca aklına gelmeyebiliyor.
YanıtlaSilGeçen yıl babam erkek kardeşimle olan bir anımızı anlatmıştı. Önce ''Hayır, sen yanlış hatırlıyorsun, öyle bir şey olmadı'' dedim, gayet kendimden emin. Ama çok eminim gerçekten.. İster istemez aklıma düştü tabii. Ve 2 gün içinde olayı film sahnesi gibi görüp hatırladım sonunda..
Bu benim ilk kez başıma geldi. Kötü bir anıydı, sanırım unutmak istemiş ve tamamen başarmışım.15 yıldan fazla geçmiş üstünden ama ben 3 yaşındaki anılarını bile hatırlayan biriyim..
Bir de özellikle ev tipi ahizeli telefon kullananlar arama yaparken her seferinde numarayı gördüklerinden çabuk belleğe alıyorlar.Bunun okuma yazma bilmeyen bir kadında bile gerçekleştiğini gördüm.. Bir sürü numarayı ezberden çevirebiliyordu :))
Yaşlı siyasetçiler de sürekli siyaset yapıptıklarından bellekleri uzun süreli değil mi?
Zeugma… Hafıza konusunda iyi olman, seçtiğin branş açısından önemli. Çocukken unutmak istediğin olayda ise, Freud’un bilinçdışı dinamikleriyle desteklediği “BASTIRMA” kavramıdır. Yani çocukken yaşanan can sıkıcı olay veya travmaların can sıkıcılığını engellemek için belleğin geri getirmeyi engellemesidir.
YanıtlaSilSiyasetçiler, kendini biraz farklı geliştiriyor. Her olaya bir müdafaa ve tehlike gözüyle bakıyorlar. Bu nedenle hatırlama ve anımsama olaylarına anımsatıcı olarak savunma işaretleri koyuyorlar. Ben bu anlamda bilim adamlarına hayranım. Her yöne açık, araştırmacı, yorumlayan, anımsayan ve açıklayan. Tüm hafıza tekniklerini etkin uyguluyorlar. Daha ne olsun :) Şahsen belgesellerde aktif çalışan bir uzmanlık, hayalimdeki mesleklerden biri olmuştur.