02 Aralık 2008

26 Ağustos ve Büyük Taarruz

Bu vatan, yıllarca kendini esir etmeyeceğini tekrar tekrar ispat etmiştir bu dünyaya. Türk Milletinin belki de en zayıf yönlerinden biri, duygusal bağlarının hassas oluşudur. Çok çabuk aldanır olmuşuz ama, aldandığımızı fark ettiğimiz anda, tek vücut olup göğsümüzü siper etmişiz düşmana, ta ki özgürlüğü iliklerimizde hissedinceye kadar…

Büyük taarruz, İtilaf devlerinin, tamamen esareti altına almak istediği Türk Milletinin, bölünmez bütünlüğü için her şeyini ortaya koyabileceğini anlamış olduğu büyük bir mücadeledir. O yıllarda Yunan kuvvetleri, Avrupa’nın desteğini de alarak Anadolu’ya çıkmıştı. Düşman kuvvetleri iyice Anadolu’nun içlerine doğru yayılmış, Batı Anadolu tamamen işgal altına alınmıştı. Bundan tam 83 yıl önce, 1922 yılının Haziran ayı ortalarında, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, yurdun işgaline karşı taarruz kararı almıştı. Ordu birlikleri ile futbol maçı yapma bahanesi altında Akşehir’de buluşmuş, bu şekilde Yunanlılar ve İşgal kuvvetlerinin dikkatini çekmeden görüşme gerçekleşmişti. Amaç, kısa sürede ve kesin bir sonuçla düşman kuvvetlerinden kurtulmaktı. 28 Temmuz’da taarruz hakkında görüşmeler yapılmıştı. Olayın gizliliğini korumak maksadıyla, 21 Ağustos’ta Çankaya köşkünde bir çay daveti verileceği basına açıklanmıştı. 26 Ağustos Cumartesi günü, Atatürk taarruz emri verdi. Sabah 5 sıralarında taciz ateşi ile başlayan harekat, önemli görülen yerlere yoğun topçu ateşi ile devam etti. Tel örgüler aşılarak süngü hücumu ile, sırasıyla Tınaztepe, Belentepe ve sonra Kalecik Sivrisi düşmandan kurtarıldı. 26 Ağustos taarruzu Meclise bildirildiğinde, büyük bir coşku yüreklere serpildi. 27 Ağustos’ta, Afyon, 8. Tümen tarafından kurtarıldı. 28-29 Ağustos’ta, düşman ordularının 5. Tümeni sarıldı. Düşmanın geri çekilmesi engellenerek çarpışmaya zorlandı ve varını yoğunu bir milletin özgürlüğünü sağlamak için çarpışanlar, 30 Ağustos 1922 günü, Dumlupınar'da, Mustafa Kemal önerliğinde düşman ordularını yok etmiştir. Daha sonra kaçabilen düşmanın takip edilmesi konusunda ulu önder, "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri" diyecekti…

Ülkemizde yaşayan halk, savaş anında şehit olmayı büyük bir mertebe olarak içine sindirmiştir. Şehitlik, cennetin bir çeşit müjdecisidir. Bu nedenledir ki, toprağa ve bir milletin bölünmez bütünlüğüne herhangi bir tehdit oluşmuşsa, kendini savunma adına savaşmak, inanç gereğidir. Yıllar önce olduğu gibi, bu milletin elinden tüm silahı alınsa da, dört bir yanı sarılsa da, asla teslim olmayacak, namus, şeref ve vatan uğruna sonuna kadar mücadele edecektir.

Tarihteki 26 Ağustos’ta, bir başka önemli taarruz daha meydana gelmiştir. 26 Ağustos 1071 tarihinde, Selçuklu Türkleri ile Romen Diyojen önderliğindeki Bizans İmparatorluğu arasında, Selçuklu-Bizans Savaşı yaşanmıştır. 200.000 üzerindeki Frank, Norman, Slav, Gürcü, Abaza, Ermeni ve İslam dinini kabul etmemiş Peçenek ve Uz Türklerinden oluşan ücretli askerden bir ordu, 13 Mart 1971’de Anadolu’ya hareket etti. Bizans ordusunun doğuya doğru hareketi, Sultan Alparslan’ı Mısır seferinden vazgeçirmişti. 26 Ağustos Cuma günü, 40.000 kişilik Selçuklu ordusu, Cuma namazı sonrası yarım hilal taktiği ile Bizanslılara saldırı düzenlendi. Savaştan İki saat öncesinden Peçenek ve Uz Türkleri, Selçuklu tarafına geçti. Mezhep baskıları nedeniyle Bizanslılara kızgın Ermeni kuvvetleri de muharebeden çekildi. Sayıca üstün Bizanslılar, Türklerin saldırı taktiklerine dayanamayıp teslim oldular. Sultan Alparslan, savaş sonrası esir düşen Romen Diyojen’i daha fazla küçük düşürmek istememiş ve serbest bırakmıştır. Fakat Bizanslılar aynı merhameti göstermeyip Romen Diyojen’i öldürmüşlerdi.

Tarih boyunca hiçbir zaman, hiçbir topluma bu millet boyun eğmemiştir. Yıllar geçse de, inancı ve cesurluğu hep ebedi kalacaktır. Tük milletine tarih boyunca hiçbir ülke, gerçek dostluk amacıyla yardım elini uzatmamıştır. Tarihinden ders almamamız mümkün değil. Gelecek konusunda dış kuvvetlere avuç açmak bize yakışmaz. Bu millet, kendi kendine yetebilecek güç ve azme sahiptir.

Emre Türker

Picture: deviantart - Samsun Atatürk Müzesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder