08 Eylül 2009

Yolun Sonunu Görebilmek

Kimin işi kime göre daha zor?
Bir işin üstesinden gelmek için, bazı zorluklara katlanmak gerek. Her işin kendine göre zorluk yanı ve her işin kendine göre bir uzmanlık alanı vardır. Ayrıca her iş kendine göre önemlidir. Bu düşünce yapısı genel anlamda hayatı kapsar. Yani, her acının kişiye göre daha katlanılamaz veya yapılan işin diğerine kıyasla çok daha çileli olması düşüncesi gibi.

Bir işte ustalaşırken geçilen zorluk, klasik bir oyunda bölüm atladıkça seviyenin daha karmaşık hale gelmesi gibidir. Örneğin bir tetris oyununa başlangıçta, şekilleri yavaşça boşluğa yönlendirirken, gittikçe hızlanan bir grafikte, dar zaman ve alanda yer aramaya başlarsınız. Ya da bir uçak simülasyonu başlangıcında (simülasyon= Sözlük anlamıyla benzetim, Fiziksel ya da soyut bir dizgenin davranış özelliklerinin başka bir dizgenin davranışlarıyla gösterimi) karşıdan gelen savaş gemileri seyrek ortaya çıkarken, oyun ilerledikçe atağa geçen obje olasılıkları artmaya başlar. Seviyenin artışıyla birlikte, kişinin zorluk derecesine bakış açısı değişir. Dayanma süresinin, denemelerin ve becerinin artması, tecrübe kavramının ortaya çıkışıdır.

Bazı engelleri aşabilmek adına, geçici sorunlara faklı bakış açısı gerekiyor. Pesimist (kötümser) düşünceyi benimseyenler, çözüme ulaşan yola çok sıcak yaklaşamaz. Optimistler (iyimser) ise bir yere kadar kabullenir. Doğru bakış açısıyla hareket, çoğunlukla realistler (gerçekçi) tarafından benimsenir. Gerçekçi, eğer yolun sonunda başarı görürse, gerektiği anda omuzlarına yük almaya ve kendisini engelleme çalışanlara karşı mücadeleye hazırdır.

“Kahpe dünya, boktan hayat” gibi düşünce sloganları, sizi çıkmaza sürükler. Her yolun bir çıkışı olabileceği gibi, çıkmazları da olabilir. Labirentinin sonunu görmek için geniş düşünmek gerekir.

Evdeki sohbetlerden birinde, çıkmaz bir durumda ne yapacağımızı tartışırken, sözlerimizi şu cümleyle sonlandırmıştık.

“Ben bunu yapamam” değil, “nasıl yapabilirim” diyeceksin.

Emre Türker

Picture: flickr

15 yorum:

  1. "Bazı engelleri aşmak adına, geçici sorunları görmezden gelmek veya alışmaya çalışmakla ilgili bu deyimi, pesimist (kötümser) düşünceyi benimseyenler sevmez" ifadenize kesinlikle katılmıyorum.
    "Köprüyü geçene kadar ayıya dayı de." sözü sizin bahsettiğiniz gibi geçici sorunları görmezden gelmek değil.Çünkü dayı denecek "ayı", geçici sorun değil, bir veya bir kaç insan(sizin amiriniz olabilir, işinizi görmesi için muhtaç olduğunuz biri olabilir) ve keşke sadece görmezden gelinmesi gerekse. Çok daha fazlası gerekir. Beş para etmeyen o ayıya "dayı" demeniz yani onu övmeniz, pohpohlamanız, sizden alası yok demeniz, onun ak dediğine kara dememeniz gerekir.
    Bu şekilde davranabilmeniz için de ne optimist, ne pessimist ne de realist olmalısınız, olmanız gereken tek şey var prensipsiz ve karaktersiz olmak.

    YanıtlaSil
  2. Purple Dream... Yazının tamamını okudum ve dediğin anlam çıktığını gördüm. Anlatmak istediklerim ve yazdıklarımın farklı olduğunu bana gösterdiğin için teşekkür ediyorum. Yazının atasözü kısmını kaldırdım.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba,uzun zaman oldu yorum yazamadım ama takibindeyim.
    Ben hayatım boyunca ben bunun yapamam demedim,ilk başta yapabilirmiyim acaba diye düşünüp,yapmak istedim.Çok şükür senin de dediğin gibi iyimser yaklaşınca her şey yoluna giriyor.Ne yapmak istediysem öyle veya böyle başardım.AMA bunu özellikle büyük yazdım:))Bu sefer de benim dışım da herkes sen bunu yaparsın-halledersin diye her işlerini benim üzerime yıkmaya başladılar.Hayır diyemediğim zamanlarım çok oldu(aslın da hiç bir zaman hayır diyemedim).İşte o zaman da bana yazık oluyor:)))
    Şu an ki yorumum senin yazdıklarına bire bir örtüşmese de ben bu şekilde algıladım ve yorumumu da yazdım bile:)))
    Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  4. beyaz mendil… İşe iyimser tutumla ve saf yaklaşınca, yükü arttıranlar da oluyor. Zaten gerçekçilerin buna engel olması ve gerektiğinde dur diyebilmesi söz konusu. Açıkçası ben de iyimser yaklaşıyor ve çoğu zaman üzerime fazla yüklenen ağırlıkları görmezden gelebiliyorum. Tek sığınma, “iyilikten kimseye zarar gelmez” sözü olsa gerek.

    YanıtlaSil
  5. Acaba umutla da alakası olabilir mi durumun? Ne zaman umutsuzluğa düşsek pesimist yaklaşımlarda bulunmaz mıyız? Dediğiniz gibi ne olumsuz düşünceler ne de Polyannacılık sorunlarımız çözüyor. Gerçekçilik sorunların tek çözümü.

    YanıtlaSil
  6. küfkedisi... Umut, bir çeşit anahtar ve yol gösterici. Soyut ile somutu idare eden gerçekçi, kazanıyor.

    YanıtlaSil
  7. Hayalbemol;

    Tabii ki umut ederken imkansızlığa sürüklenmeyeceksin, mantıklı olabilecek umutları kastetdim ben:)

    YanıtlaSil
  8. küfkedisi... Hayatım boyunca umutlarım hep yeşersin istedim ben de küfkedisi, hatta bazen o yeşillik sadece resim olsa bile, içeriğinde bir boya olabilmeyi hayal ettim. Bazen gerçekçiler gelip kırıntıları süpürdü kimi zaman ama hep beklenti içinde olmak güzeldi. Mantıklı umutlar bizi hiç terketmesin, hatta umudun şekli ne olursa olsun, içimizde bir yerde hep var olsun değil mi küfkedisi. Ne kastettiğini anladım, merak etme :)

    YanıtlaSil
  9. Hayalbemol;

    Bence de terketmesin ki içimizdeki yaşama azmi azalmasın. Anlatabildiğime sevindim:)

    YanıtlaSil
  10. Ne guzel yazmissin...Pozitif dusunmenin cabayla ve emekle bileskesi nelere kadir gercekten...Bugun, aslinda tamamen ilgisiz gorunse de, aslinda konuyla ilgili bir post yaptim ben de...astroloji cikis kaynakli ama, psikolojik-kuantum fizik ve pozitif dusunce devamli :)

    YanıtlaSil
  11. Eleştirilerimi dikkate aldığın için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  12. Purple Dream... Daha önce de belirttiğim gibi, yapıcı olan her türlü eleştiriye açığım. Yazılarıma yorum veya mail yoluyla yapılan eleştirilere tarafsız yaklaşır ve doğruluğuna inandıklarımı uygularım. Bu anlamda ben sana teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  13. Eliza Doolittle... İlginç, ben yoruma yanıt verdiğimi zannetmiştim ama sayfada yazdıklarım çıkmamış. Neyse, yadıklarını okudum ve bakış açını beğendim. Bilimsel, düşünsel ve sosyal bir yazı olmuş bana göre. Her anlamda "ben boş değilim" diye bağırıyor kelimelerin :)

    YanıtlaSil
  14. benim işim herzaman kıskanılır tatilinden dolayı ,sınıfta yat yat bo tatil ohhhh diye ama bunu söyleyenlere bir iki çocugu oyala diye bıraksan delirir...
    sırf tatili uzun diye basite indirgenir...
    iş derken bundan meslekten bahsetmedin ama ben her işkendine göre önemlidir sözünü okuynca sabah bana bunları söyleyen insanı hatırlattı....

    aslında istemekte yolu yarısını kendiliğinden koşturuyor ama istemeden yapmak zorundaysak iş edindiklerimizi
    bunu becerebilen birileri aşan birileri varmı var ozman ben niye yapamayayımdır bendeki..bu hangi guruba giriyorki:)

    YanıtlaSil
  15. asya selda… Toplum artık işi, tatil günleri ve rahatlığıyla değerlendiriyor. “Kişiliğine uygun şey nedir?” buna aldıran pek yok. Gerçi ekonomik koşullarda geçinme derdine düşenlere bir anlamda hak vermek istiyorsun ama insan sevmediği bir şeyi nereye kadar devam ettirir veya hangi noktadan sonra mutlu olabilir.
    Hoşumuza giden bir sohbet, istenilen ilişkiye yeni başlangıç gibi durumlar söz konusu olduğunda, daha dinç olmuyor muyuz? Veya her ne olursa olsun, sıkıntıların üstesinden gelerek, yapmak istediklerimize odaklanmıyor muyuz? İşte sevilen işi yapmak, buna benzer.

    YanıtlaSil