02 Nisan 2009

Çocukluk Hatıralarım

Kelebeğin Ömrü, çocukluğumuzu anlatmamızı isteyen soruları paslamış, oyuna katılmamızı bekliyor ve diyor ki:
“Anlatın bana bakıyım neler yaptınız siz çocukken, haylaz mıydınız? Durgun muydunuz? Sümüklü müydünüz? Oyunbozan mıydınız? Gıcık mıydınız? Hileci miydiniz?” diyor.

Kozasından çıkıp her gün yeniden hayata gözlerini açan Kelebeğin Ömrü, çocukluğuma yolculuk için bir zaman makinesiyle evimin önünden aldı beni. Şimdi o yerlerde dolanırken, kalabalık caddelerden, gürültülü sokaklardan uzaklaşmanın mutluluğunu yaşayacağım.

Yazıya başlamadan önce, yeni paslaşmalarda bulunmak istiyorum. Eğer kabul ederseniz;
BI DOST , DEZ , ÖzLeM , Haydins , Blood.Roses. veee Darkstar


Hatırımda kalan ilk notlar, çakıl taşlarıyla kaplı yüksek tepelere uzanan dolambaçlı bir yolun sonundaki sıcakkanlı, seri konuşmacı Karadeniz insanlarının bir araya geldiği köye dairdir.

Anne ve babamın öğretmenliğinden dolayı atandıkları bu yerde, imece usulü toplanan fındık dalları arasında, insanların birbirleriyle konuşmalarını dinler, bir sağa bir sola koşuştururdum. Dağlardan gelen berrak soğuk suları içerken, kelebeklerin daireler çizerek uçuşmaların takip ederdim. Papatyalardan taç ve kolye yapardım ablama hediye etmek için. Hacı amcanın yetişkin kızlarının maskotu haline gelmişken, onların mutluluk kaynağı olmak gurur verirdi bana. Derme çatma okulun tek katlı öğretmenevinde kalır, geceleri davullu zurnalı, ışıklı düğünlerinde Fuat amcamın gazozlarını almak için sıraya girerdim. Şekerli sakızların şekeri bitinceye kadar geviş getirir, otları ağzında oval şekilde çevirerek midesine indiren ineklerin verdiği sütü içerdim. Karadeniz’in ünlü hamur işlerine bayıldığımdan, her gece bir bardayım havasında, her gece bir köy evindeydim.

Yazları İzmir’in yollarına seyahatçi olarak düşerken, rahmetli anneannemin şirin evine varmak için saatleri sayar, babamın kucağında uyuyakalırdım. Gözümü açtığımdan, anneannemin neşeli suratıyla karşılaşır, elleriyle hazırladığı mantısını tatmak için mutfakta beklerdim. Dedemi çok sevmeme rağmen, mesafeliydim biraz. Koltuğunda oturup kahvesiyle birlikte sigarasını tüttürürken bana hizmet etmelerini emreden boğuk sesini hatırladıkça, ruhum çocukluğumdaki o bedene geri dönüyor.

Fuarın karnaval havası, şimdikinden çok farklıydı. Uçan balonumu ne kadar elimden kaçırsam da yine de koluma bağlamalarına izin vermez, ipi elimden kayıp balon göklere yükselirken yeniden almaları için mızıklardım. Sanatçı dayımın heykellerini hazırladığı evinde, sanki bir müzedeydim. Yengemin rahatlatıcı konuşmalarıyla telkin olurken, sıcak havayı estiren vantilatörün önünde saçlarımın dağılışıyla beraber gülücükler saçardım.

Sapan yapmasını istemiştim babamdan. Tehlikeli hiçbir oyunu tasvip etmezdi. Zorla hazırlattığım o tehlikeli aleti, sadece diktiğim boş tenekeleri vurmak için kullanmışımdır. Hiçbir kuş, taşımdan nasibini alıp da yaralanmamıştır.

Organik, inorganik nedir bilmezdik biz hormonsuz dünyada. Meyveleri ve sebzeleri, toprağındaki özünden çıkan bedeninden koparırdık. Kimsenin kimsede malı, kimsenin kimsede gözü kalmazdı. Göz hakkı diye bir şey vardı insanlık ölmeden önce…

Babamın kucağında uyumak keyif verir ki, defalarca uyuklama numarası yapmamın sebebiydi o hoplamalarım, zıplamalarım.

Çocuklara aşı yapmak için gelen doktorların arabalarındaki iğnelerden değil de, yanlarında getirdikleri kurt köpeğinden korkardım.

Yıllar ilerledikçe, hayat bozuldu. Geçmişin son sıcaklığını yaşayanlardan olmanın haklı gururu var içimde. Gelişen teknolojiyle birlikte tükenen insanlığın acısıyla, düşüncelerime geri döndüğüm çocukluğumdan çıkmak istemiyorum.

O zamanlarda dolansak, bir rüya olsa yaşadıklarımız ve hiç uyanmasak…

Emre Türker

15 yorum:

  1. Çok güzel bir çocukluk yaşamışınız.Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. beyaz mendil... Gerçekten çok özlüyorum o yılları. Çok uzak ama sanki dündü çocukluğum ve birden büyüdü dünya etrafımda.

    YanıtlaSil
  3. Sorma ,bana herşey dünmüş gibi geliyor:((

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar saf ve hoş bir mim olmuş , teşekkür ederim Hayalbemol banada yer verdiğin için.. Seninki gibi hoş bir çocukluk geçirmedim , şehir hayatı ile iç içe bir çocukluğum oldu.. Yine de eğlenmesini bildim.. :)

    YanıtlaSil
  5. sevdim ben bu çocuğuuu:)

    ama işte büyümüş oda naaaparsınnn..herşey mükemmel kalmıyooor:D:))

    YanıtlaSil
  6. baba kucağında uyumak he, süpermiş..:)

    YanıtlaSil
  7. beyaz mendil… Aaaah Ah!

    Darkstar… Önemli olan da o zaten, eğlenebilmek yani.

    BodrumSibel… Kıvrak zekâ ha, valla mest ettin beni :)

    yesari… Öyle işte, naparsın :)

    bi dost… Çok rahattı valla, hiçbir konforlu koltukla değişmezdim :)

    YanıtlaSil
  8. Öncelikle beni kırmayıp cevapladığın için teşekkür ederim sana..

    ne güzel anlatmışsın herşeyi , ama şu karadeniz insanlarının biraraya geldiği yeri merak ettim doğrusu, ee bi tarbzonlu olarak dikkatimi çekti :)
    Kuymakta yedinmi oralarda?
    hımmmm allaamm canım çekti bak şimdi :)

    YanıtlaSil
  9. Kelebeğin Ömrü… Orası ayrıca benim memleketim, Akçakoca adında Karadeniz’in kıyıcığında bir yer. Bir zamanlar Rıfat Ilgaz’ın öğretmenlik yaptığı sahil kasabası. Köy, Aktaş köyü. Artvinlilerin yoğun olduğubu yere, kendi halkı gebekese diye isimlendirir. Tepede bir yer. Oralara yolun düştüğünde, tanıtım broşürlerinden Aktaş Şelalesi diye görebilirsin. Şelaleye gidiş baya zahmetli ama.
    Kuymak? Bekli ismi bizim oralarda değişiktir. Çünkü aynı şeyleri farklı isimlerle çıkarıyorlar. Ben peynir kalıbı şeklinde makarnaya rendelediğimiz keş’i, kara lahanadan yapılan mancarı (mısır ekmeği ve yoğurtla beraber üçü bir araya gelince, süper oluyor kanımca), cevizli sucuk diye bildiğimiz ipe asılı tatlının fındıktan yapılmış hali, yani Küme’sini bilirim. Bir de kaşık makarnası. Daha çok var. Hepsini seviyorum ben. Haaaa, nasıl unuturum Laz böreğini. Aşığıyım onun. Bir dostum var, babaannesine gittiğimizde eğer evde Laz böreği varsa “çabuk saklayın emre geldi” diye bağırırdı. Çünkü hepsinin istisnasız yiyebilirdim :)
    Mim süper geldi bana, hani cuk oturdu üstüme :) Ben teşekkür ederim bu anlamda…
    (Kuymak'ı anımsayamadım ama neyse onu da kesinlikle yiyebilirim :)

    YanıtlaSil
  10. amanın pek bi şirin çocuk muşsun.
    Öyle hayal ettim kafamda yazdıklarını okurken.
    gecen yıl karadeniz şenlikleri yapıldı kuşadasında,,süperdi ya.hem yöresel yemekler vs. hemde horon:) orda ögrendım ben horonu.
    Bu sene nasip olursa gidicez yıne arkadaşlarla.:)

    YanıtlaSil
  11. KaRaMeL... Horon'da geleneksel "tulum" diye bir müzik aleti vardır, genelde İskoçların Gayda'sına çok benzer. Acaip bir alettir o :)

    YanıtlaSil
  12. Canım heme açıklıyım Kuymak diğer asıyla mıhlama

    Mısır unu tereyağ ve peynirden yapılan süper bi oluşum olur kendisi bölee ekmeği daldırkça uzar gider koparıp yemeğe kıyamassın??

    Bildinmi?????
    :)

    YanıtlaSil
  13. Kelebeğin Ömrü… Şimdi oldu, mıhlama. Bilirim ve yerim ben onu :)

    YanıtlaSil
  14. hey gidi çocukluk günleri..insan özlüyorda birtürlü geri dönemiyor yakalayamıyor...o zamanın çocukları şimdinin büyükleri de neden değişiyor tüm masumiyet.keşke..keşke herşey a-ynı kalabilseydi.küçük yerlerde yaşayan çocuklarda var yine o heyecanda; büyükşehirler yutuyor hepimizi büyükleri yuttuğu gibi çocukların duygularını da yok ediyor iyiniyetide.hepimizin yeniden o günleri yaşayabilmesi memlekete dönebilmesi dileğiyle.

    YanıtlaSil
  15. bak okuyunca eskilere gittim bende çocukluğumda temiz hava bol gıda huzur yeşillik içindeydim.....birde hatırladım benimde kardeşim uyuyormuş numarası yapar babamın kucağına giderdi bende yürümek zorunda kalırdım:((

    YanıtlaSil