Kimine arkadaş dedik, kimine dost. Tatlı sözlerle avutanların peşinde düşerken, dostun acı söylediğini unutuverdik. Popüler olduğumuz dönemlerde kalabalığın sarhoşluğa kapılıp, sessizce bizi izleyenlerin fısıltılarına aldırış göstermedik. Vakit geldiğinde kimin ne mal olduğunu öğrendik ama o zaman da tren çoktan kalkmış, gidenler adres bırakmamıştı.
Nefret ettiğim keşkeler, yaşamım boyunca beni takip etmiştir. Edindiğim tecrübeler, aslında bu pişmanlıklardan aldığım hayat derslerinden geliyor. Ailemin önerilerine sıcak bakmadığım her anımda başıma bir şeyler geldiğinde olsa gerek, bana tavsiyelerde bulunmamalarını, ne yaparsam yapıyım beni desteklemelerini rica etmişimdir. Tabi uygun görülmeyenler, asla kabul edilmeyenlerdi.
Yardım topladığım dönemde, şirket içerisindeki arkadaşlarımdan şekil olsun diye birlik mesajları alırdım. Hatta durumu kötü olanlara bu kadar çok yardım etmek isteyen olduğunu bilseydim, çok daha öncesinden yola koyulurdum demiştim. Ne çok yanılmışım! Reklam olmak isteyip de her fırsatta sesini yükseltenler, şirket yöneticilerinin popülerlik düzeyinde olaya yaklaşmadığını anladıklarında, sessizce sıvışıverdiler. Sesi çıkmayanlar ise yardım elini uzatırken, kendilerinin bilinmesini istememişlerdi. Hatta bu uğurda kendimi kaybederken, başkaları bundan faydalanmayı iyi bilmişti.
Aynı şey başka bir şirkette başıma gelmişti. İntranet içinde oluşturmayı düşündüğüm çevrimiçi dergiyi kurduğumuzda, editörlüğünü yaptığım çalışmanın gerisinde kalmış, fikirlerim başkalarının yukarı çıkmak için kullandığı merdiven olmuştu.
Bir gün kurumsal amaçlar adına çıkarılan derginin yönetim kurulunda kabul gördüğümde, seçilenlerin tavır sarhoşluğu beni pişmanlık noktasına getirdi. Geriye dönerken, imzamın bile çıkarılırken tarafıma sorulmadığı bir yazıyla, hüzünlü vedalaşmalar yaşamıştım. Şimdilerde; geçmişi, seviyesizliği, samimiyetsizliği terk ettim. Sadece beni seçene saygı duyduğum bir yerdi orası. Giderken veda maili attığım kişiye selamlarımla…
Üniversite yıllarında, öğrenci pasomuzun gereksiz işler başkanlarının sorumsuzluğu nedeniyle ertelendiği için, otobüslerde yarım dönem iki kat fazla para ödediğim bir noktada, bu böyle gitmezlerle masaya yumruk atarken, arkamda en az 20 kişi vardı. Masaya el koyduktan sonra ise arkamdan gelenler, terledikleri odadan sessizce bahçeye süzülüvermişlerdi.
Bir işe baş koyacaksanız, uygulama aşamasında sadece fikirler almalısınız. Yanınızda yer almasını istediğiniz şahsiyetler, yanlış giden zamanlarda bile sizi terk etmemelidir. Bu vatan için köprüden ilerlerken geri dönüş olmadığını bilenler, arkalarından gelenlere sonuna kadar güveniyordu ama artık onlar tarih oldu. Numunelik kalmışsa elinizde, saklayın, koruyun, asla vazgeçmeyin.
Emre Türker
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder