26 Şubat 2010

Kim Kime Göre Normal?

15. yüzyılda dünyanın döndüğünü iddia etseydiniz, muhtemelen idam cezasıyla yargılanıyor olurdunuz. 1654 İtalya’da doğan; fizikçi, matematikçi, gökbilimci ve filozof olarak tanınan Galileo, bu sebepten dolayı zor anlar yaşamış bir bilim adamıdır. Hollanda’da teleskopun icadı sonrasında geliştirdiği aletle astronomi (gökbilim) alanında önemli keşifler yapmış, fakat toplumun inandığı doğruları yıkan bu keşifler sonrasında, kendisinin akıl sağlığından şüphe edilmiştir. Toplumsal normların (genelde toplumun örf ve adetlerine göre yargılama biçimi), kişilerin normal düşünce anlayışı üzerindeki etkisi çok büyüktür.

Önyargıları yıkmakla ilgili bir kültürel etkinlikte, biseksüel biriyle konuşma fırsatı bulmuştum. “Beni normal görmüyorlar” diyordu. Aklımdan geçen şuydu: Normallik nedir? Bunun tam bir açıklaması olamaz. Fakat 4 farklı kalıp üzerinden değerlendirilebilir.

1- Toplumdan farklı davrananlar, normal değildir.
2- Normal diye bir şey yoktur.
3- Normallik, toplumsal değerlerin ortalamasıyla bulunur.
4- Normallik, yaşam içinde kişilerin psikolojik ve biyolojik etkilerle öğrendiği standart kalıptır.

İnsan, genel anlamda fiziksel (biyolojik) ve zihinsel (psikolojik) açıdan normal dışı değerlendirilmektedir. Freud, bireyin davranışlarının cinsellik ve saldırganlık güdüleriyle değiştiğini savunurken, psikolojik etkiler üzerinde durmuştur. Örneğin tutucu baskılarla büyüyen bir kız, cinsel ilişkiyi karşı daha fazla açlık çekebilir ya da gördüğü baskılardan dolayı uzlaşmaz tavırlar sergileyebilir. Ayrıca beklenti, korku ve kaygılar da kişiyi normal hissiyattan uzaklaştıran önemli etkenlerdir.

Sosyalleşme bilinci, şehirlerde artan normal dışı davranış sorunlarına çözüm konusunda büyük önem arz eder. Çünkü toplumun dışına çıkan kişi, kendi iç sesiyle daha fazla konuşma fırsatı bulacak, buna paralel olarak kendi davranışlarını yargılayacak ve isyan noktasında standart dışı farklılıklar gösterecektir. Bu nedenle sınava hazırlanan bir öğrencinin oyun oynamasının yasaklanması, sürekli ders baskısı yapılması ve sınavı kazanamazsa neler olacağının hatırlatılması, davranış bakımından olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Kişileri davranışlarıyla yargılamadan önce, düşünmek gerekir. Çünkü arka planda hiç hesap edilmeyen gerçekler bulunabilir. Otobüslerde yaşlı kesim, toplumsal baskıların farkında olduğundan, gençlerin oturduğu yerlere daha fazla yaklaşırlar. Amaç, gencin kalkıp yer vermesidir. Normal gözüken budur. Bununla ilgili yaşanmış bir olay: Bir gün otobüsle yolculuk eden yaşlı bir adam, genç bir çocuğun yanında birkaç dakika durarak bekler. Sonra “yer verir misin evladım, gencecik adamsın” der. Çocuk ayağa sekerek kalkar ve kenara koyduğu değneklerini alarak cam kenarında tutunabileceği alanlara doğru yönelir. Çünkü bir ayağı protezdir.

Önyargılar, normal düşünce açısında insanı fazla zorlar. Kimin kime göre normal olduğu her zaman tartışma konusu olacaktır. Çünkü farklı görüntülerde ilk karşılaşılan tepki “bu gayet normal ” cümlesi olacaktır. Normallik, bu nedenle yargılaması zor bir kavramdır.

Emre Türker

Picture: flickr

6 yorum:

  1. ''Kişileri davranışlarıyla yargılamadan önce, düşünmek gerekir. Çünkü arka planda hiç hesap edilmeyen gerçekler bulunabilir...''
    Otobüsteki yaşlı adam ve protez ayaklı çocuk örneğiyle desteklediğin bu tespite yürekten inananlardanım.
    Bu örneği biraz daha ilerletelim şimdi:
    Çocuk yaşlı adamı duymuyor ve o an otobüsteki diğer kişiler (3. ve hatta 4. ve hatta 5'inci kişiler)devreye girip çocuğa yükleniyorlar. Çünkü yaşlı adama acıyorlar. Ve çocuk tüm sessizliğini bozup ayağa kalkıyor.. Düşünebiliyor musun????
    Kimin kime göre normal olduğu, kıstasların hangi açılımlarda belirlenmesi gerektiği, tartışmaya açık önkabullerle bize sunulmuş birçok olgunun aklın süzgecinden geçmeye ihtiyacı olduğu gerçeği vardır. Normal olan budur..

    Aklımın süzgecinden geçiremediğim ve ''Anormal bir davranış biçimi'' olan, asla kabullenemeyeceğim tek şey ise ''GÖZ GÖRE GÖRE YALAN SÖYLEYEN'' bir kişidir.Tüm kavramları yok eden...

    Eline sağlık Emre.Çok güzeldi yazın..

    YanıtlaSil
  2. normalleri zaman içerisinde kendimiz oluşturuyoruz. ve bunu sayısal olarak belirliyoruz. yani toplumda hangi davranış, yaşam şekli sayısal olarak çoğunluktuysa bu "normal" olarak tanımlanıp adlandırılıyor. tamamen quantitatif bir belirleme metodu. ve diğer bir özelliği de relatif, göreceli yani oluşturulma şekli bir diğerine göre. Niye normal? çünkü diğerleri de öyle, kavramı çerçevesinde oluşuyor normaller.
    Hırsızlık kötü birşeydir. Bunu herkes bilir. Bu normaldir. Ama düşünüyorum da 3 gündür evine yiyecek götürememiş bir anne, kimsenn kimsenin derdini farkedip yardım etmediği bir toplumda acaba bir simit çalarsa????durum ne olur. belki simitçiden bir kere istese verir ama ya 2.yi, çalışsın o zaman, küçücük bir bebeği varsa ve eşi de onu terk etmişse..........olayları önyargısız kendi içinde değerlendirmek mi lazım acaba???????ne normal ne değil onu bilemiyorum ben de bazen hayalbemol ama tek anahtar şu ki: YARGILAMA, DİNLE; ANLAMAYA ÇALIŞ.

    YanıtlaSil
  3. Yine yararlı ve güzel bir paylaşım, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Konuyu tek açıdan bakarak incelediğimiz her noktada sıkıntı aynı aslında.

    Normallik bir ortalamadır belki ama olayı yaşayan insanın; o anın tekrarlanmasında bile aynı fikri taşıyıp taşımayacağını, aynı davranışı sergileyip sergilemeyeceğini dahi bilemeyeceğimiz düşünülürse...

    Güzel yazı için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. Elinize Sağlık Çok Güzel Bir Yazı Olmuş..

    YanıtlaSil
  6. Zeugma… Göz göre göre yalan söyleyen, kişileri düşünmeden yargılayan vs. zaten hepsi toplum yapısının ortalamasından farklı şeyler. Kötüler ve iyiler kadar, normal ve anormaller de yaşam boyu birlikte olacak. Kutuplardaki fark, doğru yolu bulacağımız pusulanın gerekli malzemeleri. Bizim bu malzemeleri ne kadar değerlendirdiğimiz önemli. Öyle değil mi? Kendine iyi bak ve hep mutlu kal Zeugma…

    guguk kuşu… Nicel kavramlarla belirleyeceğimiz bu veriler, gittikçe kötüye gidiyor. Bunun sanayinin gelişmesiyle çok ilgisi var. Çünkü biz doğayı korumaya çalışırken, aslında yine kendimizi düşünüyoruz. Toplumdan bağımsız ve toplumla yaşayan özgür bir alan bırakmadığımız için, birçok insan nefes alacak ve kendini barındıracak alan bulamıyor. Açlık çekiyor. Normalliğin yaşaması için, aslında özgürlükleri yeniden gözden geçirmek gerek. Çünkü doğuştan gelen farklılıklar kadar, sonradan zarar verici farklılıkları da özgürlük olarak görülmeye başladı. Bu biraz tehlikeli diye düşünüyorum.

    Alizafersapci… Öz ve yüceltici yorum için ben teşekkür ederim.

    Sokak Kedisi… Yargı kavramı olmalı. Zaten tamamen yargısız bırakılacak olsa, bilinç ve özveri gibi kavramlar yok olur. İnsanın gerçekleştirildiği eylemlerin pek çoğu, sonradan kazandığı özelliklerden dolayı geliyor. O yüzden aslında önce sosyal bilincin doğru aşılanması gerek. Bu da teknolojinin insanı bitirme değil, geliştirmeye çalışmasıyla olur. Teşekkürler değerlendirici güzel yorumun için.

    Redcrayon… Senin de gözlerine sağlık okuduğun ve değer verdiğin için…

    YanıtlaSil