Uyandığımız andan itibaren uyuma vakti yatağa dönene kadar, alışılagelmiş düzende ilerleyen hareket tarzımız vardır. Uyanıp ayağa kalkmak, yürümek, yüzümüzü yıkamak, kahvaltı, dışarı çıkmak, gideceğimiz yere yönelmek gibi fiziksel hareketler, bu davranış biçimine dahildir. İçinde bulunduğumuz zamandaki yerimizi bilmeden, programlanmış gibi hareket ederiz.
Rutin kalıptan çıkamayanlar, bütünü görme kapasitesini kaybeder. Hayal adasında başladığı serüvende; çevresindeki sular çekilir, ağaçlar yeşilliğini kaybedip sonbaharı alışkanlık haline getirir, çiçekler solar, gürültüdeki sesler duyulmaz hale gelir. Sonrasında ise, duyan ve gören, fakat özünde kör ve sağır birine dönüşür.
Kipling’in bir hikâyesinde; ayaklarını rahatça kullanabilen bir kırkayaktan bahsedilir. Yolda karşılaştığı arkadaşı, ona ayaklarını ne kadar iyi kullanabildiğini söyler. “Her zaman 3. ayaktan yürümeye başlıyorsun. 8. ayaktan sonra 24. ayağını atmıyorsun.” gibi sözlerle iltifatta bulunur. Fakat kırkayak, durumun farkında değildir. Bunu düşünerek adımlarına başlayınca, dengesini kaybedip düşer. Bu hikâyedeki gibi insan, çoğu zaman hayatındaki sıradanlığının farkında olmaz. Hatta ilk gözlemlerinden sonraki algısı, onu dengesizleştirir. Bazı şeyler hoşuna gitmemeye başlar.
Aslında geleneksel olarak bu rutinlikten çoğu insan şikâyetçi değildir. “Herkes nasıl yaşıyorsa, biz de öyle yaşıyoruz işte” mantığıyla hareket eder. Rutin hareketlerin ayrıntılarına inersek, hiç beklemediğimiz tepkileri algılayabiliriz. Mesela pazarlamacılar, ayrıntılardan bu nedenle pek hoşlanmazlar. Çünkü ayrıntı, onları içinden çıkılamaz bir labirente sürükler. Bizler de ne kadar yüzeysel kalırsak, o kadar robotlaşırız.
Bazı farkındalıklar dengemizi bozabilir. Bazen ayrıntılar gerçekten atlanmalıdır. Bazıları düşünmeye bile değmeyecektir. Fakat tüm bunlara karar verebilmek için, alıştığımız tekdüze giden yaşamımızın nasıl bir döngüde olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Böylece, ne yaptığımız veya ne yapacağımız konusunda kendimizden daha emin olabiliriz.
Emre Türker
Picture: flickr
Kirkayak oykusu muhtesemmis! Kipling'i onca severim, bunu duymamistim. Tesekkurler sevgili Hayalbemol, duyarli, duygulu, mutlu yillar olsun!
YanıtlaSilEliza Doolittle... Güzel duyguların için teşekkür ediyor, aynı duygularla içtenlikle karşılık veriyorum. Aradığın herşey, her durumda Seni bulsun, mutlu yıllar...
YanıtlaSilbu farkındalık evresinden sonra bi süre sanki arafta kalıyorum. bir gerginlik bir yandan koşa koşa o eski alışılagelmişliğe sarılma arzusu. çünkü o belirsizlik insanı yıpratıyor. ama diğer yandan asla eskisi gibi olmayacağını bilme, ve olmasını da istememe. peki şimdi ne olacak, tedirginliği: sadece zaman ve sabır, bu süreyi atlatmak gerekiyor. son zamanlarda hayatımda o kadar çok değiştiki, ne zaman adapte olabileceğim bilmiyorum, ama bu geri dönüşümsüz bir kapı.......sonunun iyi olacağını umuyor ve ümitle bekliyorum:
YanıtlaSiliyi yıllar hayalbemol:D
guguk kuşu… Değişim ne kadar gerekliyse, adaptasyon da o kadar önemlidir. Ne kadarını benimsiyorsan, o kadarına ayak uydurabilirsin. Mutluluğa giden yolda zaman karşı yarışırken sabırlı olmak, huzuru yakalamak adına önemli bir gerçektir. Aynı şekilde, ben de senin bu değişimler sonunda hayatının olumlu yönde ilerleyeceğini düşünüyor ve iyi seneler diliyorum.
YanıtlaSilHayatı çoğu yerinde bir refleksmişcesine farkında olmadan ya da sıradan yaşıyoruz dediğin gibi..
YanıtlaSilArada silkelenmek, farkındalık gerekiyor..
Yine çok güzel bir yazı ve tespitler..
Teşekkürler Emre..
Yeni yıl sana tüm güzellikleri beraberinde getirsin..
Mutlu yıllar !
Sevgilerimle..
Yorum gönderdim ama gitmedi mi yine yoksa ????
YanıtlaSil:(
Zeugma, farkındalık öyle ki, aramaya başladığın an kirliliğin ardındaki güzellikleri görebiliyorsun. Güzellik, senin yazılarındaki derinlik gibi, bizimkisi onu farketmek :)
YanıtlaSilSana da mutlu yıllar Zeugmacım, gönlünün sesi hep gür çıksın ki, hayallerin ruhuna ulaşsın. Sevgiler...