05 Haziran 2009

Sanal Sokağın Belirsiz Çıkmazları

Karanlıktı…

Evinin yolunu tutmuş giderken, hiç anımsamadığı bir sokağı fark etti. Uzun zamandır geçiyordu buralardan, yine de ilk defa görüyordu. Merakına yenildi ve sokağa doğru yol aldı düşünmeden, bile bile…

Yerde sürünen o kadar çok insan vardı ki, kanı donmuştu sanki. Ellerini ona doğru uzatan kişilikler, “lütfen yardım et” diye bağırıyordu. Kimi ses inleyerek, kimi de sessiz ve titreyerek.

Gök delinmiş ve bardaktan boşalırcasına yağmur başlamıştı. İlerledi fark edilmemiş sokakta. Uzakta bir kadın vardı. Saçları rüzgârda uçuşuyor ve ona gülümsüyordu. Kalbini okşadı uzaktan, ruhuna seslendi rüzgârın yardımıyla. Etkileyici, büyüleyici ve çekici…

Kadına doğru giden rotasına engel olamıyordu. Adımları hızlandı ve ansızın koşmaya başladı. Rüzgâr onu almadan yakalamak istiyordu ama başaramadı. Kadın sanki orada hiç olmamıştı. İşin garip tarafı, yağmurun tek damlası bile dokunmamıştı bedenine.

Hikâyeler, günün sıradan ayrıntılarını yansıtır.

Her zaman geçip gittiğimiz yollarda, bazı şeyleri göremeyiz. Gözümüzün önündedir ama yine de karanlıkta tutamayız onları. Yolumuzun sonu; ya işimizdir, ya buluşma noktası, ya da kaçış rotası. Varmak istediklerimiz uğruna yolda kalanları görmez, ezer geçeriz. Çünkü önümüze çıkanlar mide bulandırır. Ve sona ulaştığımızda, mutlu olacağımızı sanırız. Fakat yalnız kalmışızdır. Geride kalanlar bizi izleyemez. Gözyaşları sel olur, fakat biz oradan ıslanmadan çıkarız. Başardık sandığımız yer, aslında varamadığımız yerdir.

Emre Türker

Picture: deviantart

8 yorum:

  1. sanal sokağın çıkmazlarında kaybolur bazen insan.. Gördüğünü gerçek sanır.. koşar.. koşar tam dokunacaktır.. Bir de bakar ki gördü sandığı aslında hiç orda olmamıştır.. Aldanır..

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel yazmışsın yine.
    ama sonu cok fenaydı.
    dokundu..:/

    YanıtlaSil
  3. layya... Açlık ve susuzluk sonrası sıcaklığın etkisiyle ortaya çıkan serap gibi.
    Doyumsuzluk ve bencillik, var olmayan sanallara iter bizi ve gerçekleri değil, hayalleri görürüz.
    İlerlemek iyidir, fakat alkış sesleri yükselirken...

    Dozi... Teşekkür ederim ve her an
    aradığını en ince ayrıntısına kadar bulabilmen ümidiyle

    KaRaMeL... Sevgili karamel, yine destek olmuşsun düşüncelerime.
    Asla dokunaklı sinyaller yansıtmak istemem gerçekler içinde,
    Ama bazen kahvenin acılısı makbul oluyor zihni canlandırmak için.
    Hayatın gözden kaçanlarını en güzel taraflarından yakalaman dileğiyle.

    YanıtlaSil
  4. iç ses gibi

    bazen bambaşka yerlerdeyken nereden geldiğini unuttuğun yerlerde bulursun kendini

    kimi zaman görmezden gelir yokmuş gibi davranır ,

    yada davranmaya zorlanır
    kimi zaman deştikçe deşersin..

    ne yaparsan yap alır götürür seni...


    demek geldi içimden bu hüzünlü yazıya..

    bu arada oguz atay kiatpları tamda burda anlatıgın gibidir nerden nereye geldiğini anlamaz hayal gercek arasında mütiş bir kurguyla gidip gelirsin..

    YanıtlaSil
  5. asya selda… Somutlar yaşanır, sonra soyutlaştırılarak ders olur okutulur.
    Yolda önümüze bir taş çıkar engel olarak, taşı kaldırmaz ve yanından geçip gidersin.
    Belki de o taşı koyan sensindir.
    Zaman geçer, yol tekrar geçilmesi gereken olarak gelir önümüze.
    Taşı görmez takılırsın, geçmişteki gerçekleri görmeden, küfürle, asabiyetle ilerlersin.

    Yorumların ek bilgi, not niteliğinde. Değerli fikirlerin için teşekkür ederim selda.

    YanıtlaSil
  6. içimde tuhaf şeyler uyandırdı bu yazı ( bu arada ben principessa demek prenses demek :D )

    YanıtlaSil
  7. principessa... Sen olduğunu anladım zaten :)
    Yazı biraz hayali, biraz kabus, biraz inanç, biraz da yaşamla ilgili. Uyanmak gerek bazen, uyandırmak gerek.

    YanıtlaSil