28 Şubat 2011

Evlilikte Zıtlık Olası Mıdır?

K— Hayatım, sabah kahvaltısını dışarıda yapalım mı?
E— Ne gerek var, evde yiyelim. Hem boşu boşuna dışarıda para harcamaya gerek yok.
K— Aman canım sende, ayda yılda bir kere istedik.
E— Dışarıda yersek, hayatımızda ne değişecek?
K— Offfff! Hayatımızda bir şeyin değişmesi için senin değişmen gerek.
E— Bence sen değişmelisin.
K— Belki de biz hiç evlenmemeliydik.
E— Zorla mı evlendin benimle?
K— Değişirsin zannediyordum.
E— Haah haaayt! Ben de senin için aynı şeyi düşünüyordum.

Zıt Kutuplar Birbirini Çeker Mi? yazısında bu konuyla ilgili bazı düşüncelere yer verilmişti. Orada daha çok ilişkiler üzerine durulmuştu. Aşk, karmaşık bir kavram. Artık bilimsel olarak araştırmalar içinde de yer alıyor. Fakat çoğu araştırma, olasılıktan çok belirsizlik içeriyor. Çünkü ihtimaller dahilindeki sonuçta, eşitlik yok. Aşk erkekte %60 bağlılıksa, kadında ihtimal ne olur? Böyle sorunun cevabı, matematiksel kavramlarla belirlenebilir mi? Belki, ama sonuç garanti vermez.

Zıtlık, dengeleri alt üst bile edebiliyor. Örneğin Aşk, sevdiği uğruna vejetaryen birine et yedirebiliyor. Karanlıktan korkan birini karanlıkta düşündürebiliyor. Uykusuz yapamam diyen birini günlerce uykusuz bırakabiliyor. Tembel bir öğrenciyi sınıf birincisi de yapabiliyor. Yani aşk, tek başına çok güçlü bir kavram.

Aşkta zıtlık, flört döneminde bağları muhtemelen güçlendirirken, evlilikte durum çok daha karmaşıktır. Çünkü evlilik kavramında ortaklık söz konusudur. Ortaklar arasında meydana gelebilecek zıtlık, şirketleri devirebildiği gibi, ilişkileri de devirecektir. Zıtlıklar, yukarıdaki diyalogda olduğu gibi, sürekli bir münakaşa, sürekli bir memnuniyetsizlik ifade eder. “Evlendikten sonra her şey yoluna girer” düşüncesi, çok da geçerli değildir. Çünkü problem baştan çözüme yatkın değilse, ileride çok daha içinden çıkılmaz bir hale dönüşebilir. İlişki ya biter, ya da huzursuz şekilde devam eder.

Aynı kutuplarda durum nasıl? Bu soru sorulduğunda, birçok kişi “biz aynı kutuptayız. O yüzden iyi anlaşıyoruz” gibi cevaplar verir. Aslında aynı kutup düşüncesi, mıknatıs kuramından farklıdır. Çünkü iki ters karakter, birbirine karşı savaş açacak ve sonuçta büyük gürültüler çıkacak. Böyle durumlarda kutupları, “pozitif kutuplar” ve “negatif kutuplar” olarak, ayrı ayrı ele almalıyız. Pozitif kutuplardaki benzerlik mutluluk getirirken, negatif kutuplar için aynı şeyi söylemek mümkün olmayacaktır.

Negatif veya zıt kutuplardaki birlikteliklerde, kişiler anlaşma yoluna gitmelidir. Burada kişinin özsaygısından bir şey alıp götürmediği takdirde, bazı fedakârlıklar, orta nokta bulma anlaşmaları ve paylaşımlar, dengeyi sağlayabilir.

İlişkilerde net kurallar belirlemek zordur. Her örnek birbiriyle örtüşmez. Bir ilişkinin diğerini model göstermesi, çözümlerde çok doğru sonuçlar da çıkarmaz. Çünkü kimi zaman pozitif kutuplar bile, evlilikte bir ömür mutluluk sürmeyecek, standart düzendeki rutinlikten sıkılacaktır. Böyle durumlarda küçük zıtlıklar da işe yarayabilir. Zaten tüm bu anlatımların genelinde, duruma göre davranma, tecrübe, sevgi ve incelik, kişiyi olumlu sonuçlara ulaştıran doğru sözlerden sadece bazıları...

K— Hayatım, ben seni yine de sevdim. Böyle olduğunu bile bile. Fakat biraz anlayış bekledim. Sen ne yaptın? Üç kuruşluk kahvaltıyı paha biçilmez sevgime değiştin.
E— ??? Şeeeey. Hayatım bak, ben böyle demek istememiştim!

Emre Türker

Picture: 1-deviantart, 2-deviantart, 3-deviantart

8 yorum:

  1. ortası karar diyorum,ben sevgilimle mülayim diye kavga etmiş bi kızım :)hee sora iş açtım başıma o başka :D zıt olsun kararında olsun,düşünsenize kız arkadaş gibi sevgiliniz var zevkler falan hep uygun (erkekler tam tersi piliz)en şiddetli tartışmada *bnelikle suçlanır adam.argom için bağışlayın,gerçekler serttir ;)

    YanıtlaSil
  2. Zıt olmak ya da aynı kutupta olmak önemli değil, aynı noktada buluşabilmek önemli. Bazen her konuda aynı fikirde, aynı yaşam şekli ve inançta olan insanların bile anlaşamadığını, sürekli kavga ettiğini görürsünüz. Bu kavga meselesi biraz da karakter meselesi.

    YanıtlaSil
  3. Arsızkedi… Bu durumu ben “korunma ve güvende hissetme duygusu” olarak görüyorum. Konu olarak “erkek kadında, kadın erkekte ne arar?” üzerine düşünülebilecek bir yorum yazmışsın. Arkadaşlık ve aşkı karşılaştırmak, bunun içinde değerlendirilebilir. Aynı şeyleri düşünen, zevkleri uygun biriyle istediğinizi konuşabilirsiniz ama aşkı yaşadığınız kişiyle farklı bir ilişkiye girersiniz. Cinsellik gibi. Cinsiyet devreye girdiğinde, tutku dengeyi bozar. Kadın, erkeğin güçlü ve olgun olmasını ister. Senin ki de öyle bir şey olsa gerek.

    Arzu-hâl… Söylediğin gibi anlaşma, orta noktada buluşmaktır. Görüş ayrılığında ise bireyler, ayrı noktalarda yol aramaktadır. İki kişi aynı inancı paylaşabilir ama farklı mezhepleri seçebilir, kuralları uygulama ve yorumlanma biçiminde zıtlık yaşayabilir. Karakter, bu işe bağlı olmakla birlikte, ayrı bir başlık altında incelenebilecek sağlam bir konu. Pozitif negatif dengesi, karakter düşüncesine daha yakın. Aşk karmaşık bir kavram. Örneklerle daima aynı şeyler desteklenemiyor.

    YanıtlaSil
  4. İşte size güzel bir söz:
    Evlilikte başarı yalnız aranan kişiyi bulmakta değil,aranan kişi olmaya da bağlıdır. -Foster Wood-

    YanıtlaSil
  5. Bir tarafın alttan alıp gerek kelimeler gerek vurgulamalarla aynı cümleyi sarfetmesi her şeyi sona erdirir gördüğümüz gibi.
    Ve tabii ki de tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır :)

    Bunu başarmak çok zor bir şey değildir ve sonuçlarına değer ;)

    YanıtlaSil
  6. Zeugma… Seven insan her şeye katlanır, su bardaktan taşana kadar :)
    Her doğruda bir yanlış, her yanlışta bir doğru bulmak mümkün.
    Tatlılıktan ayrılmamak lazım, ama yine de karşımıza yılan çıkmasın :)

    YanıtlaSil
  7. şu basılmamış romanı merak ettim.. kendisine iletirsin belki.. :)

    YanıtlaSil
  8. αnтiραяα∂ιgмα... Daha zaman var, belki de daha çoook zaman var :)

    YanıtlaSil