23 Şubat 2011

Hayatınızdan Memnun Musunuz?

Bir şeyleri hep daha fazla isteme eğiliminde canlılarız. Mesela hayal edilen bir üniversiteyi kazanma, düşsel bir iş, iyi bir eş vb. isteklere ulaşmadan önce, “bu bir olsun, başka şey istemem” denir. Fakat ardı arkası kesilmez. Örneğin; “İyi de, bir de evim olsa”, “şöyle güzel bir araba”, “şu piyango bir bana vursa”…

Arzulanan hayale kavuşmanın ardından, kimileri hayalleri üzerinde eleştirel yaşamaya başlar. Mesela gazeteci olmak isteyen bir yeni mezunun muhabir olarak işe başlaması ardından, “üzerime çok geliyorlar, bir de doğru dürüst para vermiyorlar” gibi şikâyetleri, hayallerin gerçekleşmesi ardından gelen olumsuz çelişkili düşüncelere örnektir. Oysa duruma bakış açınız, psikolojik durumunuzu bir hayli etkilemektedir. Araştırmalara göre; eşit şartlar altında, sağlıklı olduğuna inanan bir kişi, durumunun daima kötüye gittiğine inanan bir kişiden çok daha kuvvetli bir bünyeye sahip olduğu görülmüştür.

Hayatını şanslı görmekle, şans beklemek arasında fark vardır. Örneğin yaşantınızdaki tüm ayrıntıları doğru biçimde yorumlar ve memnuniyetinizi şikâyete tercih ederseniz, şans yanınızda demektir. Oysa memnuniyetsiz kişiler, her olayın ardında bir şans arar. Kendi elindekilerin değerinden çok, başkalarının elindekilerle ilgilenirler. Bu yüzden beklentileri uzar gider.

Eğer yaşama olumlu taraftan bakıyorsanız başarılı olduğunuza,
Yaşamı olumsuz yönden irdeliyorsanız başarısız olduğunuza
İnancınız yükselir.
Olumsuz düşünce yapısıyla bu tarz düşünceleri/tavsiyeleri okuyanlar veya dinleyenler
“bunlar hikâye, gerçekle alakası yok”
gibi cümlelerle, olumsuzluklarını destekleyeceklerdir.

Hayatta “her şey elimiz” değildir. Fakat isteğe karşı yönelim, “her şeyi elde etmeye” en yakın ataktır. Çünkü olumlu düşünce bizi hedefe bağlayarak, varış noktasına kadar tüm yolları denememize yardımcı olacaktır.

Hayattan memnun olmak istiyorsanız, huzursuz edici takıntılardan kurtulun. Hayatından memnun olanlar; aile hayatı, kişisel yaşam düzeni, işi, sağlığı ve maddi durumundan hoşnut kişilerdir. Üstelik bu kişiler; doğuştan gelen zenginlik, sağlıklı, çekici veya dört dörtlük bir aileye de sahip olduklarından değil, hayata bakış açılarından bu duruma gelmişlerdir.

“Üzülme” der Mevlana.
İstediğin bir şey olmuyorsa,
Ya daha iyisi olacağı için,
Ya da gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur.

Hayatınızdan Memnun Musunuz?
Düşünce yapınızı tekrar gözden geçirin.
Hayat bir oyunsa, oyuncularda biri sizsiniz.
Öyleyse bu oyunda size
BOL ŞANS…

Emre Türker

Picture: flickr, deviantart

8 yorum:

  1. şimarık onlar şimarık ;)

    YanıtlaSil
  2. Arzu-hâl… Evet. Eldekiyle yetinmesini bilmek,
    Daha doğrusu eldekiler için şükretmek,
    Mümkün olanı istemeyi öğrenmek
    ve hakkıyla sonuç elde etmek.

    Arsızkedi… Belki de :)

    YanıtlaSil
  3. hayallerimi kelimelere dökersem eger kimsecikler toplayamaz..onlra ulaşma yolunda düşüp kalkmalarım bazen uzaklaştırıp , hiç beklemediğm anlarda yakınlaştırsada , insanız.. hiçbi zama yetinmeyi bilmemek bizim hamurumuzda var. ne kötüyüz..

    YanıtlaSil
  4. hayatı sevmek insanları sevmek güzel bakmak güzel düşünmek yardım etmek mutluluk bu bence

    YanıtlaSil
  5. Hayatımdan memnunum memnun olmasına. Bu memnuniyet şartlardan daha çok etraftamızda yer alan insanlarla doğru orantılı galiba...
    Olumsuzluk taşıyıcıları elimine etmekle en çok :)

    Bu güzel yazın Mevlana'nın sözleriyle harmanlanıp güç veriyor insana gerçekten..
    Teşekkürler bemolcüm...

    YanıtlaSil
  6. αnтiραяα∂ιgмα… İyi-kötü, güzel-çirkin, sıcak-soğuk… Zıtlık, doğanın her yerinde var. Dünyanın kutupları farklı. Biz içinde yaşayarak etkileniyoruz. Biz, zıtlık içinde, kendimize göre doğruyu arıyoruz. Yetinmemek bilinen şey. Yetinmediğinden zarar vermek ise, olmaması gereken.
    Bırak hayallerini dökülsünler. Her biri farklı yerde, her biri farklı güzel…

    SİNİRLİ… ;)

    Çılgın Mevdoş… Sevgi, her şeyin özü. Sevmeyi bilmek, mutluluğu hissetmekle doğru orantılı. Keşke hayatta herkes, insanı insan olduğu için sevseydi. Böylece hiçbir sorun kalmazdı…

    Zeugma… Çevremizdeki insanları bir anlamda biz seçiyoruz. Seçmeyip birlikte kalmak zorunda olduklarımızı, yine kendi isteğimiz doğrultusunda görüşme anlamında süreyi en aza indirgeyerek eliyoruz. Memnuniyet de böyle. Biz seçiyoruz. Çevremizdekileri mutlu istiyorsak, biz de öyleyiz. Garip bir döngü. İyi olanı seç lafı, sanki bencillik gibi görünüyor. Ama neden kötümserleri seçelim ki? Zaten yeterince kötü yok mu dünyada!!!
    Mevlana’ya gelince… Yurdumuzda yaşaması, böylece ondan alınan sözler ve bize ulaşan düşünceler. Ne şanslıyız aslında değil mi :)

    YanıtlaSil