13 Mart 2010

Limon Desem Ağzın Sulanacak!

Klasik Koşullanma
Sürekli para yardımı alarak yaşayan biri durumunu kabullenirse, hayattan beklentisi gittikçe azalacaktır. Oysa çoğu insan, yardım talebini ruhen istemez. Çünkü acınası “yazık” ifadeleri, gururunu kırar. Çaresizlik, benliğini yavaşça kemirir ve sonunda zavallı olarak hayattan göç eder.

1900’lü yıllarda Rus fizyolog Ivan Pavlov, farklı türdeki yiyeceklere köpeğin farklı salya salgılamasını araştırırken, tesadüfen klasik koşullanmayı keşfeder. Zamanlama, ayak sesleri veya yemeğin geldiğini gösteren herhangi bir işaret, köpeğin yemeği görmeden salya salgılamasına neden olmaktadır. Yani köpek sadece yemeği gördüğünde değil, geldiğini gösteren belirtilerden de etkilenmektedir.

Afrika’da açlık varsa, bu sizi ne kadar etkiler? En fazla üzülürsünüz. Yardım talebi geldiğinde bağışta bulunabilir ya da endişeyle durumu izlersiniz. Sonrasında gündem değişince, hiçbir şey yokmuş gibi hayatınıza devam edersiniz. Ya Amerika’da açlık başlasa? Avrupa’da keşfedilemeyen bir salgın kitlesel ölümlere yol açsa? O zaman nasıl etkilenirdiniz? Ekonomik endişeye kapılır, tasarruf etmeye çalışır ve yarınlarınız için kaygılanırdınız, öyle değil mi?

Vahşi doğada ölmek üzereyken bilim adamları tarafından kurtarılarak bakılan kurtlar, sonradan tekrar tabiata bırakıldıklarında çaresiz kalır. Çünkü çare anlayışları değişen hayvanlar, kendi başlarına yiyecek aramak yerine beklemeyi seçmiştir. Bilim adamları bu sefer tabiattan aldıkları kurtları tabiata geri kazandırmak için yeniden çalışmalara başlar, hem de daha fazla uğraşarak... Dünyada birçok ülke, uluslararası yardım parası alıyor. Kendi başlarına bir şey yapamayacaklarını düşünüyor. Borç aldıklarında yarınlara umutlu bakıyor, verilenleri tükettiğinde yeniden para bekliyor. Doğru üretim, doğru ticaret, kaynak kullanımı ve tüketim, sadece yol göstericiler eşliğinde yapıldığından, dünya yol göstericilerinin kayıplarından doğal olarak endişe duyuluyor.

İnsan, ne olursa olsun önce kendini düşünür. Yani birine bir şeyler veriyorsa, genelde karşılığını beklediği içindir. Kendini dünyanın kurtarıcısı olarak gören ve üstünlük taslayanlar, eninde sonunda kendi çöküşlerine seyirci kalır. Hep aynı modeli örnek alarak pencereden bakan seyirciler de, bu çöküşün ardından paniğe kapılır.

İnsan, zekâ yapısı ve yeteneğiyle hayvanlardan ayrılır. Çal patlasın vur oynasınlar bir kenara bırakılarak, artık ciddiyet düşünülmelidir. Bu kuram, hem bireysel, hem de toplumsal yapıda geçerlidir. Eğer bir şeyler yapmak istiyorsan, plan yapacak, sonra karar verip uygulayacaksın. Dışarıdan gelen etkiler, bünyede sadece tavsiye amacı taşımalıdır. Çünkü aslı karar senindir.

Emre Türker

Picture: deviantart

10 yorum:

  1. amannnn kpss ye çalışırken pavlovun o köpekciğiyle ne kadar haşırneşir olmuştuk:)hay köpeğine de sanada demiştim.
    o günden sonrada birdaha bu köpek hakkında tek kelime duymak istememiştim.

    YanıtlaSil
  2. Koşullanmada insan ve hayvan benzetmesini borçlanma konusu üzerinden benzetme güzeldi.

    Şu hayvan yönümüzü dürüstçe kabullensek ve bir takım kılıflarla, dogmalarla, sözde ahlakçılıkla saklamasak daha iyi olur.

    YanıtlaSil
  3. *vahşi dogada ölmek uzereyken ınsanlar tarafından alınıp bakılan kurtlar..*

    Bana sokakta zor durumdayken topladıgım kedılerı dusundurdu
    bazılarını
    cok kucuk dıye
    gecıcı olarak yerlestırdıgım
    zorla kabul ettırebıldıgım yerlerı

    Bu yerler
    mecburıyetten , azıcık buyuduklerınde onları tekrar sokaga bırakmak durumunda kaldılar.. kalıyorlar
    Okudugum satırlarınızda
    bu hazır yeme alıskanlıklarının dogaya donunce de surdugunu ogrenmek benı uzdu..
    demek kı
    bı yandan ıyılık
    ama bı yandan bılmedende onları daha bı zorlayıcı konuma sokmus oluyor ınsan..

    YanıtlaSil
  4. Asyaselda… O günleri hatırlatmak iyi olmadı yani :) Pavlov deney yapacağım derken köpeğe yazık etmiş görünüyor, baksana hayvancağız neye sulanacağını şaşırmış :)
    Zamanında sınava iyi hazırlandığın belli, baksana halen ayrıntıları hatırlayabiliyorsun. Bilgi bilgidir, bünyede bulunmasının zararı yok değil mi :)

    Adam… Hayvan yönümüzü görüyoruz ama uygun kılıflarla kapatarak haklı olduğumuzu öne sürüyoruz. Bu açıklamalara dogma düşüncesi gerçekten uygun, yani büyük olan belli, diğerleri hep küçük kalacak gibi… Şu bir gerçek ki, düşünceye önem verenler kazanıyor. Bilgi, teknolojinin de önünde. Farkında olmak için öğrenmek ve sonuçta bilmek gerekir.

    Öykü… Sonuçta doğaya müdahale ettiğin sürece, doğanın dengesini bozmuş oluyorsun. Aslında doğa, kendi başına çok daha güzel işleyebiliyor. Biraz vahşi bir tanım olacak ama tabiatta her zaman, bir canlı diğerinin besin maddesi olmuştur. Yılanları yok ederken, farelerin oranının yükselmesini sağlamak gibi. Eğer sen bir şeyi korumaya almışsan, onu her anlamda koruyacaksın. Hayvan mağazalarından ithal birçok hayvanı alıp evde besledikten sonra sıkılan ve onu herhangi bir yere bırakarak özgürlüğe kavuşturduğunu düşünenler yanılıyor. Örneğin, eğer türüne uygun olmayan balıkları farklı nehir veya akarsulara bırakırsan, oradaki balık türünde değişime neden olursun. Bunun birçok örneği tabiatta mevcuttur.

    Momo… Doğruları görmek güzel, ancak doğruları bildikçe önlem alabiliriz.

    İmpossible… peki :)

    YanıtlaSil
  5. Uzaklarda gerçekleşen bir depreme üzülürüz ama elimizden bir şey gelmez. Oluşturulmuş bir yardım fonu varsa para vb yardımlar yapabiliriz. Çok yakınımızda bir deperem olup evle birlikte sarsıldığımızda her şey başka bir boyuta girer ve ölüm ciddi anlamda ensemizde hissettiri kendini..
    Bu aklıma geldi benim de ..
    Bir de balık vermektense balık tutmayı öğretmek her zaman iyidir.Yoksa doğanın canlılar üzerinde bulunan dengesi alt üst olur, canlı türü her neyse şaşalar kalır her anlamda..
    Değil mi Hocam? :))

    YanıtlaSil
  6. Zeugma… Balık örneğin, daha önce değindiğim Doyumsuz Bekleyiş yazımda vardı, sen de bana onu hatırlattın Zeugmacım :) Vahşi doğa diyoruz ya. Aslında vahşi doğa dediğimi yerde, küçük istisnalar haricinde hayvanlar iki şey için öldürmeyi seçiyor. Birincisi doymak, ikincisi ise korunmak için. Yoksa onların diğer hayvanların şeklinde şemalinde gözleri yoktur. Bizler ise, yine istisnalar haricinde her zararda bir kar elde etmeye çalışıyoruz.

    YanıtlaSil
  7. yazıyla çok alakasız olacak ama köpeğe bayıldım :)

    YanıtlaSil
  8. Küfkedisi… O köpek Pavlov’un köpeği olmadığı kesin, yoksa üzerinde deneyler yapmaya kıyamazdı :)

    YanıtlaSil