07 Mart 2010

Ne Söylediğinin Farkında Mısın?

Kelimelerin Cümle İçindeki Bilinçsiz Dağılımı
Türkçe gibi çektikçe uzayan kaç dil var? Günlük hayatta konuşurken tedirgin olmamak elde değil. Mesela “çocuğunuz oğlan mı?” derseniz, hiç beklemediğiniz tepkiyle karşılaşabilirsiniz. Sözlükte oğlan; erkek çocuk, delikanlı, savaşta erkek tutsak, paralı asker gibi anlamlarda karşılık bulurken, tanımıyla hiç alakasız olarak argoya cinsel tercihlerle ilgili aşağılama ifadesi olarak girmiştir. Kendisine söylenen herhangi bir kelime nedeniyle hiddetin had safhasına ulaşmış kişi, kızgınlığına sebep olan kelimenin anlamını ne derece biliyor?

Bilgi doğuştan gelmeyen, zamanla sahip olduğumuz bir kavramdır. Kelimeleri ne kadar doğru öğrenirsek, o kadar iyi tanımlar ve doğru aktarırız. Toplumumuzda körü körüne inanmak yaygındır. Bu nedenle kulaktan duyma haberleri araştırmadan kabul edenlerin sayısı çok fazladır. Kulaktan kulağa oyunu (ilk kişinin düşündüklerini yanındakinin kulağına söylemesi ve bu söylemin en sondaki kişiye ulaşıncaya kadar devam etmesi), sözün aktarımında oluşabilecek problemi gösteren harika bir oyundur. Çünkü sözü dile getiren son kişi, genelde ilk söylenenleri aktarmada hata yapmaktadır. Oyun, sadece sözle hareket etmenin zararını çok iyi gösteriyor. Birçok önyargı ve özellikle hurafeler, böyle oluşmaktadır.

Unutamadığım bir anım vardır. Hastanede hijyeni sağlamak için yönetim, galoşu (ayakkabı tabanındaki mikrobun bulaşmasını engellemek için şeffaf korumalık) mecbur tutmuştu. Tıbbi Mümessil bir arkadaş, yanında erkek kardeşini getirmişti. Kapıdan hızla girdiklerinde gören görevli memur, arkalarından “Galoş giyin galoş!” diye bağırdı. Çocuk geriye dönüp memurun yakasına yapıştı. “Sen kime godoş diyon lan?” Galoş kelimesini hiç duymayan çocuk, lafı kendine göre yorumlamıştı. Demek ki, kızdığımız çoğu şeye neden kızdığımızın farkında bile değiliz.

Bulmaca çözmek, kelime öğrenme açısından harika bir alıştırmadır. İnternet ortamında kelime arama motorları, her ne kadar yazım yanlışlarını düzeltmek için “bunu mu demek istediğiniz?” kolaylığı sağlasa da, anlam karmaşası içinde çoğunu ayrıştırmada yetersiz kalıyor. Özellikle bilimsel araştırmalarda değişken kişisel sayfalar, yanlış tanımlarda başı çekiyor. Sözler kadar yanlış tanımlar da sizi hataya zorlayacaktır. Bilmediğiniz konularda yorum yapmaktansa anlamını sorgulamak, sizin açınızdan daha olumlu sonuçlanacaktır.

Küçük bir deneme: Herhangi bir cümleyi ele alarak, içindeki her bir kelimenin anlamını aklınızda sorgulayın. Örneğin “Pozitivist düşünceye sahip Auguste Comte, sosyolojiyi, toplumsal statiğin ve toplumsal dinamiğin yasalarını keşfedip analiz eden bilim olarak tanımlamıştır.” cümlesindeki kelimelerin, kaç tanesini doğru tanıyorsunuz? Bu veya başka cümledeki kelimeleri sözlükten araştırarak, tanımlara ne derece yaklaştığınızı sorgulayın. Fırsat buldukça sözlük karıştırmakta fayda var.

Teknoloji ilerledikçe, dilin yapısal değişimindeki artış kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle her sözü yadırgamak doğru değil. Doğru bildikleriniz de hatalı olabilir. Eleştirel yaklaşın ama yıkıcı değil, yapıcı olun. Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” sözünü hatırlayacak olursak, öğrenmenin önemini ve değerini daha iyi anlayabiliriz.

Emre Türker

Picture: flickr

9 yorum:

  1. Çok iyi bir yazı, eline sağlık.
    Bilmeden kullanılan deyimler ve kelimeler çok rahatsız ediyor beni.

    Bir de bilinçaltının oyunu olup, dil sürçmesiyle yanlış yerde ağızdan çıkıveren kelimeler geldi aklıma.

    YanıtlaSil
  2. Evet, çok zaman ne dediğimizi bilmiyoruz. Ağzımızadan çıkan sözleri düzeltmek için uğraştığımız çok oluyor. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. ''Teknoloji ilerledikçe dilin yapısal değişimindeki artış kaçınılmaz olacaktır.''
    Ben de kesinlikle buna inanıyorum.ama bunu yaparken bilinçli davranmak ve her sözcüğün yerine yabancısını tercih etmemek kaydıyla..

    En çok dikkat ettiğim şey yeni öğrendiğim bir kelimenin doğru yazılışını gözümle görmeden asla kullanmamam. Ve kullananlardan da müthiş rahatsız olurum.
    Örneğin ne kadar çok insan ''onore olmak'' deyimini ''onure olmak'' olarak kullanıyor.Eğitimli birçok kadının ''Fortmanto'' dediğini biliyor, duydukça çıldırıyorum :)
    Bir mağazada genel müdür olduğunu düşünebileceğimiz kadar şık ve bakımlı bir adamın daha ilk cümlesinde ''namkör''kelimesini kullanarak gözümden nasıl da hızla inişe geçtiğini hiç unutmam bir de..

    Senin de ''galoş'' örneğine çok güldüm Emre :D

    Çok yararlı ve zevkli bir yazı hazırlamışsın. Eline sağlık..
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bir toplumuz. Önyargılarımızın, hiddetimizin, şiddetimizin nedeni de budur. Bilmediğimiz şeyden aslında "korktuğumuz" içindir bütün bunlar. Ama öğrenmemekte de direniriz, yerli yersiz, yalan yanlış, alakalı alakasız konuşup dururuz.

    Yerinde bir yazı, paylaşım için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. Aslı… Bildiğimizi sandığımız kelimeler bilmediklerimizle birleştiğinde, rahatsızlık veriği kadar kişiyi komik durumlara da düşürebiliyor. İstenmeyen kelimelerin dudaklardan sıyrılışı ise başka bir komedi. Bazen toplumdaki kalıplardan kaçmak istediğimiz anlar olur ama toplumdan kaçış, insanı yalnızlaştıracaktır.

    Alizafersapci… Düzeltemediğimiz anlar, düzeltirken rengimizin değiştiği anlar. Sorunun sık tekrarlanması istisnalar haricinde okuma eksikliğiyle alakalı oluyor.

    Zeugma… Verdiğin örnekleri arttırmak mümkün. İnternet sohbet yazışmaları, sorunun büyümesinin önemli sebeplerinden biri. Kelimelerin anlamını araştırmak, ilgi alanım arasındadır. Böylece kendimi çok daha iyi hissediyorum.
    Galoş örneği yıllar önce yaşamama rağmen, bir türlü unutamadığım, fıkra kıvamında müthiş bir anımdır :)

    Ceviz… Fikrin bilgiden önce gelmesi, okumayı sevmediğimizden, erkeklerin kahve köşelerinde, kadınların buluşma sohbetlerinde fikirlerini desteksiz atmalarından, bilgiyi ve öğrenmeyi hayvanlıkla (inek misin muhabbeti gibi) karıştırdığımızdan, gücün sadece fiziksel eylemle sınırlı olduğunu düşündüğümüzden kaynaklanıyor. Öğrenmeye karşı bilmediğini inkâr, utanmayla çok alakalı. Çok doğru noktalara temas eden bir yorum olmuş, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. msn de konuşurkende çok yanlış anlaşılmalara neden oluyoruz.konuyla alakası yok ama cok sıkıntı çektiğim bi mesele bu.mesela bi espri bile yapsan karşı taraf onu yanlış anlayabiliyor yüzyüze olmadıgın için.sora açıklama yapmak zorunda kalıyosun..netice olarak zaman kaybı:))

    godoş esprisi harİkaydı :D:D

    YanıtlaSil
  7. KaRaMeL… Msn yazışmaları beni oldukça tedirgin etmiştir. Beden dilini de konuşmaya katmayı sevdiğim düşünülürse, anlatımda bir şeyleri hep yavan bulurum :) Açıkçası sohbet etmek için değil, gerekli oldu zamanlarda yazışma kullanıyorum. Onu da msn haricinde maille çözüyorum.
    Godoş espri değil yaşamdan alınmış bir gerçek, hem de beni kopartan bir gerçek :)

    YanıtlaSil
  8. aa hakikaten espri diye yazmışım.yani eşşeklik olmuş:D ama ben onu başkasına anlatırken espri mahiyetınde anlatıcam dimi:))

    YanıtlaSil
  9. KaRaMeL… :) Şimdi espri oldu işe :)))

    YanıtlaSil