Düşünce damarlarına saplanmış bir bağımlılıktan kaçış planı
Twitter tarzında kaleme alınmış bir hayat pasajı
— Sabah işe gitmeliyim. Çayı koymadan önce, şu maillerimi bir kontrol edeyim. Eveeet… Mail gelmemiş.— Kahvaltı tamam. Mailleri refresh yapalım. Yok bir şey.
— Üstümü giydim. Maillere baktım yine bir şey yok. Fakat yazdığım yazıya yorum gelmiş. Yorumlar tedirgin edici. Bu arada ben ne mailini bekliyordum ki? Hadi kaçtım.
— Not: Evden çıkıyorum, yine de ben gelinceye kadar kaç mail gelecek, merak ediyorum…
Bu paranoyayı kaç kişi yaşıyor? Sanal topluluklar arasında kalmış bir yalnızın çaresizliğinde kimler rol alıyor? Kelimelerine vurulduğunuz adam, hayallerinizdeki kadar yakışıklı mı? Yazıştığın kadın, temsili resmindeki kadar çılgın, ifade ettiği kadar seksi mi? Peki sanal sitelerinde döktürdüğün yazılardaki kadar popüler olmayı hayatında ne kadar başarabiliyorsun?
Somutlaştırılmış kuklaların perde arkasında sanal kontrolle hareket etmek üzerine bilim-kurgular üretilmeye başladı. Yakında bunların gerçekleşmeyeceğinin garantisini kim verebilir?
Aşırı Doz İnternetin Belirtileri:
@ Yolda yürürken, gözünün önünden ekran sayfaları geçiyorsa
@ Evdeki ortamdan kaçıp bilgisayara sığınmalar başlamışsa
@ Somut paylaşımların yerini soyut paylaşımlar almışsa
@ “Beni odama kapatın, bir tek bilgisayar yeter” sözü gayet normalse
@ Gerçek olmayan şeylere duygusal hissiyatta artış görülüyorsa
@ Sağlık sorunlarında artış gözleniyorsa (bel ağrısı, göz ağrısı, stres, uykusuzluk, huzursuzluk vs)
@ Klavyeyi konuşturmada sorun yokken, sohbet sırasında kelimeler zor geliyorsa
Artık Hayata Dön!
* Kitaplarını gözden geçir. En huzur verici olanları seçerek okumaya başlayabilirsin.
* Konferans, tiyatro veya uzun yürüyüşler, çevreni görmeni sağlar
* Arada bir kendinle baş başa kalmakta fayda var. Düşünmek ve düşünmemek için…
* Yalnız kaldığında bulmaca çözebilir, toplulukla beraber kutu oyunlarını (dama, satranç, tabu…) tercih edebilirsin.
* Sanal bağlantılarınıza sınırlama getirin. En azından ne yapacağınızı ve ne kadar vakit geçireceğinizi baştan planlayın.
* Günlük gazetelerin resimlerine bakmak yerine, araştırma yazılarını ve haberlerini okumaya özen gösterin.
* Dolaşırken yere bakmak yerine, çevreyi gözleyin. Görmediklerinizi görmeye, değişmeleri yakalamaya ve duyguları hissetmeye çalışın.
* Konsantrasyon üzerinde çalışarak, dağılma sürelerini kısaltın.
İnternet vazgeçilmezin haline dönüşmeye başlamışsa, belki farkında değilsin ama ciddi bir problemle karşı karşıyasın. İnternet mükemmel bir icat, fakat kullanmasını bilirsek. Kullanmasını bilirsen yol kısalır, kullanmasını bilmezsen gideceğin yere zor varırsın.
Emre Türker
Picture: flickr
çok doğru bir yazı olmuş.
YanıtlaSilhepimiz internetkoliğiz resmen.
Blog yazmak haricinde sadece gazetelerin web sayfalarına göz atmama rağmen aşırı doz internet belirtilerinin tamamı var neredeyse bende Emre.
YanıtlaSilBağımlılık yaptığı bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmış ve sonu tedaviye kadar gidebiliyor değil mi?
Git gide daha kötü bir hale girmeden acilen önlem almalı..Endişeye kapıldım ben..
Ricam üzerine beni kırmayıp kısa bir süre içinde hazırladığın bu son derece yararlı postun ve harcadığın emek için çok teşekkür ederim sana..Gerçekten..
Sevgilerimle..
Korkunç!!!
YanıtlaSilGüzel bir paylaşım arkadaşım.
YanıtlaSilTeşekkürler...
Larien… Yıllar geçtikçe vazgeçilmezler listemiz artıyor. Daha önceden erkeklerin çanta taşıması sadece tercih meselesiyken şu an ihtiyaca dönüşmesi, biraz da bu gerekliliklerin artmasıyla bağlantılı. Hepimiz teknokoliğiz bir anlamda…
YanıtlaSilZeugma… Verdiğim sözden yola çıkarak yazıyı bitirdiğimi fark etmişsin :) Açıkçası bu beni mutlu etti. Bir beklentinin heyecanını duymuş oldum.
İnternetin yeni bir bağımlılık türü olarak görüldüğü doğru. Sosyalleşme kavramları üzerine yoğun çalışmalar, insanın kavramsal yalnızlık gibi tanımsız sorunlardan dolayı ihtiyaca gerekliliğin sonucudur. Tehlikenin boyutu, bu tanımsızlıkta daha tehlikeli bir hal alıyor. Yarının nesillerini bilinçlendirerek önlem almak, sorunun kontrol altına alınmasında faydalı olacaktır.
ŞANSLI… Rica ederim ;)
arada eve gelir gelmez ilk açtığım şey maillerim,msn ya da face hesabım oluyor.ama bunu aştığım zamanlar da oluyor eğer birşeyler insanlığı yanlızlığa itiyorsa daha kolay sarılabiliyor insan internete.belki günlük bir rutin haline getirilerek yerine daha önemli şeylere öncelik verilerek bir de daha çok sosyal ortamlara girmeye çalışırsa insan dengelemede zorluk çekmiyor.denedim ve başarılı olduğuma inanıyorum bağımlılığı yenmede:)
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş Emre,eline sağlık.
It's me!.. Farkında olduğun veya anladığın sürece, çıkmazdan sıyrılmak daha kolay. Çoğumuz eğlencenin dozajını ayarlayamadığımızdan, artık kopma noktasına gelmiş durumdayız. Alışık olmadığımız bir gerginlik hissettiren bu bağımlılık, tehlikesinin şiddetini gizleyen bir sorun. Ne mutlu ki sana, başka şeylerin önemini anlamış ve çizgiyi koruyabilmişsin. Güzel yorumun için teşekkür ederim.
YanıtlaSilEtrafta bilgisayara yoksa, sorun yok, ama varsa da "hadi ya iki dakikamı alır bi bakıvermek" demiyor muyum, diyorum :) Yok ise, özlüyor muyum, hayır. Bir yerden cevap bekliyorsam, yandım, aklım takılı kalıyor. Benim cevap vermem gerekiyorsa ve vermekte gecikiyorsam, yiyip duruyor beni. Cep telefonumu özellikle eski model tutuyorum ki, o "iki dakikalar" peşime takılmasın diye.
YanıtlaSilBendeki tablo bu... Bir de kan tahlili yaptırayım da bakayım, kanıma ne kadar işlemiş. Bakılacak parametrenin adı "CIA" (Computer and Internet Addiction" :p:p
Merhaba, ben geldim :) Siz de bana gelmişsiniz, hoşgeldiniz :)
Müge… Teknoloji gereklilik, fakat gerektiği kadar.
YanıtlaSilOndan sonrası sana kalmış :) Hoş geldin ve hoş bulduk :)