21 Mart 2011

Otorite Sizi Suça Teşvik Edebilir Mi?

Suç sonrası suçlunun kim olduğu, toplum yapısı içinde farklı düşüncelerle değerlendirir. Kimi zaman çevre, kimi zaman eğitim, kimi zaman aile suçlanır. Neyin normal olduğu, neyin anormal kabul edildiği, kişiye ve topluma göre farklı algılanabilir.

Otorite sizin işkencede rol almanızı sağlayabilir mi? Üstelik karşınızdaki kişiyi tanımıyor olsanız bile!

Almanya 2001 yapımı “Das Experiment” ve onun 2010 yılı Hollywood versiyonu “The Experiment”, bu tarz bir düşünceyi filme dönüştürmüş. Polis gardiyan ilişkisini deneysel açıdan ele alan bu yapımların temeli, 1960’lı yıllarda gerçekleştirilen bir araştırmaya dayanıyor…

Soru: 2. Dünya Savaşı sonrası, savaş suçlarıyla ilgili yargılamalarda, otoritenin kurallarını uygulayarak, etik ve yasal olmayan faaliyetler içinde yer alıp, emirlere itaat edenlerin hepsi suçlu muydu?

Yale Üniversitesi psikologlarından Stanley Milgram, vicdana rağmen otoriteye itaat konusunda bir deney yapmış. "Miligram deneyi" olarak tanınan bu deneyde, gazete ilanıyla, 20-50 yaşları arasında eğitimsel olarak her kesimden birileri seçilmiş ve onlara “öğrenmede cezanın etkisi” isimli bir deney yapılacağı belirtilmiş. Kura sonucu birinin öğretmen (gazete ilanıyla çağırılan tüm denekler öğretmen), diğerinin ise öğrenci (deneyi uygulayan ekipten biri) olacağı belirtilmiş. Deneye göre, öğrencinin bir kâğıtta yazanları ezberlenmesi, eğer yanlış cevap verirse öğretmen tarafından gittikçe artan elektrik şokuyla cezalandırılması bekleniyor. Hatta deney öncesi öğretmene, elektrik şokunu hissettirmek üzere 45 voltluk elektrik verilerek, öğrencinin neler hissedeceği yaşatılmaya çalışılıyor. Fakat deney sırasında öğrenci olan oyuncuya, gerçek anlamda elektrik verilmiyor.

Sonuç ilginçtir ki, ilk deneydeki 40 kişiden 26’sının, yani %65’in, deneyi yönlendiren profesörlerin kendisine yönelttiği “lütfen deneye devam edin, deneyi sürdürmeniz çok önemli” gibi sözlerle, öğrencinin çığlıklarına rağmen en yüksek 450 voltluk cezayı bile uygulayabildiği gözleniyor.


Bu deneyin sonuçları, aslında toplumun bir şekilde yönlendirilebileceğini, görevin ne/nasıl olduğu sorgulanmadan bireylerin birçok görevi yerine getirebileceğini ve suçlunun kim olduğu konusunun yeniden sorgulanabileceğini gösteriyor.

Hayatta vicdan ile itaat konusunda bir yerde kalırsanız, düşünce yapısı itibariyle muhtemelen iç sesinizi dinleyeceğinizi düşünürsünüz. Fakat bazen eylemler kontrol dışında kalabiliyor. “En iyi” bile “en kötüyü” destekleyebiliyor. Bu nedenle toplum içinde kendi bildiğiniz doğruları düşünün. Sizden yapılması istenen şeyleri harfi harfine uygulamak yerine, doğru olanı tarafsızca gözlemleyip kararı hakem gözüyle vermeye çalışın. Bazı itaatkâr uygulamalar, kapanmaz yaralara yol açabilir.

Emre Türker

Picture: flickr1, flickr2
Stanley Milgram Deneyi hakkında ayrıntı bilgi için tıklayın

2 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı tebrikler. İnsanların başka insanlara bile bile zarar vermesini ve verilen görevleri sorgulamadan yapmaları dehşet verici, bir o kadar da korkutucu. Bir gün elektrik kablolarının bağlı olduğu insan biz olabiliriz.

    YanıtlaSil
  2. Old Sports Pub… Garip ama gerçek bir örnek vereceğim. Lise yıllarında bir öğretmen,sınıf ortasında kavga eden iki kişinin yanına geldi. Birini de öylesine iki kişinin arasına getirdi. “Şimdi sen bunlara iyi bir tokat patlat” dedi ve “öyle olması gerekiyor, hatalı olduklarını daha iyi anlayabilecekleri bir örnek olmayacak”. Gelen çocuk, arkadaşlarını öğretmen gözetiminde tokatlamaya başladı. Çok yakın olmasa da, otoritenin ipleri konusunda üçüncü şahısların etkilenmesini anlatmaktadır.
    Olumlu katkıların ve düşüncelerin için teşekkürler.

    YanıtlaSil