Sayfa Sayısı: 425
Kitap Boyutu: 13,5 x 19,5
Yayınevi: Martı Yayıncılık
Kısa
aralıklarla iki cinayet. Bunların birbiriyle bağlantısı var mı? Onların ölmesi
için sebep neydi? Klasik Amerikan polisiye film havasında, heyecanını baştan
sona kaybetmeyen bir roman.
Konusu:
Barda içkisini yudumlayan Marianne, kendini bir anda bir katilin kollarında bulur.
Katili ona acı çektirirken, hiç vicdan azabı çekmeyecektir. Bu sırada cinayete
ortak olan saman saçlı kadın ise biraz tedirgindir. Saman saçlı kadının düşündüğü
şey, “acaba bu cinayet gerçekten gerekli miydi?”
Bu arada doktor Mike’ın oğlu Adam, okul arkadaşının intiharından sonra içine kapanmaya ve gittikçe tuhaf hareket etmeye başlayınca, avukat annesi Tia, onun bilgisayarına bir izleme cihazı yerleştirmeleri konusunda Mike’ı ikna eder. Mike, oğlunun özeline girmenin pek doğru olmadığını düşünmektedir. Fakat onu izlemeye başladıklarında, ortada bir sorun olduğunu fark ederler. Çünkü Adam, gitmeye hazırlanmaktadır.
Aldatan
kadın, seven anne, ailesini kurtarmaya çalışan baba ve diğerleri… Bir bölgede
yaşayan birbirinden bağımsız aileler ve onların çocukları ve aileleri arasında
geçen sorunlar… Bunlar olup biterken, bölgede yaşanan cinayetler ve bu
cinayetin perde arkasını araştıran usta dedektifler. Acaba onların birbiri ile
bağlantısı neydi?
Harlan Coben’in bir romanını ilk defa okuyorum.
Açıkçası bu kadar etkileyici ilerleyeceğini düşünmemiştim. Nasıl başlayıp nasıl
bittiğini anlayamadım. Kitabı fırsat buldukça hemen elime alıyor ve sonuna
ulaşmak için can atıyordum. Amerikan polisiye havasında geçen film, sanki
yazarın bu romanı için film çekilmesi düşüncesiyle senaryoya uygun gittiği
görüşündeyim. Fakat Amerikan polisiye romanlarında katil yakalama finalleri,
bana biraz abartılı geliyor. Yine de kitabın heyecanına kendinizi
kaptıracağınıza eminim.
Emre
Türker