Geçmişe bakalım. Çocukluğunuzu doğru yaşadınız mı? Nedir doğru? Kırlarda, çimenlerin üzerinde, toprak kokusunu içinize çekerek yuvarlandınız mı? Bu, size veya çocuklarınıza, yapay çocuk bahçelerinin veya alanlarının veremeyeceği bir şeydir. Çıplak toprak, yağmur sularıyla birleşince çamura dönüşebilir. Böyle durumlarda, çamurdan şekiller yaptınız mı? Belki de yapmak istediniz fakat engellendiniz. Bu sizin oyun hamurlarıyla yaptıklarınıza benzer ama birebir aynı tadı vermez. Özetle, gerçek anlamda çocuk olabildiniz mi?
İstediğiniz okullarda ders gördünüz mü? Belki de birileri sizden başka şeyler istedi. Mesela aileniz size fizik öğretmenliğini seçmenizi önerdi (zorladı) ve sizde bu öneriyle (baskı) okulu kazandınız. Kaç mezun öğrenci, şu anda seçtiği bölümden dolayı mutlu olarak hayatına devam ediyor? Okullarda büyük zaman harcanıyor ve mezunların çoğu, okuduğu bölümle ilgili çalışmıyor, belki de çalışamıyor. Böyle olunca başka okullara, kurslara ve alternatiflere yöneliyor ama bu hayatından belli şeyleri alıp götürüyor.
Bazı zamanlar elden bir şey gelmiyor. İstediğiniz bölümde okumamış, belki okumuş, ekonomik koşullara yenilmiş, kaderden kaçamamış ve uzun süredir boş kalmış olabilirsiniz. Mutsuzluk her şekilde sizi bulabilir. Fakat mutlu olmayı öğrenmedikçe, doğru hareket etmeyi başaramayacağız. Bunu düşünürken “ne güzel işsizim ama mutluyum” gibi umutsuz gülümsemeleri aklınıza getirmeyin. Boş kaldığınızda, vakit ilerlemeye devam ediyor. Zor da olsa sıkıntıdayken kitap okumaya, hobilerinizi geliştirmeye ve hayal kurmaya devam edin. Hayal kurmanın ne kadar önemli olduğu, birçok yayın organında anlatılmıştır. Vazgeçmek, kimseye kâr getirmez. Yenilmek, yenmek için bir şeyi daha öğrenmek olmalıdır.
Son olarak sabrın öneminden bahsetmek gerekir. Sabır, insanın bir şeyi başarmak için sahip olması gereken en önemli kavramlardan biridir. Size dayanma gücünü veren, sabırdır. Bazı engeller yüksektir, aşmak için daha yukarıya zıplamanız gerekir. Bu da çalışmak ve azimle gayret etmekle olabilir. Balzac, “Her güç, sabır ile zaman birleştirilerek sağlanır” sözüyle, zamanla sabrın ilişkisini ne güzel kelimelere dökmüş. Ayrıca Mevlana’nın “Sabır, kurtuluşun anahtarıdır.” cümlesini de unutmamak gerekir.
Boşlukta el sallamak tehlikelidir. Ne demek istedik? Şöyle. Bazı zamanlar dalıp gideriz ama bir şey düşünmeden, boşlukta öyle bakınıp dururuz. İşte bu bakışlar, kayıp boşluklardır. Hatta ümitsizlik çoğalınca, boş bakışların süresi artar. Sıkıntılı anlarda zor da olsa, boş bakışlara takılmamaya gayret edin.
Belki de boşluk anlarında, mükemmel bir nokta vardı ama biz ışığı göremedik. Belki biraz daha zaman geçmesi ve biraz daha gayret gerekiyordur. Sonuçta insan yaşadığı sürece, hiçbir şey sona ermemiş demektir. Doğru noktayı yakalamanız dileğiyle.
Emre Türker
Picture: flickr