11 Eylül 2009

Optimist ve Pesimist

İkisini anlamanın en etkili yolu, yarısı dolu su bardağına bakış açısıyla ilgilidir. Optimist (iyimser) bardağın yarısının dolu olduğuyla, pesimist (kötümser) ise bardağın yarısının boş olduğuyla ilgilenir.

Optimist, dünyayı izleyen kamerasıyla mutluluğu kaydeder. Böylece çok daha mücadeleci ve savaşçıdır. Oysa pesimistler kısa ve faydasız yolları seçerler. Kayıt cihazlarında saklanan verilerde; vazgeçmek, faydasızlık, acı ve keder dolu anılar bölümler halinde sıralanmıştır. Bununla ilgili Gil Stern’in harika sözünü anımsayalım:
“Hem optimistler hem pesimistler topluma bir fayda sağlar. Optimist uçağı keşfeder, pesimist paraşütü.”

Amerikalı yazar Eleanor Hodgman Porter’ın 1913’te yayınladığı, liste başı olan ve sonradan popülerliğini hiç kaybetmeyen kitabı Pollyanna, optimist bakış açısına giriş niteliğindedir. Pollyanna, yaşadığı tüm zorluklara rağmen geliştirdiği mutluluk oyunuyla sorunlara daima iyimser taraftan yaklaşmaktadır.

Çizgi kahramanlardan Şirinler’in Huysuz Şirin’i, pesimist bakış açısına örnek olabilir. Huysuz şirin, şirinler köyündeki hiçbir aktiviteye katılmadığı gibi, tüm gününü çevresindeki objelerden nefret ederek geçirir.

Optimist ve pesimist kişilikler çevremizde bol miktarda bulunmaktadır. Kişilik yapısı, tamamen optimist veya pesimist olabileceği gibi, her ikisini bir bedende barındırabilir. Herhangi bir objenin negatiflerini yakalamak ve ortaya çıkarmak iyi bir şey değildir. Fakat o objenin negatif taraflarını görmezden gelmek de kişiye bir şey kazandırmaz. Yeri geldiğinde orta noktayı bulmak gerekir. Sigara içmek üzerine “sigara içiyorum, çünkü dumanından çok güzel şekiller yapıyorum, stresimi adeta dışarıya üflüyorum” gibi sözler, optimist bakış açısı olamaz.

Nasıl bir yapıda olduğunuzu, çevrenizdeki insanlara bakarak anlayabilirsiniz. Çünkü kabul ettiğiniz ve birlikte vakit geçirmekten hoşlandığınız ortamlardaki insanların kişilik yapıları, sizin bakış açınıza ışık tutar. Çevrenizde sürekli huysuzlanan insanlar varsa, sizin de huysuzlanmanız gayet doğaldır.

İki konu üzerinde düşünelim;

a) İzlediğiniz veya izlemekten keyif aldığınız dizi, film veya karakterleri anımsayın.
b) Yaşadığınız çevrede, evde, işte veya dışarıda birlikte olduğunuz insanları gözden geçirin.

Şimdi ister kâğıda dökerek, isterseniz aklınızda ayrıştırarak çalışın. Hangisi, kaç tanesi optimist veya pesimist? Hangilerini seviyorsunuz ve benimsiyorsunuz? Ortaya çıkan sonuçla kendinizi değerlendirebilirsiniz.

Mutlu günler

Emre Türker

Picture: flickr

10 yorum:

  1. Gil Stern'un cumlesini ilk kez duyuyorum, cok guzelmis :)
    Ben cogunlukla optimist olma enerjisini benimseyebilen sanslilardanim ve iki halin enerjisinin de bulasici olduguna siddetle inaniyorum. Zaman zaman hayatin kucuk detaylarinda can acitici pesimist kayboluslar bile yasansa, "pollyannacilik" yardimiyla kendini cok da derinlesmeden o halden cikarip her seye iyi tarafindan bakabilmek ve bunu etrafa yansitmak hep yardimci oluyor...

    YanıtlaSil
  2. Eliza Doolittle… Şuna benzer bir olgu: Karanlık kapının ardında ışık var. Kapıyı açıp ışığı görebilmek sana bağlı. Fakat kapının kilitli olduğu durumlar da söz konusu. Zor anlarda yapılabilecek farklı çözümler vardır. Mesela, karanlıktaki sızıntı ışığı görebilmek, düşünmek veya her şeyden önemlisi, kilidi açmanın bir yolunu keşfetmek.
    Tüm bu çabaların ardında, mutluluğu içine sindirecek ve olumsuz yönlendiricilere de kapılmayacaksın.

    YanıtlaSil
  3. Kesinlikle etrafımızdaki insanlar bizi çok etkiliyor. Genelde hep optimist insanları arkadaşım olarak seçmeye çalışırım. Ben pesimistliğe daha yakınım, onlar benim can kurtaranım gibi oluyorlar.

    YanıtlaSil
  4. küfkedisi… Aslında kimin kimi etkilediğine bağlı. Kötümser, iyimseri kendi tarafına çekerse sorun var demektir ama durum tam tersi olduğundan, hayat daha iyiye gidecektir.

    YanıtlaSil
  5. Hayalbemol;
    Ben uyanık bir insanım, iyimserleri yanımda tutuyorum ki benim kötümserliğimi yok etsinler diye. Çok mu çıkarcıyım ne:)

    YanıtlaSil
  6. küfkedisi… Bence işini biliyorsun :)

    YanıtlaSil
  7. Hayalbemol;
    O kadar işini bilen biri değilimdir aslında, saf yönlerim daha çoktur. Bu tarz konularda sadece kendimi ayakta tutmaya çalışıyorum, ondan iyimserlere bu kadar yakınım:)

    YanıtlaSil
  8. güzel bi konu.bu iki kişiliği sahiplenirken terazinin ölçüsünü tutturmak lazım.bence ikisinden biri fazla olunca dengesiz oluyo insan:)

    YanıtlaSil
  9. sanırım bende "ortaya karışık" durumundan var, yazıda dikkat çekilen yönlere katılıyorum ayrıca da, cidden çevrendeki insanlar uyuzsa sen de uyuz oluyorsun ister istemez-etki tepki falan :D domestos değil ama bu hayat beni yıpratcak-güzel blog güzel resim :D sadist bardak, çok deli :D

    YanıtlaSil
  10. küfkedisi… Çevrenin iyi niyetini suiistimal etmediği sürece, saflık iyidir. Zaten iyimserleri seçtiğini söylüyorsun, onlardan kolay kolay zarar gelmeyecektir. Bu da hafif işini biliyorsun anlamına geliyor :)

    KaRaMeL… Yok be :) Biraz optimist daha ağır basıyor olsa, sanki iyi olacak gibi.

    Çatlak Çariçe… Çevreden etkilenmek gayet olağan bir durum. Bir çeşit “üzüm üzüme baka baka kararır” durumudur.
    Güzel yorum için teşekkürler :)

    YanıtlaSil