Genel olarak sorduğum bu tip sorularda benzer yanıtlar alıyorum. “Bilmem, almıyorum işte!” gibi ön yanıtlar, kişilere neden bu davranışı yaptığını bilmediğini anımsatıyor. Sonraki yanıtlar ise hemen hemen şöyle: “Aynı şeyleri dağıtıyorlar”, “işime yaramıyor”, “satış yapmak için taktik deniyorlar” vs.
Aslında ilk zamanlar, broşür üzerinde yazılanlar benim dikkatimi çekiyordu. Sokaklarda dağıtılan bu kâğıtları alır, “ne bu?” diye bakardım. Fakat bir süre sonra, broşür dağıtanların yanından ben de duyarsızca geçmeye başladım. Onları gerçekten görüyor ama görmemezlikten geliyordum. Neden böyle oldu, ne değişti?
Aslında içinde bulunduğumuz toplum bizi yönlendiriyor. Kimse almayınca biz de almıyoruz. Herkesin yaptığı şeyleri yapıyoruz. Topluma ayak uyduruyoruz.
Kalabalık şehirlerde bu duyarsızlık, küçük yerleşim merkezlerine oranla daha fazla. Çünkü alelacele koşuşturmacalar sırasında toplum olarak insan, duygusal hislerden uzaklaşarak çevreye yabancılaşıyor. Duygusal hislerin yerini, alışılagelmiş mekanik hareketler alıyor.
Bazı ürünlerin satışında broşürlerin araç olarak kullanılması ve “afedersiniz” le başlayan dilenme yöntemleri, sokakta bir şeyler dağıtanlara karşı yabancılaşma nedenlerinden biri. Öyle ki, yakın zamanda gördüğüm bir örnekte içecek firmalarından biri, reklâm için ürününü bedava dağıtmaya kalkmış, ama insanların ilk tepkisi geri çekilme yönünde olmuştu.
Broşürler, internetin yoğun kullanılmadığı zamanlarda başarılı bir reklâm yöntemiydi. Çekiciliği vardı. Gittikçe kinestetik duyulardan uzaklaşıp sanala yönlenme, bu derinliği bitime noktasına geldi. Gerçi boşu boşuna çöpe giden binlerce kâğıdın durumu da engellenmiş oldu.
Sokakta dağıtılan broşürlerin alınmama nedeni, aslında çok derin ve içi kazıldıkça farklı sonuçlar getirebilecek bir konu. Dağıtılan reklâm kâğıtlarına karşı, sizin tepkiniz nedir?
Emre Türker
Picture: flickr