05 Aralık 2008

İliklerine Kadar

İçtikte uyanıyorum içten gelen ayak sesleri
Arıyorum;
Numaranı bilmeden
Kim olduğunu düşünmeden
Arayış ile tükeniş arası voltalarda.
Bırakın beni bu sabah gün doğmadan önce
kuşların şakımaları yayılırken
Sahile yol almam gerekiyor.
Denizin kıyısında dalgaların sahile dokunuşunu görmek
Ya da çocuk gibi savaşacağım kumdan kaleler arasında
saldırıya hazır bekler bir asker
Hayallerime bırakın beni
Götürmenize gerek yok yolu biliyorum

Özlemek;
Telefon arayışlarında defalarca bulamadığın telaş
Mektuplarına alamadığın cevap
Uzaklaştıkça yaklaşan bir hüzün bahçeleri
Çiçeklerinde taç yapmak istiyorum
Özlemin altın tacını takıp krallığında yaşamak için gerekli
Hissetmek;
Klasik müziğin notaları arasında takıldığın bir fülüt sesi
Olmasa da yanında tüylerin ürperdiği titreşim
Gözlerinin içine bakıp sıcak tenine temas
Karıncalar ordusunun gezindiğini bilmek her nokrasında vücudun
Heyecan;
Bir kartal kadar asil gökyüzünde dolaşan
Volkan patladığında akan lavların yakınlarında bir sıcaklık
İçindeki fırtınanın hortuma dönüştüğü kanal

Taa iliklerine kadar
Yaşayabildiğin kadar
Kalbinin dayanabildiği kadar

Bırakın beni yolu biliyorum
Arkamdan gelmeyin çok uzaklara yol aldım
Yaklaştıkça uzaklaşan bir noktadayım kaybolursunuz her an
Unutulduğum anda geleceğim en başına kadar...

Emre Türker

picture: deviantart

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder