02 Aralık 2008

Göz Açıp Kapayıncaya Kadar

Düşünün. İstediğiniz çoğu şeye sahipsiniz. Güzel bir eviniz, rahat bir otomobiliniz, çalışmaktan zevk aldığınız bir işiniz var. Üstelik, hayallerinizde kurduğunuz kişi ile evlendiniz. Pürüzler olsa da, ufak-tefek olmaları nedeniyle sizi rahatsız etmiyor. Fakat halâ doymadınız. Ne olursa olsun, daha fazlası olsun istiyorsunuz. İnsanoğlu; doyumsuz, düşünmesini bilen fakat elindekilerle yetinmesini bilmeyen evrendeki tek canlıdır.

Anlatacağım kısa hikayeyi hepiniz duymuşsunuzdur. Çocuğun birine bir elma verilir, bir elma daha ve bir elma daha. Sonra elindekileri taşıyamayacak duruma gelir ama, yine de kendisine uzatılanları almaya devam eder. Son elma ile birlikte, taşıyamayacağı kadarına sahip olduğu için, bir kısmını yere düşürür. Elindekiler için mutlu olmaz, ama yere düşenler için ağlar. İşte, hepimiz aynı düşünce içerisindeyiz. Sahip olduklarımız nedeniyle şükretmesini asla bilmeyiz. Gördüğümüz ve sahip olamadığımız, elimizle tutamadığımız, gerekli gereksiz her şeyi isteriz. Eğer istediğimiz şeye kavuşamazsak, deliye döneriz.

Yaşam çok kısa. Bizlere çok uzun gibi gelse de, göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.Yaşadığınız zamanın tekrarı yok. Elinizdekilerin kıymetini bilmiyorsanız, şimdiden öğrenmeye başlayın. Ama tüm bunların hesabını yaparken, yalnızca mal varlığınızla değil, sağlık durumunuzu da değerlendirmeye alın. Elinizdekilerle yetinmesini bilin. Çünkü dün, yaşandı ve bitti. Bugün ise, yaşanıyor. Yarınlar ise, hayallerimizi gerçekleştirebilmeniz için yaşanmaya devam edecek. Paranızı mı kaybettiniz? İşinizi mi kaybettiniz? Hiçbir şey yolunda gitmiyor mu? Bence en önemli sorun, kafanızın içinde kurduğunuz olumsuzluklar içinde bitiyor. Yarınlar ne için yaşanacak? Cevap: umutlar için… Bırakın avucunuza sığmayanlar yere düşsün, nasıl olsa elleriniz boş kalmayacak. Gidenler geride kaldı. İstediğiniz ayakkabıları bugünden alın, tasarladığınız zamandaki tatilinizi ertelemeyin, planlar yaparken cesaretinizi kaybetmeyin ve en önemlisi, sevebildiğiniz zaman ne olursa olsun, kalbinizin kapıldığı bu kişiye sevginizi anlatmaktan çekinmeyin. Keşke diyerek yaşamaktansa, böylesi daha iyi olacaktır. Çünkü yarın çok geç olabilir.

Özenti olmayı bir kenara bırakın. Unutmayın ki, özendiğiniz kişilerin bile sizlere gıpta ile baktığı noktalar vardır. Demek oluyor ki, özenilecek kişiler sizlersiniz. O zaman; bulunduğunuz konumdan, yaşadığınız ortamdan, sahip olduklarınızdan dolayı şükretmeye başlıyorsunuz. Çünkü, bizleri gülümseten şeylere şükretmesini bilirsek, zor durumda kaldığımız zaman da, dua etmeye hakkımız olur. Hayatın her karesinden memnun olanlar, zor durumlardan kurtulmayı en kısa zamanda başarabilecek yapıya ve özelliklere sahiptirler.

Hepimiz doğar, yaşar ve ölürüz. Ölümsüz olan tek yanımız, geride bıraktığımız yapıtlarımızdır. Unutulmaması gereken tek şey, ölmeden önce gülümseyebilmektir. Bunu da ancak yaşantımız sürerken başarabiliriz. Yaşantınızı tamamlamaya dakikalar kala, “son arzunuz nedir?” diye soran olursa, göğsünüzü gere gere, “her insanın benim gibi yaşayabilmesini isterdim” diyebilmelisiniz.

Emre Türker

picture: deviantart

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder