Kaygılar bu kadar basitleşti mi? Artık nereye gideceğimiz yazı-turaya mı bağlı?
Batıl inanç nerden geliyor? Mantıklı bir nedene bağlayamadığımız bu mitolojik fiskoslara karşı korkaklık, doğuştan mı? Elbette değil. İlimi getirmeye çıkan alimler, fasaryaları da ayıklamadan yanlarına almışlar. Masalları seven halkımız, yeni gerilim hikâyelerini istisnasız olarak kabullenmişler. “Merdiven altından geçme, uğursuzluk getirir” diyen birine, bunu nerden düşündüğünü sorsanız, “çünkü öyle diyorlar” demesi kaçınılmazdır. Oysa kim, ne zaman, nerede ve neden söylemiş? Orası muamma (bilmece, anlaşılmayan, bilinmeyen).
Merdiven olayı, çarmıha dayanan merdivenin uğrusuzluğuyla alakalı bir semboldür. Kara kedi ise, Avrupalı tutucuların dedikoduları. Oysa ikisi de, Mısır döneminde uğur sayılan sembolik düşüncelerdi. 13 rakamı, Hz. İsa’nın son yemeğinde masadaki kişi sayısına denk gelir. Ayrıca 13 rakamıyla ilgili mit (TDK = Geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesi, mitos), 12 tanrının ziyafetine kendini zorla kabul ettiren 13. tanrı, yani kötülük tanrısı Loki’nin kışkırtması sonucu, Balder’in öldürülmesiyle ilgilidir. İskandinav efsanelerinde geçen Cuma günü ise, 13 cadının bir araya geldiği toplanma günüdür. Avrupa ve Amerikanın birçok yerinde 13 sayısı kullanılmaz. Otel odası, gemi kamarası ve bina katlarında, 13 sayısına yer verilmez.
Buna karşılık İslam aleminde batıl inanca yer yoktur. Cuma gününün hayrına inanılır. Nitekim Hz. Muhammed (S.A.V), “üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün cuma günüdür” diyerek, bu günün önemini dile getirmiştir. 13 sayısı ise, önemli tarihi olaylardaki rakamların, kendi içindeki toplamına denk gelir. 1453 (1+5+4+3=13) İstanbul’un fethi ve 571 (5+7+1=13) Hz. Muhammed’in doğum yılı gibi. Gelgelelim, bunlara rağmen tüm batıl inançlar, mantık kurulmadan aynen kabul edilmiştir.
Bilinçsiz aileler, çocuklarını belli yerlerden uzak tutmak için “orada öcü var, yaklaşma” veya zararlı olduğunu öğretmek adına “kahve içersen simsiyah olursun” gibi yanlış yöntemlere başvururlar. Oysa bu dayatma biçimi, çocuğun ileride yaşayacağı olası bir özgüven eksikliğine yol açabilir. Korkuyu öğrenen çocuk, kaybettiği cesareti bulmak için korkaklıkla savaşmak zorunda kalacaktır. Aslında ortada ne uğur vardır, ne de uğursuzluk.
Sözler, gözlerin yakaladığı görüntü ve kulaktan duyma düşüncelerin, akılda yorumlanarak bir başkasına aktarılma biçimidir. O nedenle direk bir şeye inanmadan önce, akıl sorgulamanızı mutlaka yapıp öyle kabullenin. Yoksa fareli köyde, kavalcının müziğiyle hareket eden farelerden hiçbir farkınız kalmaz.
Emre Türker
Picture: flickr
Hiç batıl inancım yoktur. Aksine kara kedi hayranıyımdır ben mesela:)
YanıtlaSilküfkedisi... Oooo, mükemmel bir bakış açısı. Bu farkı sevdim.
YanıtlaSilYüce zat Polât Ağlemdağr abimiz de 13. katta ikamet etmekte. Beyaz'ın parodisinde öyle en azından. ^^
YanıtlaSilBen de batıl inanca körü körüne bağlılığı sevmem...Sadece nazarın, kuantum fiziğe, secret'a, olumsuz enerjiye filan bağlanabilir bir boyutu olduğuna ve kötü enerjinin kötü etkisine inanırım...tahtalara tık tık ;)
YanıtlaSilbakınız avatar bile kara kedi:)
YanıtlaSilAnneannem sayesinde benim hala geçiremediğim batıl inançlarım vardır.
YanıtlaSilÖrneğin elden ele makas, bıçak almam. Yere bıraktırırım. Tabağımda tek tane bile pirinç vb. bırakmam. Kazak, tişört türü giysilerimi ters çıkarmam, öyle bırakmam (işlerim ters gider diye )..
Vazgeçebilmem mümkün değil..
Ayrıca bir tesadüf müdür nedir, yeni yapılan bir sitedeki blokta ilk cenaze 13 nolu daireden çıkmıştı..
Neyse..Fala inanma , falsız kalma gibi bir şey bu. İnanmasan da yapıyorsun ya da düşünüyorsun ''Acaba ?'' diye..
enestasdelen… İlginç bir bağlantı. Programlara denk gelmediğimden, ayrıntılı yorumda bulunamıyorum.
YanıtlaSilEliza Doolittle… Kötü enerjiden çok, kötü bakış açısı, kötüye olan inanç ve huzursuz bir güne başlama biçiminin devamında, güzel şeylerin algılanamaması çok normal. Daha önceki Kaybetmek Hangi Sonun Başlangıcı? Adlı yazımda, belirttiğim gibi; kötü an’lara adapte olunca, güzel olanları fark etmek zorlaşıyor.
Şu elimin tahtaya giderek oluşturduğu tık tık’lar ve beraberinde gelen “şeytan kulağına kurşun” lafını, nazar değmesin hissiyatıyla söylemişliğim vardır. Fakat tık tık, olumlu bir özdeyiş. Yani “kötülük bize bulaşmasın” düşüncesiyle morale giden yol. Çok uzattım bu “tık tık’ı :) Sevgiler…
küfkedisi… Evet :) Kara kedi bana hep asil görmüştür. O nedenle senin avartar’ın çok güçlü :)
Zeugma… Makas’ın elden ele verilmemesi, sert bir tarafının denk gelememesi nedeniyle oluşmuş diye düşünüyorum. Tabaktakileri yemek ise, zaten çocukların yeme itirazlarına karşı yapılan şey. Aslında tabaktakileri bitirmeye çalışmak doğru değil (yetişkinler açısından) Fazlası zarar. Gerekirse tabağı saklayıp acıkınca yemek daha doğru ve sağlıklı. Çocukları yemeğe zorlama ve baskı, onlarda itiraz ve yemeğe karşı olumsuz bakışı getiriyor. Aslında acıkınca eninde sonunda o yemeği isteyecektir. Sadece çok az yiyen çocuklara karşı farklı yollar geliştirmek gerekir. (Doğruluğu tartışılabilir, çünkü bu benim düşüncem)
Zeugmadaki makas pirinç ve kazak olayı aynen bendede var ve tabiki ananemden dolayı:)
YanıtlaSilMakası kavga etmemek için,kazağı zeugmanın dediği gibi işlerin ters gitmemesi için..
Pirinç peki neden dedim ananeme O'da her bir pirinç tanesinde 7 ayatel kürsü okunmuş o yüzden dedi...
Artık ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem ama bunları alışkanlık haline getirdiğimiz bir gerçek, farkında olmadan tabi..
Düşlerimin Gerçeği… Dua etmek inanca dayalı olmasına rağmen, okunmuş herhangi bir şeyin taşınması, yenmesi ya da içilmesi gibi düşünceler, din adamları tarafından bilr tartışılmaktadır. Kimi doğru diyor, kimi yanlış. Fakat daha önce de belirttiğim gibi, olumlu yöne sevk edecek düşüncelere insanlar kurtuluş yöntemi olarak bağlamadıkça, o umut içerikli düşüncelerin zararı yok, faydası var. Sadece asılsız, mantıksal bir nedeni olmadan korkuya yönelten bağnazcılık çok zararlı. Faydalı birçok şeyi keşfetme adına denemek güzel olabilir.
YanıtlaSilbence bunun gibi batıl inançlar çok saçma şahsen benimen sevdiğim hayvanlar kara kedilerdir ve uğurlu saım 13'tür hatta okulda ve dışarda arkadaşlarım bana kara kedi diye hitap eder çünkü bu benim takma adımdır :3
YanıtlaSilahah :D kahve içersen simsiyah olursun :))) çok güldüm buna ;) misal birisi birisine bıçak veya makası elden vermez düşmanlık denir veya gece tırnak kesmek uğursuzluk denir oysa gerçek tamamen farklı,bunların hepsi kesici alet olduğu ve geçmişte elektrik ışığı yerine gaz lambası ve mum kullanıldığını düşünürsek bu kadar bilinçli hareketler nasıl hurafeye dönüşmüş acaba,biri kulaktan kulağa mı oynamış :D
YanıtlaSil