Yönetmen: Roland Emmerich
Süre: 158 dakika
Oyuncular: John Cusack, Amanda Peet, Chiwetel Ejiofor, Thandie Newton, Oliver Platt, Thomas McCarthy, Woody Harrelson, Danny Glover, Liam James, Morgan Lily, Zlatko Buric, Beatrice Rosen, Alexandre Haussmann, Philippe Haussmann, Johann Urb, Stephen McHattie, Raj Lal
Yıl 2009. Hindistan’ın Deng Naga Bakır Madeni’nde çalışan fizikçi Dr. Satnam, güneşteki patlamaların fiziksel reaksiyonlara neden olduğunu fark eder. Dünyanın çekirdeği gittikçe ısınmaktadır. Davet üzerine bakır madenine gelen jeolog Adrian Helmsley (Chiwetel Ejiofor), durumun ciddiyetini gözleriyle görecektir.
Yıl 2010. Dünyanın sonu yaklaşmaktadır. Olası gerçekler Beyazsaray’dan öğrenildiğinde, tüm dünyadaki devlet başkanları G8 Zirvesi’nde acilen toplanır. Yıl 2011’e geldiğinde, dünyanın en zenginleri uyarılarak, büyük paralar karşılığında güvenceye alınacaktır.
Yayınladığı kitabı piyasada tutulmayan yazar Jackson Curtis (John Cusack), ayrıldığı eşi Kate’e (Amanda Peet) uğrayarak pikniğe gitmek üzere çocuklarını alır. Mutlu günleri anmak üzere Yellowstone’a geldiklerinde, bölgenin hükümet tarafından kapatıldığını görürler. Ne olduğunu anlayamadan, Amerikan askerleri tarafından gözaltına alınırlar. Kampa götürüldüklerinde, yazar kimliğinden Jackson’ı tanıyan jeolog Adrian sayesinde serbest kalırlar. Kamptan ayrılmak üzereyken, önlerine Charlie Frost adında bir çılgın çıkar. Charlie, 2012 yılında kıyametin kopacağıyla ilgili yayın yapmaktadır. Söyledikleri kulağa hiç mantıklı gelmese de, zamanla gerçekler ortaya çıkmaya başlayacaktır.
2012, mayalardan gelen söylevlerden yola çıkarak hazırlanmış bir kıyamet senaryosudur. Film izleyiciye tam bir görsel şölen yaşatıyor. Felaket olasılıkları ise, hayli düşündürücü…
Emre Türker
Picture: impawards
bi izlemek nasip olmadı şu filmi izlemezsem çatlarım :/
YanıtlaSilGörsel olarak evet mükemmel ama senaryo klasik sıradan dünyanın sonu senaryosu..Filmden çıktığım anda yaptığım ilk yorum çok gürültülüydü ya olmasına rağmen bir milyon avrosu olan varmı diye espri yapmaktanda kendimi alamadım :)
YanıtlaSilİyi seyirler.
MiLi… Halen sinemalarda gösterimde :)
YanıtlaSilSinirli Prenses… Senaryonun klasik olduğu bir gerçek, her zaman olduğu gibi Amerika yine dünyayı kurtarma görevinde. Yalnız bir hatırlatma: 1 milyon Euro değil, 1 Milyar Euro :)
Neee birmilyar mı ilk açılan çukura atlarım o zaman ben :D
YanıtlaSilSinirli Prenses... "Ya paranı, ya canını" sorusunun yanıtı senin için belli demektir :P
YanıtlaSilPaylaşımın için teşekkürler canım.
YanıtlaSilSevgiler...
Ben filmin sonunda çok sinir oldum,aslında kıskandım desem daha doğru olur,çünkü kalan az sayıdaki insan dünyanın neresine isterse yerleşme hakkına sahip,var mı böyle birşey,hayal bile edemiyorum bana böyle bir imkan verilse neler yapardım:))) kıskandım işte,bu kadar ,genel olarak güzeldi ama,beğendim.sevgiler...
YanıtlaSilŞANSLI... Rica ederim, paylaşım benim için keyif ve mutluluk.
YanıtlaSilLeyla… Valla teknoloji ve insan gücü olmadıktan sonra, kendi başına ne yapabilirsen onu yapabilirsin. :) Kısa vadece en başarılı olabileceğin şey, sanırım toprağı işlemek olurdu. Paranın geçmedi yerde, toprak değerlenir.
filmin sonunu nuh'un gemisine baglamışlar.2.si deprem oluyor yer gök inliyor adam arabayla kaçabiliyor??bu mümkün değil!..ve buna benzer bir kaç sahne daha vardı..
YanıtlaSiliçimdeki yolculuk (funda)… Filmin künyesinde her ne kadar “komedi” yazmamış olsa da, içinde mizah bulunduğunun farkına varmak mümkün. Belirttiğin gibi, sonuna kadar o havayı soluyorsun. Uçuk-kaçık, imkânlı-imkânsız, düşündürücü veya saçma öğeler var. Benim ilgimi çeken şey, düşündürücü kısmı ve görüntülerin etkileyiciliğiydi. 3 saate yakın filmde mizah olmasaydı, belki de sonuna kadar izlemek sıkıcı gelebilirdi.
YanıtlaSilNuh’un gemisi düşüncesinde ise, konu sonuna kadar o düşünceden uzaklaştırmak için bir sürü teori ortaya atıyorlar. Bu da fikir zenginliği olduğunu ve sürprizlerle ilgiyi arttırmayı başardıklarını gösteriyor.