19 Kasım 2009

Kim Kime Göre Daha Görgüsüz?

Görgü kuralları, içinde bulunduğunuz topluma göre şekillenir. Köy ortamındaki kurallarla şehirdekilerin, bir ülkedeki anlayışla diğerinin yaşam tarzı farklı olabilir. Bu nedenle kişileri yargılamadan önce, karşı düşünceyi anlamak ve doğru yorumlamak gerekir.

Çeşitli iş deneyimlerim oldu. Bunlardan biri, holding havasını ilk soluduğum andır. Satış-pazarlama bölümünün personeli olarak göreve başlayan, yaklaşık 30 kişilik bir guruptuk. Benim gibi birçok kişinin de ilk büyük şirket deneyimiydi. Öğle vakti geldiğinde, yemek için ara verilmişti. Yemekhane, üniversite yıllarında jeton satın alıp kuyruğa girdiğimiz tabldot (Fr. Seçmesiz yemek) sistemine benzer bir yapıdaydı. Aradaki fark, jeton satın alıp sıraya geçmenin yerini yemek çeklerinin, tabldotun yerini ise Alakart (Fr. seçmeli yemek) restoran sisteminin almasıydı. Fakat bu farkı biz henüz bilmiyorduk…

Yemek sırasında çatal-bıçak-salata gibi şeyleri, insanların nerden ve nasıl aldığını seyretme yöntemiyle hızla öğrenmek, paniklememize neden olmuştu. Aldığımız boş tabakları, her yemek dağıtan aşçıya uzatmaya başladık. Elimizde taşıdığımız yemek tepsisi öyle bir yiyecekle doldu ki, sanki bir aileyi doyurmak üzere stok hazırlıyorduk. Yalnız ben mi? Hayır, benim gibi acemilerden oluşan en az 4–5 kişi. Etrafımızdaki deneyimli holding personeli bizi şaşkınlıkla izlerken, yüzümüz fena halde kızarmıştı. O gün nasıl yemek yediğimizi hatırlamıyorum. Çünkü bir an önce karnımızı doyurup kaçmak istiyorduk. Birbirimize bakıp gülüşürken “sıvışalım” dedik. Yemekler bitmeden, her şeyi masada bırakıp kaçmıştık. Hatırladıkça gülerim.

Yukarıda örneğe benzer birçok şey başınıza gelmiştir. Fast Food (hızlı yemek) restoran sistemi Türkiye’ye gelmeden önce, patates kızartmasını elle yemek nasıl bir duyguydu? Kesinlikle utanç vericiydi. Hatta bugün birçok restoranda, kızarmış patatesleri elle yemeye kalksanız, size hiç de hoş gözle bakmazlar. Oysa hızlı yemek sistemi bu dengeyi alt-üst ederken, size patatesleri elle yediriyor ve paketlenmiş kağıt mendillerle hijyen sağladığınızı düşündürüyor. Fast food yemek zorunda kaldığımda, menü yanında genellikle çatal isterim. Elle yemek bana göre halen doğru olmasa da, çevrenin bakış açısı çoktan değişti bile. Artık çatalla yediğim için bana tuhaf bakıyorlar.

Dünya’da birçok kültür var. Arap kültürü, Çin, Hindistan, Afrika ve daha birçokları... Çevrenizde yaşanan bazı talihsizlikleri veya farklılıkları, direk olarak yargılamayın. Onların bakış açısıyla düşünmeye çalışın. Çünkü hor gördükleriniz, sizi hor görüyor olabilir. Nasıl mı? Bir zamanlar içinde bulunduğum kasabada pideyi çatal bıçakla yemek, kendini beğenmişlik ifadesiydi. Oysa bu döngünün algısı, birçok yerde değişir.

Ayıplama, bir gün sen de ayıplanırsın. Bu işleyişe ben artık daha farklı gözle bakıyorum. Kendi yaşadıklarımdan dolayı olabildiğince eğlenmeye çalışıyorum. Siz kendinize gülmeyi başarırsanız, işin rengi değişmeye başlar. Çünkü eğlencenin ipleri sizin elinize geçer. Çevrenizdekiler ise ancak yaşadığınız mutluluğu ortak olabilir.

Emre Türker

Picture: flickr

6 yorum:

  1. Ben hala pizzayı, pideyi, balığı çatal bıçakla yerim her seferinde arkadaşlarım kızım rahat olsana, al eline ye gitsin diye söylenirler :)

    YanıtlaSil
  2. küfkedisi… Oysa ne şekilde rahat ettiğini senden başka kim bilebilir ki! Değil mi ama :)

    YanıtlaSil
  3. Oncelikle resimle vurdun :) Zira Audrey'nin Eliza Doolittle'i kadar sevdigim bir karakter varsa, o da Holly Golightly'dir!
    Ahh o ilk ofis ortaminin suursuz ogle yemekleri, ah o yemekhane anilari...tepsilerin dili olsa neler soyleyecek degil mi?! :)
    Ben de pizza, pide, bazi ufak baliklar ve tavuk kanadini elle yerim, yenen ne olursa olsun elle yemenin hos kacmayacagini dusundugum mekanlarda da rahatim keyfim kacmadan zerafetimle catal bicak adab-i muaseretine uyabileyim diye bu yemekleri ismarlamam, rahat ederim!

    YanıtlaSil
  4. Eliza Doolittle… Resimden sonra senin lakabın aklıma gelmişti, fark etmişsin :)
    İstediğin yemeği rahatça yiyemedikten sonra, dünyanın en ünlü restoranına gitmişsin, ne yazar. Haklısın, rahatsız olacağına, rahatına bakacağın yiyecekler sipariş edersin. Bir gün en yakınlarımdan biri, Çırağan’da yemek kazanmıştı. Anlattığına göre, 3 saat boyunca kasılmış, yediklerinden hiçbir zevk alamamış. Fakat “hiç değilse, fırsatı yakalamışken bu duyguyu da yaşamış oldum” demişti. O da güzel bir bakış açısı…

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel örnekler bunlar yine Emre:) Tebessümler içinde okudum.

    Gittiğimiz bir tatil köyü uluslara göre yemek kültürünü en iyi gözlemleyebildiğim yer oldu benim için.Gidenler zaten bilir ya, ben anlatayım yine de :)
    Almanlar açık büfe kahvaltıda sadece 1 dilim ekmek,karpuz ve peynir alırken, Rusların neredeyse hepsi hem kahvaltıda hem akşam yemeğinde en az 5 insanın doyabileceği şekilde masalarına sürekli yiyecek taşıyorlardı :D Yetmez gibi çantalarının şapkalarının içini daha sonra yemek için çaktırmadan yiyecek dolduruyorlardı (yasak tabii)..
    Yeme kültürü ve görgü kuralları uluslara göre değişebildiği gibi aileye ve içinde yaşanılan sosyal çevreye göre şekil alan bir şey kesinlikle..
    Bir de bak, görgü kurallarına göre yemek masasına dirsekler asla konmaz ama ben her seferinde koymuş bulurum kendimi :)
    Teşekkürler bu güzel yazın için :)

    YanıtlaSil
  6. Zeugma… Gerçekten de her kültürü aynı anda izleme şansına sahip olabileceğin ender yerlerden biridir tatil köyleri. Rus’lara yemek konusunda olmasa bile, içecek konusunda Almanlar çok yaklaşıyor. Sabah kahvaltısında rakı içenleri çok görmüşümdür. İçtikleri ve denedikleri şeyleri görünce insanın dili tutuluyor. Fakat çok açık ifade etmek isterim ki, içlerinden Türk milleti acayip sıyrılıyor. Hareketler, davranış ve konuşma biçimiyle, sınıfta kalıyor. Son zamanlarda daha fazla düzelme görsem de, yine de bu belirgin farktan rahatsızım. Örnek; yasaklara karşı ilgili tavır, birbirini gözlemlerken rahatsız edici bakışlar, yürürken sanki bir kral edasıyla omuzları geriye çekerek ve gerilerek oluşturulan stiller vs. Konu adına Tatil köyü örneği mükemmel bir tespit, gerçekten tebrikler.

    YanıtlaSil